* Fotoğraf: Listelist
Yapılan bir araştırmada, ilk kez bir insanın akciğerinde mikroplastik partikül tespit edildi.
Guardian’ın haberine göre, İngiltere’deki Hull Üniversitesi ve Hull York Tıp Fakültesinden araştırmacılar, 13 hastanın akciğerinden doku örnekleri alarak çalışma yürüttü.
Bilim insanları, 13 hastanın 11’inin akciğer derinliklerinde, insan sağlığını tehdit eden 39 mikroplastik partiküle rastlandığını açıkladı. Çalışmada, akciğerlerde en sık görülen bileşenin plastik ambalajlarda ve şişelerde kullanılan polipropilen olduğu ifade edildi.
Araştırmanın sonuçlarına göre, mikroplastik kirlilik artık gezegenin her yerine yayıldı ve insanların söz konusu parçacıklara maruz kalmasının kaçınılmaz hale gelirken, uzmanlar sonuçların endişe verici olduğunu belirtti.
- MİKROPLASTİK: Ultraviyole radyasyon, rüzgar, deniz dalgaları gibi dış etkilerle plastik atıkların parçalanması sonucu ortaya çıkabileceği gibi mikroplastikler insanlar tarafından çeşitli amaçlar için de üretiliyor ve bunlar bir süre sonra özellikle sular yolu ile doğaya ulaşıyor.
“Bu büyüklükte beklemiyorduk”
Araştırmanın baş yazarlarından Laura Sadofsky, “Daha önce bir kadavrada mikroplastik bileşeni tespit edilmişti ancak bu çalışma ilk kez bir kişinin akciğerinde mikroplastik partikül tespit edildiğini gösteriyor” dedi ve ekledi:
“Akciğerlerin alt bölgelerinde en yüksek sayıda parçacığı veya bulduğumuz büyüklükteki parçacıkları bulmayı beklemiyorduk. Akciğerlerin alt kısımlarında hava yollarının daha küçük olması şaşırtıcı ve bu büyüklükteki parçacıkların bu kadar derine inmeden önce filtrelenmesini veya sıkışmasını beklerdik. Bu veriler hava kirliliği, mikroplastikler ve insan sağlığı alanında önemli bir ilerleme sağlıyor”
Sağlığı nasıl etkiliyor?
Vücutta tespit edilen mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkisi ise henüz bilinmiyor. Ancak mikroplastiklerin laboratuvardaki insan hücrelerine zarar verdiği, hava kirliliği parçacıklarının vücuda girmesi sonucu her yıl milyonlarca erken ölüme neden olduğu biliniyor. Bu nedenle araştırmacılar konuya ilişkin endişe duyduklarını bildiriyor.
Ayrıntıları Science of the Total Environment dergisinde yayımlanan çalışma sonucunda ortaya çıkan bilgilerin, sağlık etkilerini belirlemek amacıyla laboratuvar deneyleri için gerçekçi koşullar yaratmada kullanılabileceği belirtiliyor.
Önceki çalışmalar ne diyordu?
İnsanların küçük parçacıkları soluduğu ve bunları yiyecek ve suyla tükettiği zaten biliniyordu. Yüksek düzeyde mikroplastiklere maruz kalan işçilerin de bir hastalığa yakalandığı biliniyordu.
Mart ayında yapılan bir çalışmada ise insan kanında ilk defa mikroplastiklere rastlandığı tespit edilmiş, bu da parçacıkların vücutta dolaşabileceğini ve organlara yerleşebileceğini göstermişti.
Daha önce ortaya koyulan iki çalışmada ise otopsiler sırasında alınan akciğer dokusunda benzer şekilde yüksek oranlarda mikroplastikler bulunmuştu.
Brezilya’da 2021’de otopsi örnekleri üzerinde yapılan bir araştırma, analiz edilen 20 kişiden 13’ünde mikroplastik olduğu ortaya koydu ve araştırmada analiz edilen kişilerin ortalama yaşı Sadofsky’nin çalışmasında değerlendirilenlerden daha yüksekti. Plastik poşetlerde kullanılan polietilen tespit edilen en yaygın partiküllerden biriydi. Araştırmacılar şu sonuca vardı:
“Sağlığa zararlı sonuçlar, soluma sonrasında solunum sistemindeki bu kirletici maddelerle ilgili olabilir.”
ABD’de 1998’de akciğer kanseri hastaları üzerinde yapılan bir araştırmada ise 100’den fazla örnekte plastik ve bitki lifleri (pamuk gibi) tespit edildi. Kanserli dokudaki örneklerin yüzde 97’si lifleri içeriyordu ve kanserli olmayan örneklerde ise yüzde 83’ü kontamine oldu.
Plastik kirliliği
Büyük miktarlarda plastik atık çevreye atılıyor ve mikroplastikler Everest Dağı’nın zirvesinden en derin okyanuslara kadar tüm gezegeni kirletiyor.
Dünya kutuplardan en ücra adalara, deniz yüzeyinden en derin okyanus çukuruna kadar plastik kirliliği ile karşı karşıya. Ulusal Bilimler Akademisi araştırmasına göre, bu tufana en çok ABD katkıda bulunuyor ve kişi başına yaklaşık 130,1 kilogram plastik üretiyor.
1950 ile 2017 yılları arasında üretilen tahmini 9,2 milyar ton plastiğin yaklaşık 7 milyarı atık durumunda. Bu atığın yaklaşık yüzde 75’i ya çöplüklerde ya da karasal ve sucul ortamlarda ve ekosistemlerde birikiyor.
Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) için hazırlanan “Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri” adlı rapora göre, plastik kirliliğinde eşik değer aşıldı. Rapora göre, her yıl 19 ile 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlere karıştığı tahmin ediliyor. Eğer böyle devam ederse denizlerdeki plastik kirliliği 2050'ye kadar dört katına çıkacak. Mikroplastiklerde ise 2100 yılına kadar 50 kat artış görülebilir.
Environmental Science&Technology Dergisi‘nde yayımlanan bir çalışmaya göre ise pestisitler, endüstriyel bileşikler ve antibiyotikler dahil olmak üzere 350 bin sentetik kimyasal ve plastiklerin yarattığı kirlilik insanlık için güvenli sınırı aşmış durumda.
Öte yandan uluslararası toplum geçtiğimiz ay dünyanın büyüyen plastik sorununu frenlemek için ilk kez bir çerçeve üzerinde anlaştı. Birleşmiş Milletler (BM )tarafından kabul edilen karar, “plastik kirliliğini sona erdirmek” adına yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma geliştirmek için bir plan ortaya koydu.
2024 sonuna kadar yapılacak anlaşma kararını da içeren karar, STK’lara göre milyonlarca insanı etkileyecek bir “çığır açan gelişme” olan atık toplayıcıları tanımaya yönelik hükümler ve yerli halkların rolünün kabul edilmesini de içerdi.
Nasıl korunabiliriz?
|
(TP)