İmza kampanyası, kınama mesajları
Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Levent ve Ener'in 6'şar ay hapis cezasına çarptırılarak duruşmada tutuklanması karşısında, "Düşünceye Özgürlük" kampanyası başlattı.
Memleket Bizim Platformu, Kıbrıs Sendikalar Konfederasyonu, Belediye Emekçileri Sendikası, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Devlet Çalışanları Sendikası (ÇAĞ-SEN), Kıbrıs Sosyalist Gerçek, Ekim Kültür Sanat Üretim Merkezi, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Devrimci Genel Hizmet İşçileri Sendikası (Devrimci Genel-İş), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Kıbrıs Sendikalar Konfederasyonu (KIB-SEK) ve Belediye Emekçileri Sendikası (BES) gibi sendika ve kurumlar da kınama mesajı yayımladı.
Basın-Sen: İngiliz sömürge dönemi yasaları
Gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili kişi, kurum ve kuruluşlara düşen sorumluluğun hatırlatıldığı Basın-Sen'in imza metninde şu ifadeler yer aldı:
* İnsan hakları ve sivil toplum örgütlerine, sendikalara, siyasal partilere, basına, demokrasi, özgürlük ve eşitlikten yana tavır alan; kısacası bu ülkede yaşayan herkese büyük görevler düşmektedir.
* Gazeteciler, 1929 yılından kalma İngiliz Sömürge Dönemi yasalarından, Fasıl 154 Ceza Yasası'na dayanılarak, hapse yollandı. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu Memleket Bizim Platformu: Derhal serbest bırakılmalılar
Bu Memleket Bizim Platformu, Levent ve Ener'in serbest bırakılmasını istedi. Platform adına KTÖS Genel Başkanı Erdoğan Sorak'ın yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
* Mahkumiyet ülkemizde demokrasinin ve insan haklarına saygının hangi
* Türkiye'de, AB'de ve çağdaş dünyada düşünce ve ifade özgürlüğü temel olarak alınırken çözüm arayışlarının devam ettiği bir süreçte İngiliz sömürge döneminden kalma yasaları kullanarak basit gerekçelerle insanların mahkum edilmesini kabullenmek mümkün değildir.
KIB-SEK: Çağdaşlığa ve bilime ters
KIB-SEK adına açıklama yayımlayan Genel Sekreter Ahmet Barçın, gazeteci ve yazarlara verilen cezanın 1900'lü yıllardan kalma sömürge yasalarından kaynaklandığına dikkat çekti:
Avrupa Birliği (AB) kriterleri ve yasalarının gündemde olduğu bu dönemde çağdışı sömürge yasaları ile insanlarımızın mahkum olması, çağdaş değerlerle bağdaşmıyor.
* Kıbrıs sorununun çözüm aşaması arifesinde bu tip olaylar halkımız arasında güvensizlik ve karamsarlık yaratıyor."
BES: Şiddetle kınıyoruz
BES Genel Sekreteri Levent Özverel de yaptığı açıklamada aynı konuya değindi. Özverel, şu ifadelere yer verdi:
* Kıbrıs'ta çözüm ve AB'ye üyelik sürecinin, resmi makamlar tarafından olmasa bile; halkımız ve kitle örgütlerimiz tarafından sıkça dile getirildiği; sosyal, ekonomik ve siyasi sorunların çığ gibi büyüdüğü bu dönemde, Belediye Emekçileri Sendikası Yönetim Kurulu olarak; yazdıkları ve/veya yayınladıkları yazılar sebep gösterilerek basın mensuplarının hapisle cezalandırılmasını şiddetle kınıyoruz.
KTÖS: Meclis göreve
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil yaptığı yazılı açıklamada, Levent ve Ener'in serbest bırakılması için Meclis'i göreve çağırdı. Elcil şöyle dedi:
* Olay ülkemizdeki demokrasinin çağdaşlıktan ne kadar uzak olduğunu gösteren güzel bir örnektir.
* Özellikle son yıllarda ülkemizdeki rejime dönük olarak muhalefet yapan aydınlara yapılan çeşitli baskı ve saldırılara bir de yargı yolu ile hapislik cezası verilmesi saldırıların sistematik mi olduğu şeklindeki kamuoyu merakını artırdı.
* Yıllardır böyle bir ceza verilmezken, barış ve çözüm umutlarının arttığı bir dönemde böyle bir cezanın verilmesi, çözüm ve Avrupa Birliği üyeliği isteyen "Kıbrıs Türk aydınları mı hedef alınıyor?" sorusunu akla getiriyor.
* Ayrıca Denktaş'ı gazetecileri hapse göndermek için yargı yolunu kullanmaya değil, yazıda geçen iddialarla ilgili gerçekleri basın yolu ile açıklamaya davet ederiz.
ÇAĞ-SEN: Halkı kandırdıklarını sanıyorlar
Çağ-Sen Başkanı Cemaliye Volkan toplumu hainler - vatanseverler diyerek ayırmanın yanlışlığını vurguladı. Volkan, şöyle konuştu:.
* Başta yurttaşlık hakları olmak üzere düşünce ve basın özgürlüğüne tahammül edemeyen gerici ve çağdışı düşüncenin mimarları, ülkemizi her alanda cehenneme çevirmişlerdir.
* Toplumu hainler - vatanseverler diye parçalayan bu faşist zihniyet, ülkemizin içinde bulunduğu olağanüstü hal koşullarında, 39 yıldır halka ve dünyaya "demokratik", "sivil", "insan haklarına saygılı" bir düzen diye sunarak kendi kendilerini aldatıyor, halkı ve dünyayı da kandırdıklarını zannediyorlar.
* Halkı bilgilendirmek için kalemini oynatanları ise militarizmin desteği ile "sakladıkları çirkin yüzlerini" sergiledikleri için hazmedememekte ve uzun bir süreden beri kalemlerini susturmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Ortak açıklama: Serbest bırakılsınlar
Sosyalist Gerçek ile EKİM Kültür Sanat Üretim Merkezi'nin ortak açıklamasında da Levent ve Ener'in serbest bırakılması istendi.
* Bu mahkumiyet, İngiliz sömürge yasalarına dayandırılan "çağdışı" bir hukuk uygulamasıdır.
* "Makama hakaret" kapsamında verilen mahkeme kararı ülkemizde düşünce ve ifade özgürlüğünün ne durumda olduğunun göstergesidir.
* Bu cezalar bir son değil, yeni "sindirme yaklaşımlarının" başlangıcıdır. Sömürge döneminin yasalarıyla birçok kişi ve kurum mahkemelerde benzer cezalarla karşı karşıya kalacaktır.
* Bu yaklaşım kabul edilemez. Bu yaklaşım Şener Levent ve Memduh Ener'in şahsına yönelik bir cezalandırma değil, ülkemizin yakın geleceğinde tüm demokratik unsurlara gözdağıdır.
* Anlaşılan o ki; önümüzdeki 3-4 ay çok sıcak... Çözüm adına hazırlanan senaryo halkımıza hazmettirilecek. Denktaş bunun sinyallerini uzun zamandır vermeye başlamıştır. Çözüm imzalanacak ama, "Kıbrıs Türklerinin güvenliği ve Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki hakları" gerekçeleriyle, Türkiye AB'ne alınıncaya kadar Kıbrıs Türkiye'nin egemenliğine bırakılacak.
CTP: "Hukuk Cinayeti"
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, "Kıbrıs Türkü'nün geri sömürge dönemine götürülmesine izin veremeyiz" sözleriyle tutuklamalara tepki gösterdi. Talat şu noktalara dikkat çekti:
* Hapishanelerinde hiçbir düşünce suçlusunun bulunmadığı ile övünülen ülkemizde şeytanın bacağı bir kez daha kırılmış ve bir hukuk cinayetiyle Anayasanın 24. maddesinin "Herkes, düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir; kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Düşünce suçu yoktur" hükmüne rağmen, düşünce suç kabul edilerek, üstelik de hapisle cezalandırılmıştır.
Karar siyasi
* İlgili yazıyı bu yaklaşımla okuduğumuzda mahkeme kararının hak ve adalet ilkeleriyle hiç bağdaşmadığını görmekteyiz. Bu yazıda ilgili kişilere altı ay hapislik cezası verilecek hiçbir şey yoktur. Bu kararda mahkemenin önyargılı ve siyasi etkenlerle karar verdiğini görmek mümkündür.
* Bu ülkede, Denktaş'ın Klerides'le geçmiş ilişkisi üzerine kanaatler olduğu gibi, sayısız eleştiri yapılmış, yazı yayınlanmıştır. Bizzat Denktaş da bunlarla ilgili sayısız açıklamalar yapmıştır. Hatta kendisine bu ve benzeri konularda en ağır eleştirileri bugün yanında olan 'Yellow Mercedes' makaleleri ile ünlenmiş avukatı yapmıştı.
Kararda Denktaş ağırlığı
* Mahkumiyet kararına gerekçe olarak yargıcın 'suçun hangi araçla işlenmesi kadar kime karşı işlendiğinin de o derece önemli olduğunu, suçun KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a karşı işlendiğini bunun da işlenen suçu ağırlaştırdığını' ifade etmesi ise başka bir talihsizliktir.
* Bu karar AB sürecinin ilerlediği ve Kıbrıs sorununda çözüm arayışlarının yoğunlaştığı, 70 sivil toplum örgütümüzün bu doğrultuda ortak vizyon geliştirdiği bir aşamada, toplumsal dinamizmi dinamitlemeye dönüktür.
Ayıbı ortadan kaldırmak gerekir
* Bu ayıbı ya yargı yolu ile ya da Arif Hasan Tahsin olayında olduğu gibi yasama organı yolu ile ortadan kaldırmak gerekmektedir. Türkiye'de bile artık basın davalarında hapis cezası verilemeyecekken, Kıbrıs Türkünün geri sömürge dönemine götürülmesine izin veremeyiz.
TKP: Sömürge yasalarıyla yönetmek mümkün değil
Gazetecilerin tutuklanmasını "talihsiz bir gelişme" olarak nitelendiren TKP Genel Başkanı Hüseyin Angolemli, sömürge yasalarıyla ülke yönetmenin mümkün olmadığını bildirdi. Angolemli, şöyle konuştu:
* Bu tür olaylara yabancı olan Kıbrıs Türk halkı bu yeni olay karşısında düşünce ve basın özgürlüğünün de çağdaş yapılanmadan uzak olduğunu somut olarak gördü.
* Artık "hapishanelerimizde düşünce suçlusu yoktur" diye övünme şansımız da ortadan kalktı.
* Kıbrıs Türk halkının AB hedefinde yoğunlaştığı bir dönemde ve Türkiye'de demokratikleşme yönünde tarihi adımların atıldığı, düşüncenin suç olmaktan çıktığı ve AB'ye uyum yasalarının yürürlüğe girdiği günün hemen ertesinde yaşanan bu gelişmenin siyasi olarak bizleri yaralayacağı açıktır.
* Ancak daha da önemlisi toplumsal vicdanımızda yaratacağı büyük tahribattır. İki gazeteci yazar hapishanede yatarken hiç kimse yatağında rahat uyuyamayacaktır.
* Sayın Denktaş dahil, çatışma kültürü ile beslenerek varlığını korumaya veya gücünü artırmaya çalışan herkesi ve her kesimi bir kez daha sağduyuya davet etmeyi görev biliyor.
* Kıbrıs Türk halkı demokratikleşmenin ve çağdaşlaşmanın önündeki tüm engellerin kaldırılmasını beklemektedir.
Devrimci Genel-İş: Basın özgürlüğüne ağır darbe
* Devrimci Genel-İş Başkanı Mehmet Seyis Levent ve Ener'in hapse mahkum edilmesini "basın özgürlüğüne ağır darbe" olarak nitelendirdi.
* Gazetecilerin hapse mahkum edilmeleriyle basın özgürlüğüne bir kez daha ağır bir darbe indirildi.
* Basına getirilen bu tür çağdışı cezalar Kıbrıs Türk toplumunun demokrasi ve Avrupa normları ile bütünleşme arzusuyla çelişmektedir.
* Bu bağlamda, başta sayın Denktaş olmak üzere tüm yetkilileri Kıbrıs Türk toplumunun istemleri ile bağdaşmayan her türlü gerici ve bağnaz girişimlerden vazgeçmeye çağırırken, bu yöndeki cezalandırmaları şiddetle kınarız"
YBH: "Siyasiler En Ağır Eleştiriyi Kabul Etmeli"
Daha önce açıklama yapan Yurtsever Birlik Hareketi (YBH), "basın suçlarına hapis cezasının iptal edilmesi gerektiğini" savundu. YBH Basın Yayın Sekreteri Murat Kanatlı, milletvekillerine, "gazetecilere verilen hapis cezasının iptali için harekete geçme" çağrısında bulundu.
* Basın yoluyla işlenen suçlara hapislik cezası verilmesi uygulaması artık çağdaş hukuka ters düşüyor.
* Türkiye'nin de Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları çerçevesinde bu uygulamayı kaldırdı.
RSF: "En berbat rejimlere layık bir davranış!"
Levent ve Ener'in hapse atılmasıyla ilgili Paris'ten de tepki gelmişti. Basın örgütü Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Denktaş'a gönderdiği mektupta gazetecilerin tutuklanmasını "En berbat rejimlere layık bir davranış" olarak nitelemişti. (EÖ/BB)