İmralı Cezaevi'nde aileleriyle Kürtçe konuşmaları engellenen ve görüşmeleri sesli kayıt altına alınan 5 tutuklu, uygulamayı protesto etmek için aileleri ile görüşmelere çıkmıyor ve avukat görüşmelerini de iki dakikayla sınırlı tutuyor.
Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) haberine göre, İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yanı sıra Şeyhmuz Poyraz, Cumali Karsu, Hakkı Alpan, Hasbi Aydemir ve Bayram Kaymaz adlı tutuklular da bulunuyor.
İddialara göre, adı geçen beş tutuklunun, aileleriyle yaptıkları Kürtçe konuşmalar engelleniyor, ayrıca sesli kayıt altına alınıyor. Ayrıca aileleri ile yapılan Kürtçe konuşmaların engellenmesinin yanı sıra tutukluların kendi aralarında Kürtçe konuşmaları engelleniyor ve Kürtçe mektup yazmaları, Kürtçe yayın okumaları da yasaklanmış vaziyette.
Tutuklulardan suç duyurusu
Cezaevindeki uygulamalara dair iddialar bununla da sınırlı kalmıyor. Tutukluların kaldıkları hücreler de dahil olmak üzere onların tüm kullanım alanları 24 saat kameralarla izleniyor. Diğer cezaevlerinde olan telefon kullanım hakları da İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklulara tanınmıyor.
Tutuklular, uygulamalar nedeniyle hem cezaevi görevlileri hem de İnfaz Hakimliği hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu.
"Özgürlükçüyüz diyen Başbakan cevaplasın"
Konu hakkında bianet'e konuşan Van Milletvekili Aysel Tuğluk, İmralı Cezaevi'ndeki uygulamaların Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Kürt sorununa bakışının bir yansıması olduğunu ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtçe önünde herhangi bir engel kalmadığını, Kürtçenin cezaevleri de dahil her yerde özgürce konuşulabildiğini söylemesini hatırlatan Aysel Tuğluk, AKP'nin söylem ve pratiklerindeki farklılıklara atıfta bulundu.
İmralı Cezaevi'ndeki uygulamanın sadece oraya özgü bir uygulama denilerek geçiştirilemeyeceğini söyleyen Tuğluk, bunun bir politikanın sonucu olduğu görüşünde.
20 milyon insanın konuştuğu bir dili yasaklamanın vahim bir durum olduğunu ifade eden Tuğluk, bu ve benzeri uygulamaların "Biz özgürlükçüyüz" diyen başbakana sorulması gerektiğini söyledi.
"Sorun yasalarda"
Kürt sorununun çözümünün önündeki en büyük engelin yasalar olduğunun altını çizen Aysel Tuğluk, "Bu sorunu çözeceğim" diyen kişinin önce yasaları değiştirmesi gerektiğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
"Yasalar, sorunları çözmek üzere konulur. Ancak mevcut yasalar bırakın sorunları çözmeyi, sorun üretmek dışında bir işe yaramıyor. Sorun yasalarda ve bu yasaların uygulayıcılarındadır. "Yasalar böyle" deyip Kürt sorununda milim adım atılamaz. (EKN)