Bir yanı, başından kar eksilmeyen Kaçkarlar'a, bir yanı hırçınlığı dinmeyen Karadeniz'in deli mavisine bakan Rize'nin halkı her daim telaşlı, aceleci, atak, çalışkan ve esprilidir. Yörenin havası, toprağı, suyudur onları böyle yapan. Erkekleri ne kadar denizciyse kadınları o kadar toprağa bağlıdır. Ve Rize'nin yamaçları "siyah beyaz fotoğrafları bile yeşile çalar" deyimine uygun şekilde her zaman yeşildir. Rize'de çaydan önce yeşilin adı "mısır"dır. Rize mandalinası ve portakalı etrafa nam salmıştır.
Çay, 1930'lu yılların sonunda Rize'ye gelir ve Rizelinin hayatını değiştirir. Doğuştan gurbetçi olan halk, bir kurtuluş ümidi olarak sarılır çaya. Dağ, taş gizemli yeşil yaprağın büyüsüyle kaplanınca iklim değişir. Toprağın aile içerisinde kardeşler arasında çok küçük parçalara bölününce geçimi karşılayamaz olur, Rizeliye yine gurbet yolları gözükür. Çay tarımı arkada kalanlarca yürütülür. Çay, Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden biri.
Ancak çayın sofralara nasıl ulaştığını yöre insanları dışında pek bilen yok. "İnce Belin Buğusu: Çay" belgeselinin yönetmeni İsmail Şahinbaş'la konuştuk.
Pazar ilçesine bağlı Yücehisar Köyü'nde, "İnce Belin Buğusu: Çay" belgeselini yapma amacı neydi?
Her şeyden önce ailemin geçim kaynağı çay tarımı olduğundan, çayla ilgili belgeseli çekmek benim için görevdi. Bu konuyla ilgili olarak geçen yıl Kirazlık Çay Fabrikası Müdürü olan akrabam Turan Tan'la muhabbete başladım. Uzun uzun konuştuk.
Çay üreticilerinin sorunlarını yaşayan biri olarak biliyordum, ancak sanayi ürünü olan bu bitkinin dünya pazarındaki yerinden haberim yoktu. Bu süreç devam ederken Turan Tan bir kaza kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Yapacağımız tüm planlar suya düştü. Bu ortaya çıkan belgesel Turan Tan'la planladığımız belgesel değil.
Bu belgesel Türkiye'de çay tarımının sürecini anlatıyor. Kendimden kattığım bir yorum yok ortada. Çayın tüm sürecini yalın bir dille ortaya koyduk. Ancak böyle bir belgesele ihtiyaç vardı.
Çayın 1950'li yıllardan sonra Doğu Karadeniz'e getirilmesi ekonomik anlamda bir iyileşme sağladı mı? Sizin bölgede çekim yaparken gözlemleriniz ne oldu?
Çayın bölgeye gelişiyle ilgili olarak benim söyleyecek hiçbir bilgim yok. 1950'li yılların Doğu Karadeniz'inde insanların yaşayışları ile ilgili kulaktan dolma bilgilerim bulunuyor. Ama ortada çay tarımıyla geçinen, bu fabrikalardan emekli olmuş insanlar var. İşin bir de çevre boyutu var. Bu konuyla ilgili de kapsamlı bir araştırma yok ortada. Varsa da, açıkçası ben bilmiyorum.
Çayla ilgili Çernobil faciasından sonra, kanser yapıyor dendi. Bakan televizyona çıkıp, çayını yudumladı ancak Karadeniz'de kanser patlaması yaşanıyor. Çayın Çernobil'den sonraki durumuna dair, bir devam belgeseli düşünüyor musunuz?
Bilim insanlarının sunacakları bu raporlar ortada yokken bir şey söylemek güç. Çernobil'in çay üzerindeki etkisiyle çay gübresinin etkilerine bu yüzden yer vermedim.
Bu konuyla ilgili olarak yapılacak tek şey var: TBMM'nin bu kanser vakalarının araştırılması ile ilgili alacağı bir karar herkesi aydınlatır. Ülkemizde her konuda bilgi sahibi olmayan insanlar konuşuyor.
Sırtçantam dergisinde de neden kanserle ilgili araştırmalara yer vermediğimden eleştiri alıyorum. Ben bilim adamı değilim. Bu konularla ilgili hiçbir veri yokken sorumlu bir yayıncı olarak bu raporları bekliyorum. Eğer Çernobil'in ve çay gübresinin negatif etkilerini ortaya çıkaran bir rapor yayınlanırsa, ben de bu konu ile ilgili olarak bu raporun ışığında kendi yorumumu film ve yazı olarak ortaya koyarım.
Doğu Karadeniz'de organik çay üretimine geçilecek mi? Belgeseli çekerken Çaykur yetkilileri bu konuda size bilgi verdi mi?
Tüm dünyada en ekolojik çay Rize'de üretiliyor. Bu konu bilgilerle sabit. İZTV her programını kendi bilgileri, görüşü eşliğinde meydana getirir. Bizim Coşkun Aral'dan öğrendiğimiz derslerden biri de bu. Ama bu demek değil ki hiç kimseden bilgi almayız. Tam tersi, yetkili ve bilgili kişilerle yaptığımız donelerle geldik bölgeye.
Yücehisar benim doğum yerim, köyüm. Ben çay parası ile okudum. Tüm belgeseli oluştururken çok yalın bir çayın üretim serüvenine yer verdik. Bu belgeselin tüm bilimsel verilerini rahmetli Turan Tan'ın çalışma arkadaşı Ziraat Mühendisi Mehmet Tuzcu'dan aldım. Bence kendisi bu alanda en bilgili kişi. Organik çay konusu şu an için benim bilgim dışında. Ama böyle bir süreç varsa bu iyi bir gelişme. Yine de ortamı görmeden bir şey söylemek zor. Çay belgeseli çekilirken ÇAYKUR'dan çok yardım gördük. Hiçbir isteğimize hayır demediler.
Çaydan başka, Doğu Karadeniz'de başka belgeseller de çekmek istiyor musunuz?
Tabii ki. Benim işim üretmek. Doğu Karadeniz turizmine tavan yaptıracak bir proje üzerinde çalışıyorum. Önümüzdeki yıl gerçekleştireceğim bu proje, özellikle Rize'de çok ses getirecek. Bir kültürel yol projesi. Hem kitap hem film olarak.
Çayın tarladan fabrikaya getirilmesi aşaması turizmde kullanılabilir mi?
Evet. Hem de çok uygun bir iş. Benim sahibi olduğum bir turizm acentesi var. "Trekking Turizm"in Yörük Göçü programı 2011 yılına kadar dolu. Çay toplanması turu işini de 2009'da programa aldık. Gelecek yıl, Yücehisar Köyü'nde bu işi gerçekleştireceğim. Bizim köydeki evi kullanacağım. Turun katılımcıları çay üreticileri ile yaşayacaklar bir hafta. (UCB/TK)