Üniversite yıllarında Türkiye’den ayrılan Leni Candan, LGBTİ+ birey olmanın zorluklarına dikkat çekiyor.
İngiltere’nin başkenti Londra’da LGBTİ+ göçmen, mültecilere hukuki ve psikososyal destek sağlayan bir sivil toplum örgütünde İletişim ve Kaynak Geliştirme Sorumlusu olarak çalışan Leni'yi dinliyoruz..
Türkiye’den ilk kopuş
Türkiye’den üniversite yıllarımda ayrıldım. Henüz 19 yaşındaydım. Öğrenci değişim programı ile kısa süreli gelip gitmeyi planlıyordum ama daha sonra İngiltere’deki bir üniversiteye nakil yaptırarak kalmaya karar verdim.
Genç bir LGBT olarak İngiltere'de daha dolu bir hayat yaşayabileceğimi düşündüm. Lisans, yüksek lisans, çalışma hayatı derken birkaç yıl sürecek sandığım göç hikâyem kalıcı bir hal aldı ve o gün bugündür buradayım.
Göçmenlik
Göçmenlik benim için ufukların genişlediği yeni imkânlar ve kişisel gelişim fırsatlarıyla dolu bir süreç. 19 yaşımda tek başıma hiç kimseyi tanımadığım bir ülkeye taşınmak, kendi ayaklarım üzerinde durmak Türkiye’de kalsam sahip olamayacağım bir tecrübeydi.
Özellikle İngiltere'nin gittikçe zorlaşan göçmenlik politikalarının beni zor ve stresli pek çok şeyin üstesinden gelebilen güçlü bir insan haline getirdiğini düşünüyorum.
Türkiye ziyaretleri
Türkiye'ye hep kısa süreli geldiğimden hep uyku sorunu yaşıyorum. Kendimi ne buraya ne oraya tam olarak ait hissetmemekle beraber Türkiye’de kendimi daha yabancı hissediyorum. Çok şanslıyım ki Türkiye'de beni çok seven ve hep yanımda duran bir ailem var; ama özellikle kız arkadaşım ile Türkiye’ye geldiğimde toplum içinde kendimi rahat hissetmiyorum; içimde sürekli endişe oluyor.
İngiltere'de ise bu konuda kaygım yok. Bir de genel olarak yetişkin hayatımın neredeyse tamamı İngiltere'de geçtiğinden İngiltere’de duyduğum aidiyet hissi daha fazla.
Türkiye'de olmadığım sürede oradaki hayatın çok daha değişmiş olması ve eski arkadaş çevremin neredeyse hepsinin yurtdışına taşınmış olmasının bunda etkisi büyük.
Ama bunca yıldır İngiltere'de olmama rağmen her Türkiye'den dönüşümde burada da birkaç günlük bir uyum sorunu yaşıyorum.
Bitiş niyetine Tam sekiz gündür zamanın deyimiyle belki de "beyin göçü" yapmış Türkiyeli kadınları dinledik. Her birinin anlattıkları, aslında Türkiye'den göç etme nedenleri, "beyin göçüne" karşı çıkan, göçü eleştiren özellikle siyasetçilere ve topluma önemli mesajlar veriyor. Demem o ki "Türkiye'den göç eden kadınlar", "Bu insanlar neden bu ülkeden gidiyor? Şu kadar para verelim de dönsünler.." diye kürsülerden seslenenlere meselenin sadece ekonomi olmadığını, göç olgusunun daha derin olduğunu gösteriyor. Her birinin emeğine, yaşadıklarını içinde tutmayıp samimiyetle paylaşmasına özel teşekkürlerim var. Her bir kadının sesinde Nazım Hikmet'in dediği "Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte" sözü vardı. Yazı dizisi bana yaşadığımız topluma bir de dışarıdan bakma fırsatı sağladı;önyargılarımızı, birbirimizi kabul etmeyişlerimizi, ötekileştirmelerimizi, kadın olarak bu toplumda varoluş direncimizi hatırlattı. Yazı dizisine dair öneriler de geldi. Farklı ülkelerden kadınlar ulaştı, "Ben de anlatmak istiyorum" dedi. Fransa'dan bir öğretim üyesi araştırmasında kadınların anlatılarına değinmek istediğini belirtti. Yani kadınların anlattıkları hepimize yeni görevler yükledi. Eğer sizin de yeni öneri ve "Ben de anlatmak istiyorum" gibi bir haliniz varsa lütfen bana ulaşın: [email protected] Ve son olarak yine Nazım'ın dediği gibi, "İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde..." |
(EMK)
TIKLAYIN - Türkiye'den Göç Eden Kadınlar: Yalnız Değiliz
TIKLAYIN - İngiltere'den Burcu Emran: Göç Sonrası Güçlü Bir Kadın ve Anne Oldum
TIKLAYIN - İrlanda'dan Esra Pencereci: Göçmenlik Acıklı Arada Kalma Hikâyesi Değil
TIKLAYIN - İtalya'dan Burcu Algon – Giorgianni: Çocuk Evlat Edinmek Türkiye'de Halen Bir Tabu
TIKLAYIN - ABD'den Elif Key: Yaşamak İçin Kolay Bir Yer Yok
TIKLAYIN - Kanada'dan Pınar Erbaş Erdurmaz: Göç Sonrası Kendinden Yeni Bir Ben Yaratıyorsun
TIKLAYIN - Hollanda'dan Nuray Öner-Gücin: Geri Dönme Kararı Vermek, Göç Kararından Daha Zor