İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), 17 Ağustos 1999 depreminin 17. yıl dönümü nedeniyle bir basın toplantısı düzenledi.
Açıklamada, aradan geçen 17 yıla rağmen İstanbul’un olası bir depreme hala hazır olmadığı vurgulandı.
İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası’nda düzenlenen basın toplantısına, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, İMO Tekirdağ Şube Başkanı Osman Taşseten, İMO Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, İMO Kocaeli Şube Başkanı Tolga Ok ve İMO Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak katıldı.
"Boş alanlar AVM doldu"
İMO’nun açıklamaları özetle şöyle:
* 17 Ağustos depreminin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, mekan ve çevre güvenliği olan bir yapılaşma düzeni oluşturulamadı.
*Yapı stokunun oluşturulması evresinde dikkate alınması gereken yer seçimi kararlarından yapı tasarımına, yapı tasarımından yapı üretimi ve yapı denetimine kadar, bilimsel ve çağdaş ölçekte bütünlüklü bir düzen kurulmadı, Dolgu alanları ve dere yatakları imara açıldı yerli yersiz yerlere AVM ve gökdelenler yapıldı.
* İstanbul AVM ve gökdelenlere teslim edildi. Deprem sonrası toplanılacak boş alan kaldı, yaşadığımız dairelerin içerisi dışarıdan daha güvenli bir hale geldi.
* Yapı stokunun deprem güvenliğinin sağlanmasının yanında deprem sonrası toplanma alanlarına ve çadır kurulacak boş alanlara ihtiyaç vardır. Üç yıl içinde 493 boş alan belirlemiştir. Bu alanların dörtte üçü AVM ve gökdelenlere dönüşmüştür.
İstanbul`da bulunan diğer kamu arazileri ve özelleştirme kapsamına alınan kamu kurumlarına ait bina ve araziler, başta TOKİ olmak üzere satılarak yapılaşmaya açıldı. Orman alanlarının ve su havzalarının dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açılması yeni risk alanları oluşturdu.
* 3. Köprü, 3.Havaalanı, İki Yakaya İki Kent, Boğaz Tüp Tünel Geçişi gibi projeler, İstanbul`u daha da büyütecek ve yeni sorun alanları yaratacak. Bu kent 25 milyona ulaşacak bir nüfusu kaldıramaz.
Kentsel dönüşüm
* Kentsel dönüşüm sadece fiziksel mekan çerçevesinde ele alınamaz. Sosyal adalet, sosyal gelişim, sosyal bütünleşme, tarihi ve kültürel mirasın korunması, zarar azaltma ve risk yönetimi ile birlikte kapsamlı ve bütünleşik bir şekilde ele alınmalı.
* Sağlıklı bir çevre ve yaşanabilir bir kent yaratmak yerine, yeni bir rant düzeninin oluşturulması olarak görülüyor.
Askeri alan ve araziler
* İstanbul`da bugün boş alan ve yeşil alan yok denecek kadar azalmış durumda. Askeri alanlar ve mezarlıklar hava alma koridorları olarak kaldılar. Arazi mülkiyetinin yüzde 10`unu askeri alanlar oluşturuyor. Bu alanların bir kısmı orman niteliğini korudukları için henüz yapılaşmamış durumda.
* Bu alanların bundan sonra da darbe girişiminin birer aracı olabilecekleri varsayımı, bu alanların boşaltılması durumunda AVM ve Gökdelenlerin yapılması varsayımından çok daha düşüktür. Bugünkü yönetimin boşaltılacak alanları sosyal donatı alanı olarak düzenleyerek, kamusal alana dönüştüreceklerine inanmak çok kolay değil.
Mesleki yeterlilik
* Mesleki yeterliliği meslek odası tarafından sertifikalandırılmayan bir mühendisin, proje denetim mühendisliği yapamaması gerekir. Mal sahibi adına kendisini denetleyecek olan Yapı Denetim Kuruluşunu, işin yapımını üstlenen müteahhit seçtiği için daha işin başında denetim mekanizması tıkanıyor.
* Plan kavramı geri itilmiş patronaj ilişkileriyle yeni imtiyaz alanları oluşturuldu.
* Başta İstanbul olmak üzere kentlerimiz inşaat projelerinin birer “arazisi" haline dönüştürüldü.
* Depreme dayanıklı yapı üretmek bahanesiyle güçlendirilerek kullanılabilecek yapılar da yıkılıyor.
*İstanbul`da yıkılıp yapılmayı bekleyen 2 milyon konutun olduğu ifade edilmektedir. Yıkımdan çıkacak olan 200 milyon ton malzemenin, geri dönüştürülmesine ilişkin bir strateji belirlenmedi. Yıkımdan çıkan molozlarla deniz doldurulduğu için eko sistem bozuluyor.
İşçi güvenliği
* 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında da 1732 işçi yaşamını yitirmiştir. Üçte biri inşaat sektöründe çalışan işçiler.
* Yerel ve merkezi kurumlarda liyakata dayalı bir kadro istihdamından daha çok, cemaat, aşiret ve şirket ilişkileriyle işler yürütülmektedir.
Eğitim
* Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak; fiziki şartları uygun olmayan, öğretim kadrosu son derece yetersiz ve laboratuvarı olmayan inşaat mühendisi diploması veren okullar açılıyor.
* İstanbul 7 ve üzeri büyüklükte bir depremi mutlaka yaşayacaktır. Yapı stokunun büyük bir kısmının deprem güvenliği yoktur. Bu yapılar sadece yıkılıp yeniden yapılmamalı, ekonomik olarak yeni yapılacak bir yapının maliyetinin %45`ini geçmeyen yapılar da güçlendirilmeli.
* Halen kentimizde ve çevre illerinde güçlendirmeyi veya yıkılıp yapılmayı bekleyen okullar, hastaneler ve diğer kamu yapıları var. Bu yapıların deprem güvenlikleri sağlanmalı.
* İstanbul bugün depreme 1999 yılından daha hazırlıklı bir durumda değildir. (EA)