Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), aralarında inançları sebebiyle eşcinsel çiftlere hizmet sunamayacaklarını iddia eden iki davacının da olduğu, Hıristiyanlar tarafından İngiltere'ye karşı açılan dört davayı inceledi ve inanç özgürlüğünün cinsel yönelim temelli ayrımcılığa neden olamayacağına karar verdi.
Eşcinsel ilişki "Tanrı'nın kanununa" aykırı olduğu için, eşcinselliği hoş görecek hiçbir hizmet vermeyi reddeden iki kişi, dini inançlarından dolayı ayrımcılığa uğradıklarını iddia ederek AİHM'e başvurmuştu:
* Londra'da doğum-ölüm ve nikah memurluğu yapan Lillian Ladele, İngiltere'de "sivil evlilik" yani partnerlik sisteminin kabul edilmesinin ardından, eşcinsel bir çiftin partnerlik başvurusunu onaylamayı dini inançlarını bahane göstererek reddetti. Kendisine eşcinsel çiftlerin partnerliklerini onaylamanın görev tanımı içinde olduğu, bunu yerine getirmezse iş kontratının feshedileceği bildirildi.
* Çiftlere psikoseksüel terapi sunan bir danışman olan Gary McFarlene, eşcinsel çiftlere terapi vermeyi reddetti ve hakkında disiplin soruşturması başlatıldı, işten çıkarıldı.
Her iki başvurucu da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "inanç özgürlüğünü" düzenleyen 9. maddesinin ihlal edildiğini öne sürerek AİHM'e başvurdu.
AİHM, çalışma hayatında din ve inanç özgürlüğünün koruma altında olduğunu ancak bu özgürlüğün başkalarının haklarını kısıtlamayacak şekilde dengelenmesi gerektiğini beyan etti ve 9. maddenin ihlal edilmediğine hükmetti.
İşyerinde dini sembol kullanma
Biri British Airways çalışanı Eweida, diğeri yaşlı sağlığı hemşiresi Chaplin adlı iki başvurucu ise işyerinde haç kolyesi takmalarına izin verilmeyerek inanç özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvurmuştu.
Mahkeme, Eweida'nın inanç özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmederken, hemşire olan Chaplin'in hastanede sağlık ve güvenlik gerekçeleriyle kolyesini takmasına izin verilmediğine, dolayısıyla inanç özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verdi. (ÇT)