Almanya'da iktidarı devralmak üzere hazırlıklarını sürdüren Sosyal Demokrat-Hristiyan Demokrat (CDU-SPD) koalisyonun müzakere heyetinin Türkiye örneğini akla getiren bir medya denetim yasası üzerinde çalıştığı ortaya çıktı.

İHOP BİLGİ NOTU
"Dezenformasyon yasası Anayasa’ya aykırı"
Almanya'nın yüksek satışlı günlük gazetesi Bild'in ele geçirdiğini haber verdiği "Kültür ve Medya" çalışma grubunun müzakere belgesine göre, ortaklar arasında sosyal medya üzerindeki baskının artırılması ve yalan haberlerin dizginlenmesi gerektiğine ilişkin görüş birliği var.
Daha önce heyetin araştırma raporunda "yanlış bilgi ve sahte haberlerin" demokrasiyi tehdit ettiği saptamasının yer aldığını hatırlatan Bild müzakere raporunda artık şöyle bir ifade yer almakta olduğunu yazdı: "Gerçeklere aykırı bilgilerin kasten yayılması ifade özgürlüğü kapsamında korunmayacaktır."
Koalisyon müzakerecilerinin buradan hareketle vardıkları sonuç şu: "Bu nedenle, bağımsız medya düzenleyicisi[nin], ifade özgürlüğünü açık yasal yönergeler temelinde korurken, bilgi manipülasyonuna ve nefret ve kışkırtmaya karşı harekete geçebilme[si gerekir]."
Bu, X gibi platformlar üzerindeki baskının artırılması ve belirli ifadelerin engellenmesi gerektiği anlamına gelir.
"Yalanlar yalnızca cezalandırılabilir olduklarında yasaktır"
Devletin kalkıştığı düzenlemeleri eleştiren hukukçular, tasarının hukuka uygunluğu ve uygulanabilirliği konusunda kuşkularını dile getiriyor.
Oldenburg Üniversitesi öğretim üyelerinden 62 yaşındaki Volker Boehme-Neßler "Yalanlar yalnızca, örneğin nefrete tahrik suçunda olduğu gibi, cezalandırılabilir olduklarında yasaktır. Aksi takdirde, yalan söylemeye izin verilir," diyor.
Hukukçu, yalanı neyin oluşturduğunun da yasal açıdan o kadar açık olmadığı düşüncesinde: "Bir olgunun beyan ve bir görüşün ifade edilmesinin neden müteşekkil olduğu basit bir soru değildir. Mahkemeler genellikle ifade özgürlüğünü çok geniş yorumlar." diyor.
Boehme-Neßler ayrıca "nefret ve tahrik" terimlerinin kullanımını da bunların "yasal terimler [olmaması]" gerekçesiyle şöyle eleştiriyor: "İlke olarak, Almanya'da nefretin yayılması ifade özgürlüğü tarafından korunur. 'Tüm politikacılardan nefret ediyorum' gibi bir ifade cezai açıdan suç oluşturmaz."
"Asılsız haber" suçuna ilişkin uyarı
Augsburg Üniversitesi'nden 58 yaşındaki Hukuk profesörü Josef Franz Lindner de ayrıca "gerçeklere aykırı iddiaların kasıtlı olarak yayılması ne cezalandırılabilir ne de yasadışıdır" diyor. "Bunun tek isitisnası Holokost ile olandır".
Lindner uyarıyor: "Yapılabilecek tek şey genel bir 'gerçeğe aykırı haber' suçu icat edilmesine karşı uyarmak olabilir. Bu, eninde sonunda her tartışmalı açıklamayı cezai kovuşturmaya uğrama riskine maruz bırakacaktır."
Washington'ı kızdırma olasılığı
Bild planın ayrıca Beyaz Saray'da sorun yaratma olasılığı üzerinde duruken ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'ın Münih'teki ünlü konuşmasında bu politikayı sert bir şekilde kınadığını ve Avrupa hükümetlerini aynı yolda devam etmemeleri konusunda uyardığını anımsatıyor.
Vance ayrıca X'in (eski adıyla Twitter) sahibi olan Trump'ın danışmanı Elon Musk tarafından da destekleniyor. Musk bu tartışmalar sırasında AfD lideri Alice Weidel ile X'te bir söyleşi yaparak görüşlerinin Almanya ve tüm dünyaya yayması için de aracı olmuştu.

Stern: "Elon Musk - Alice Weidel 'sohbeti' dünya çapında bir yalan rüzgarı estirdi"
Değişik müvekkilleri adına internet gönderilerinin silinmesine düzenli olarak itiraz eden avukat Joachim Steinhöfel, "CDU/CSU ve SPD müzakerecilerinin planları, federal seçimlerde AfD'yi aktif olarak destekleyen Musk'a karşı bir misilleme ve aşırılıkçı ifadeleri kısıtlama kararlılığı olarak okunuyor" diyor.
Steinhöfel'e göre, belgenin "istenmeyen sosyal medyayı sindirme" gibi açık bir amacı var. Ancak medya düzenleyicisinin bu gibi "eylemlerinin anayasal bir hukuki temeli" yok.
(AEK)