* Fotoğraf: Sahil Güvenlik Komutanlığı
"Mülteciler ile Birlikte" (Together with Refugees) kampanya koalisyonu, İngiltere hükümetinin Ruanda'ya gönderme planı kapsamındaki sığınmacıların demografik özelliklerini ortaya koyan bir çalışma yaptı.
The Guardian gazetesinin aktardığına göre, 213 kişinin katılımıyla yapılan çalışmanın sonuçları, İngiltere eski İçişleri Bakanı Priti Patel'in "Manş Denizi'ni geçen kişilerin 'gerçek' sığınmacılar olmadığı" yönündeki açıklamasının gerçeği yansıtmadığını gösterdi.
Söz konusu plan ilk duyurulduğunda, İçişleri Bakanlığı da planın "bekar erkeklere yönelik olacağını" açıklamıştı.
Fakat yapılan bu son araştırmaya göre, İngiltere'nin Ruanda'ya göndermek istediği sığınmacıların yaklaşık yarısı evli, beşte birinin ise çocukları var.
Dönemin İçişleri Bakanı Patel, daha önce yaptığı bir açıklamada, "Yalnızca son 12 ay içinde ülkemize küçük botlarla yasadışı yollardan gelen kişilerin yüzde 70'i bilfiil ekonomik göçmen olan bekar erkekler" demişti.
Patel, ayrıca bu kişilerin "zulüm riski altında olan ya da zulümden kaçan kadın ve çocukları dışarıda bırakıtığını" söylemişti.
Araştırma sonuçları ise katılımcıların 13'ünün kadın olduğunu, tüm katılımcıların yüzde 42'sinin evli veya nişanlı olduğunu ve yüzde 20'sinin çocukları olduğunu gösterdi. Katılımcıların üçte ikisi ise "modern kölelik ya da işkence mağduru olduklarını" ifade etti.
"Ahlaki olarak yanlış, pahalı ve işe yaramaz"
"Mülteciler ile Birlikte" kampanya koalisyonunun raporu ayrıca Ruanda'ya gönderilme riski ile karşı karşıya olan sığınmacıların çoğunun, İngiltere'ye sığınma başvurusu yaptığında yüzde 80'inin mülteci statüsünün İngiltere tarafından tanındığı ülkelerden olduğunu ortaya koydu.
Buna göre, araştırmaya katılan kişilerin dörtte üçü (yüzde 72) Afganistan, Eritre, İran, Sudan ve Suriye gibi ülkelerden kaçmış durumda.
Bu ülkelerden gelerek İngiltere'den sığınma isteyen kişilerin en az yüzde 82'sinin başvuruları İngiltere makamlarınca kabul ediliyor.
Bunun yanı sıra, 213 sığınmacının yaklaşık üçte biri kendilerini LGBTI+ olarak tanımlıyor. Fakat Ruanda cinsel yönelimleri sebebiyle zulüme uğrayan kişilerin kaçarak İngiltere'den sığınma istediği ülkelerden.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren "Mülteciler ile Birlikte" Sözcüsü Beth Gardiner-Smith, "Bu plan, ahlaki olarak yanlış; pahalı ve işe yaramaz. Eğer hükümetimiz insan kaçakçılığı ile mücadele etmek ve denizde hayat kurtarmak konusunda ciddiyse, bu planı yırtıp atmalı ve mülteciler için güvenli rotaları acilen genişletmeli" değerlendirmesinde bulundu.
Araştırma sonuçlarını analiz eden Care4Calais platformunun kurucusu Clare Moseley de "Bu zalim politika, botlarla geçişleri durdurmayacak, insan kaçakçılarını durdurmayack ve mültecileri güvende tutmayacak" dedi: "Bundan daha nazik ve daha etkili bir seçenek var: (Fransa'nın) Calais şehrindeki mültecilere güvenli bir geçiş sağlamak."
TIKLAYIN - İngiltere | Yüksek Mahkeme, Ruanda planına itirazı kabul etti
Ne olmuştu?
İngiltere ülkeye "yasadışı yollarla girmiş bazı sığınmacıları" 120 milyon sterlinlik bir anlaşma ile Ruanda'yi göndermeyi planladığını açıklamıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel Ruanda hükümeti ile imzalanacak anlaşma için 14 Nisan'da başkent Kigali'ye giderken, konuyla ilgili açıklama yapan İngiltere Başbakanı Boris Johnson da söz konusu planın "tüm sığınmacıları değil, yalnızca bazılarını kapsayacağını" duyurmuştu.
İçişleri Bakanı Priti Patel ve Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta bu bağlamda Ruanda'nın başkenti Kigali'de söz konusu planı içeren "Göç ve Ekonomik Kalkınma Ortaklık Anlaşması"nı imzaladı.
Fakat plan hem İngiltere'deki halk, muhalefet partileri ve siyasetçilerce hem de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Uluslararası Af Örgütü gibi kurumlarca tepkiyle karşılandı.
İngiltere'nin göçmenleri Ruanda'ya gönderme planı, ülkenin başkenti Londra'da da protesto edildi. İçişleri Bakanlığı binası önünde toplanan pek çok kişi göçmen ve mülteciler lehine slogan attı.
Konuyla ilgili 31 Mayıs'ta açıklama yapan İçişleri Bakanlığı, Ruanda ile imzalanan 120 milyon sterlinlik anlaşma kapsamında havayoluyla ilk sınırdışı işleminin 14 Haziran'da yapılacağını duyurdu.
Temyiz Mahkemesi yargıçları, 13 Haziran'da, göçmen ve sığınmacıları Ruanda'ya götürecek ilk uçuşun yapılabileceğine hükmetti.
Bireysel başvuruları reddedilen sığınmacıların avukatları, uçağın kalkmasına saatler kala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yaptı. AİHM, 14 Haziran'da uçağın hareketine dakikalar kala aldığı kararla uçuşu durdurdu. (SD)