Cumhuriyetin ilk jenerasyon sanatçılarından Nejad Devrim ve Mübin Orhon… Doğum tarihleri itibariyle Cumhuriyetin kurumlarında eğitim görmüş ve Cumhuriyet devrimleriyle hayatları şekillenmiş. İstanbul’da başlayan sanat yolculuklarına Paris’te devam etmiş iki önemli sanatçı.
Modern Türk Sanatında yeni bir dönem açmış olan iki sanatçının yapıtlarını bir araya getiren “Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu” sergisi, sanatçıların daha önce sergilenmemiş yapıtlarını da kapsıyor.
Sanat pratiklerinde sıra dışı deneylerle cesaret ve özgünlüklerini yansıtan, Cumhuriyet idealleriyle sanat hayatlarını, eğitimlerini, şekillendiren bu iki sanatçının olgunluk dönemi eserlerini ilk kez bir arada inceleyen sergi, İzmir Alsancak’taki Arkas Sanat Merkezi’nde 2 Haziran’a kadar görülebilir.
İki kata yayılmış sergide sanatçıların kronojik olarak yaşam öykülerini; döneme ait afiş, mektup, dergi arşivleriyle de inceleme şansı yakalıyorsunuz. Sergi ile ilgili bir güzel detay da bazı eserlerin yanında yer alan QR kodlarla eserle ilgili detayla bilgilere ulaşabilmeniz.
Aileleriyle sürdürdüğü diyalogla iki sanatçı hakkında 30 yılı aşan araştırmaları bulunan serginin küratörü, sanat tarihçisi Necmi Sönmez sergiyi bianet’e anlattı.
Daha önce görülmemiş eserler
İki önemli ressamı; Mübin Orhon ve Nejad Devrim’i bir sergide bir araya getirme fikri nasıl doğdu?
1 Temmuz 1923 Nejad Devrim’in doğum günüydü, 2024 de 1924’te doğan Mübin Orhon’un 100. yaşına denk geliyordu. İki sanatçıyı bir araya getiren bir serginin 2023’te başlayıp 2024’e kadar sürmesini Arkas Sanat’ın direktörü Müjde Unustası ile birlikte planladık. Daha önce bu iki sanatçıyı bir araya getiren herhangi bir sergi yapılmamıştı. Epeyce uzun süren araştırmalarımız sırasında daha önce hiç gösterilmemiş olan resimleri gündeme getirerek onların vermiş oldukları mücadeleyi görünür kılmayı hedefledik.
Sanatsal ve kişisel durak noktaları
Sergide iki sanatçının eserlerinin yanı sıra hayat hikâyelerini bir kronolojiyle veriyorsunuz. Bu, sergi izleyicisi için önemli bir detay olmuş. Bu bölümleri nasıl hazırladınız?
Bu bölümleri yaklaşık olarak 30 yıllık araştırmalarım sonucunda toplamış olduğum fotoğraf, sergi davetiyeleri, afişler, mektuplar, kitaplar ve diğer belgelerden yola çıkarak hazırladım. Amacım onların uzun süren sanat yaşamlarında geçirmiş oldukları sanatsal ve kişisel durak noktalarını özgün belgelere dayanarak izleyicilere sunmaktı.
İlgilenenler vitrinlerin içindeki malzemelere bakarak her ikisinin de son derece zorluklarla dolu olan hayat hikâyelerini takip edebilecekler. Bu vitrinlerdeki malzemeler daha önce ne yayınlandılar ne de gösterildiler, ilk kez toplu olarak izleyici karşısına çıkıyorlar.
Avrupa ile Türkiye arasında kültürel bir köprü
Sergi, “Kültürlerarası etkileşim” olgusunu tartışmaya açarak sanatçıların resimlerinin arkasındaki cesur kararlar üzerine de yoğunlaşıyor. Bunu açar mısınız?
Her ikisi de İstanbul’da doğmuş ve bu kentteki Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kültürleriyle şekillenmiş bir biyografiye sahipler. Her ikisinin de kökende ilginç kişilikleri var. Nejad Şakir Paşa’nın, Mübin ise Tanzimat Fermanını hazırlayan ve okuyan Mustafa Reşit Paşa’nın ailesinin üyesi. Daha sonra genç yaşlarında Paris’e giderek 1950’lerden itibaren Fransız ve Avrupa kültürüyle yakın bir ilişkiye giriyorlar. Çalışmalarında kültürlerarası olarak tanımlanabilecek bir stil geliştiriyorlar. Bu yüzden de oldukça zor olan Paris sanat ortamında ressam olarak tutunarak arkası arkasına önemli sergiler açıyorlar. Bir şekilde Avrupa ile Türkiye arasında kültürel bir köprü kuruyorlar.
Nejad’ın bu bağlamda Türkiye-Fransa-Çin-Polonya gibi oldukça farklı coğrafyaları ve onların kültürlerini harmanlayarak yaratmış olduğu özgün stilinin kültürel olarak heyecan verici olduğunu belirtmemiz bir zorunluluktur.
Bir ressam düşünün ki genç yaşlarında ünlü şairler Paul Éluard’ın Tristan Tzara’nın kitaplarını resimliyor. Çin’de açtığı sergilerinde oradaki sanatçılarla eser değiş tokuşu yaparak bunları Varşova’da gösteriyor. Dolayısıyla gerçekleştirdiği çalışmalarının kültürel arka planı son derece kozmopolit. Zaten hem Nejad hem de Mübin Fransızca dışında İngilizce de bildikleri için çalışmalarını geniş bir çevreye yayabiliyorlar.
İlişkiler ağı
Paris’e yerleşen sanatçıların çoğu bir akım, hoca ya da akademinin takipçisi oluyor, ancak Orhon ve Devrim için bu söz konusu değil diyorsunuz. İki sanatçı da atölye geleneğinin dışında… Bu, etkili oldukları dönemle mi yoksa karakterleriyle mi alakalı? İki sanatçının iletişim ya da etkileşimleri nasıldı?
Kesinlikle karakterleriyle ilgili bir durum. Nejad Akademi’yi bitirip diploma sınavına girmeden Paris’e giderken, Mübin Sorbonne’daki doktorasını yarım bırakarak resim yapmaya yöneliyor. İkisi de son derece özgür ruhlu bir karaktere sahip, kendi yollarını kendileri buluyorlar. Ama her ikisini de etkileyen 1950’li yıllarda Paris’teki uluslararası sanat ortamı oluyor. Dünyanın dört bir yanından Fransız başkentine gelen ressamlar o zamana dek görülmemiş bir hareketlilik yaratarak yeni akımların oluşmasına, özellikle de soyut sanatın tartışılmasını sağlıyorlar. Kendi aralarında geometrik soyut ile şiirsel soyut arasında süregelen mücadeleler var.
Nejad ve Mübin etkilenmelere açık bir yaratı sürecinde ilerledikleri için de her dönemlerinde dinamik kalıyorlar. Her ikisinin de Nicolas de Staël’den Mark Rothko’ya dek geniş bir sanatçı kitlesini takip ettiklerini, çalışmalarında onlardan gelen etkileri kendi rotalarında şekillendirerek farklı görsel sonuçlara vardıklarını savlamak mümkün.
İki sanatçı aynı kentte yaşamalarına, ortak sergilere birlikte katılmalarına rağmen kişisel olarak yakın bir diyalogları yok. Neden? Nejad sürekli olarak seyahat ediyor ve 1968 sonrasında Fransa’dan Polonya’ya taşınıyor. Mübin ise askerliğini yaptığı dönem dışında sürekli olarak Paris’te yaşıyor.
Bence önemli olan onların kendi dönemindeki önemli sanatçılarla, yazarlarla kurmuş oldukları yakın dostluklar. Nejad’ın Alice B. Toklas, Jean Messagier, Asgar Jorn başta olmak üzere epeyce arkadaşı olmuş, onlarla sürekli mektuplaşmış. Mübin ise Charles Maussion, Atlan, Geneviève Asse ile ömür boyu dostluklar kurmuş. Bu ilişkiler ağını bilmek onların resimlerini daha iyi tanımlamamıza yardımcı oluyor.
Paris’teki atölyelerinden Arkas'a
Koleksiyonlardan da söz eder misiniz? Hangi koleksiyonlardan bir araya getirildi eserler? Öne çıkanlar hangileri?
Sergimizde Arkas Koleksiyonu başta olmak üzere Ünal Göğüş, Öner Kocabeyoğlu, Elgiz Müzesi ve isminin açılanmasını istemeyen özel koleksiyonlardan eserleri seçtik. Öne çıkan bir koleksiyoncu yok, çünkü farklı koleksiyoncular bu sanatçıların değişik dönemlerini topladıkları için bir araya geldiklerinde büyük bir resmi daha da belirgin kılıyorlar. Bu bağlamda sergideki önemli sayıda eserin ilk kez sergilendiğini belirtmek gerekir. Çalışmaların önemli bir bölümü Paris’teki atölyelerinde üretildikten sonra ilk kez gün ışığına çıkarılmış oluyorlar.
Necmi Sönmez ve Müjde Unustası
QR-Kodlarla eserleri inceleyin
Sönmez İzmirli sanat izleyicisi için “Sergi kapsamında gerçekleştirdiğimiz yan etkinliklerde İstanbul ve Ankara’daki sanatseverlerden farklı olarak detaylar üzerine yoğunlaştıklarını fark ettim. Serginin duvarlarına yerleştirdiğimiz QR-Kodlarını tek tek cep telefonundan indirip dinlemelerini, çerçeveleri bile dikkatle incelemeleri onların bilinç düzeyinin yüksekliğini gösteriyordu. Estetik olarak güzellik arayışı sanki bu kentin havasında, denizinde var” diyor.
Mübin Orhon kimdir?
1924’te İstanbul’da doğdu. Babası gemi kaptanı Ömer Lütfi Bey, annesi Fatma Servet Hanım’dır. Ailenin kökleri, Tanzimat Fermanı’nı hazırlayan ve okuyan Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’ya kadar uzanır. Mübin, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra 1942-47 yıllarında, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek eğitimini tamamlar. Bu yıllarda Orhan Veli ve Can Yücel’le arkadaşlık kurar. 1948’de ailesinin desteğiyle, Panthéon-Sorbonne’daki doktora eğitimi için, Paris’e gider. Ancak bu şehirde gördüklerinden, yaşadıklarından etkilenerek ressam olmaya karar verir. 1951’de Académie de la Grande Chaumière’de bir süre ders alan Mübin, aslında kendi kendisini yetiştirmiş bir sanatçıdır. 1956’da Paris’te soyut resimleriyle, son derece başarılı geçen ilk kişisel sergisini açarak, ismini duyurur. O yıllardaki Paris boheminin üyesi olarak dönemin önemli sergilerine katılır. 1959’da “koruyucu meleklerim” diye tanımladığı, Londralı koleksiyoner Sainsbury çiftiyle tanışır ve onlarla ömür boyu sürecek bir dostluk geliştirir. 1964-67 arasında askerliğini yapmak için İstanbul’a gelen sanatçı, 1968’de Paris’e geri döner. 1970’li yıllarda, monokrom tarzında soyut resimler üreten Mübin, 27 Nisan 1981’de lenf kanseri nedeniyle hayatını kaybeder. İngiltere’nin Norwich kentindeki The Sainsbury Center’da sanatçının resimleri düzenli olarak sergilenmektedir. (Fotoğraf: Güneş Karabuda - Necmi Sönmez Arşivi)
Nejad Devrim kimdir?
1 Temmuz 1923’te İstanbul’da Şakir Paşa ailesinin üyesi olarak dünyaya geldi. Annesi ressam Fahrelnissa Zeid, babası yazar ve çevirmen İzzet Melih Devrim’dir. Annesinin ikinci evliliği nedeniyle 1936-38 yıllarında Berlin’deki Fransız Lisesi’nde ve Galatasaray’da ilk eğitimini tamamlayan Nejad, 1941’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim almaya başladığı yıl, Yeniler grubuna katılarak ismini duyurur. 1946’da kendi kararıyla Akademi bitirme sınavına girmeden Paris’e yerleşmek için hareket eder. 1947’den itibaren Fransız başkentinde art arda açmayı başardığı kişisel sergileriyle tanınır. Resimleri, dönemin önde gelen Salon de Réalités Nouvelles, Salon de Mai ve Les Mains Eblouies sergilerine dahil edilir. Paul Éluard ve Tristian Tzara’nın şiir kitaplarına desenler çizer. Dönemin önemli soyut sanat akımı olan Nouvelle École de Paris’nin temsilcilerden biri olarak sanat tarihine geçer. Resimleri, New York’ta Leo Castelli tarafından, Fransız sanat ortamının temsilcisi olarak, Amerikalı ressam Ad Rheinhardt’la birlikte sergilenir. 1960’ta Rusya, Orta Asya, 1962, 1964 yıllarındaysa uzun süren Çin yolculuklarına çıkarak resim anlayışını geliştirir. 1970’ten itibaren Polonya’da yaşamaya başladı. 26 Şubat 1995’te vefat eden Nejad’ın eserleri dünyanın dört bir yanındaki önemli müze koleksiyonlarına kabul edilmiştir. (Fotoğraf: Nejad Devrim Kopenhag’daki Galeri Hybler’de açtığı kişisel sergisinde, 1961, Necmi Sönmez Arşivi)
(AÖ)