İmroz adasındaki Rumların yaşantılarını konu alan, 2016 yapımı "IMBPOƩ: İmroz'dan Gökçeada'ya Bir Rum Hikayesi" belgeseli Youtube'da erişime açıldı.
"Bir adanın, inkar politikalarıyla maruz bırakıldığı süreci" tanıklarla anlatan belgesel, bugün Gökçeada adıyla bildiğimiz İmroz'daki Rumların yaşadıklarını tarihsel dokuya da yer vererek anlatıyor.
"Hatırlamak" ve "anlatmak" için...
Yönetmenler Murat Yüksel, Onur Tekin, Zehra Güzel; Kürtçe ve İngilizce altyazılı belgeselin çekimlerini "Hatırlamak ve Anlatmak İçin Şehre BAK" projesi kapsamında 2016'da tamamladı.
bianet'e belgeseli anlatan Yüksel, "Bir araya geldiğimizde, herkesin anlatmak istediği bir hikaye bulunuyordu. İmroz'un toplumsal bellek için kayıt altına alınması ve geleceğe miras bırakılması gerekiyordu. O yüzden çekildi.
Dün Doğu'da yaşananlar, İmroz'da da yaşanmıştı. İstanbul Rumlarının yaşadığı sıkıntılar, adada daha güçlü hissediliyordu" diyor.
İmroz ile Tenedos'un "kaderi"
"Canlı tanıkların anlatıları bizi buralara çağırmıştı" diyen Yüksel, şöyle devam ediyor: "Osmanlı'dan Cumhuriyet tarihine kadar uygulanan politikalar, Rumları İmroz'dan uzaklaştırma amaçlıydı.
Bu görülüyor. İmroz'un (Gökçeada) da Tenedos'un (Bozcaada) da kaderi aynı. Bu, sadece toplumsal duyarlılığı yüksek olan insanların değil, tüm toplumun düşünmesi gereken bir konu. Bu amaç doğrultusunda belgeseli çektik ve tarihe iz düştük."
Rumları uzaklaştıran coğrafya
Belgesel çekimlerinin yaklaşık bir yıl sürdüğünü söyleyen Zehra Güzel de "Çekim öncesinde İmroz ile ilgili tarihi bilgilerimiz eksikti, bunu tamamlamak için okumalar yaptık. Sonra çekimlere başladık" diyor.
Güzel, sözlerini "Ada halkı bize çok yardımcı oldu, biz kendi içimizde bir ekipken onlar da bizimle bu ekip işine dahil oldular. Tanıştığımız herkes bir başka hikayeye götürdü bizi hep" diye sürdürüyor ve ekliyor:
"İnsanların anlatmak istediği hikayeleri vardı, bu yüzden sanki bizi bekliyor gibiydiler.
Rumların yazın adaya geldiğini, kışın da Yunanistan'a döndüğünü anlatan Güzel, "Bu aslında adada işçi sınıfının da değiştiğini gösteriyor.
Bundan 50-60 yıl kadar önce ülkemizde gayrimüslim işçilerden zanaatkar ve sanatkar işçilerin çıktığı biliniyor ama ne yazık ki yaşadığımız coğrafyada acılarımız oldukça o insanlar da adadan uzaklaştı."
İmroz'dan Gökçeada'ya...Murat Yüksel, İmroz'un adının Gökçeada olarak değiştirilmesini de şöyle anlatıyor: "Mübadeleden önce ve sonra İmroz'a Müslümanlar yerleşmeye başlamıştı. Trabzon'dan, Muğla'dan ve Isparta'dan da İmroz'a gelip yerleşenler oldu. "Adada dostça yaşayan insanlar vardı. Ancak o dönem art niyetli ve ırkçı düşünceye sahip insanların da yerleştiği biliniyor. Bu insanların, İmrozlu Rumları adadan kovmaya çalıştıkları da biliniyor. "1942 yılında başlayan Varlık Vergisi Kanunu ile birlikte, 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs çıkarması, adada inşa edilen cezaevi ve 29 Temmuz 1970 tarih ve 8479 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile İmroz adının Gökçeada olarak değiştirilmesi. Tüm bu somut olayların ardından İmroz Rumları, yıldan yıla evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kültürel "arındırma""Kimisi evlerini satıp kimisi de 'Bir gün geri dönerim' umuduyla İmroz'dan ayrıldı. Yani Rumlar; ulus devlet politikasından dolayı hem nüfus olarak hem de kültürel olarak arındırılmaya çalışıldı ve başarılı olundu. "1964 yılında inşa edilen bu cezaevinin İmroz'da yaşayan Rum halkını adadan uzaklaştırma adına yapıldığı aşikâr. Zira Dereköy o dönem Türkiye'nin nüfus olarak en büyük köyü olma özelliği taşıyordu. Sadece işçi sınıfı yok olmamış, İmroz'da Rumlarla birlikte, onlarla birlikte akıp giden kültür de yok edilmiş ve ediliyor. Tanıklar neler anlattı?"Cezaevinin kurulmasından sonra buraya getirilen mahkûmların hemen hemen hepsinin azılı suçlu olduğu biliniyordu. Zaten anlatılan hikâyede de tanıklar bunu ifade etmiş oldu. "İstanbul'da yaşanan en ufak bir hadise, İmroz'da yıkımla eş değerdeydi. Mesela 1942 yılında ilan edilen Varlık Vergisi. Türk burjuvazisi bir şekilde çıkar yol bulmaya çalışırken çareyi gayrimüslim vatandaşların mallarına dolaylı olmayan yollardan el koymakta bulmuştu. "İmroz'da yaşayan Rumlar, genelde balıkçılık, hayvancılık ve zeytin üretimiyle geçimlerini sağlıyordu. Varlık Vergisi Kanunu ile birlikte toprakların istimlak edilmesi, zeytin ağaçlarının kesilmesi gibi sorunlar yaşandı. Rum halkının başlıca geçim kaynağı olacak şeyler de kısıtlandı. Böylelikle ada Rum nüfusundan arındırıldı." | |
(CA/DŞ/PT)