İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte son günlerde etkili olan kar yağışı sonrasında yaşananlar ve gündeme ilişkin konularla ilgili gazetecilere değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'da balıkçıda yemek yediğini açıkladı, gazetecileirn sorularını yanıtladı.
“İstanbul, bir bütündür”
Bunun dışında 39 ilçenin de sorumlu olduğu alanlar olduğunu hatırlatan İmamoğlu, şöyle dedi:
“Burada sürece başından beri, yani 2,5 yıllık, 30 ayı geçen görev süremiz süresince hep söylediğimiz bir şey var. Asla, ‘Biz ve onlar’ diye bir bakışın sahibi olmayacağız. İstanbul, bir bütündür. İstanbul'un her kurumu, iyi niyetle İstanbulluya hizmet etmek durumundadır. Bu akılla, bu bakışla, her arkadaşımızın refleksini ona göre geliştirerek İstanbul'a hizmet etmesi şarttır.
"Sadece afet anında kar yağdığında değil, hangi husus olursa olsun; planlamadan yeşil alan düzenine ya da sokak hayvanlarından başka hususlara varıncaya kadar, mutlak ve mutlak bizim hizmet anlayışımız budur, diye her yerde dile getirdik ve bunu temsil etmeye de devam edeceğiz.
Gazetecilerden sorular
İmamoğlu, değerlendirme konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
-Sarıyer'deki restorana girdiğiniz esnadaki fotoğraflar, sosyal medyada çok konuşuldu. Bununla ilgili bir açıklamanız olacak mı? Yine sosyal medyada restorana giriş, çıkış güvenlik kamera görüntüleri yayınlandı. İçeride ne kadar kaldığınız, süre de dahil olmak üzere bu kamera görüntülerine yansıyordu. Bununla ilgili de bir açıklamanız olacak mı?
"Yemek gizli değil"
Önce şunu söyleyeyim. Yoğun bir gündemde çalışırken, böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşınılmasını, taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonun şaşkınlıkla takip ettiğini ifade edelim. Çünkü, bir büyükelçiyle, Türkiye'nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin temsilcisiyle, ana temsilcisiyle, bir büyükelçiyle yenilen bir yemekten bahsediyoruz.
"Kaldı ki bu yemek, daha önce İBB’yi ziyaret etmiş, kendisiyle beraber resmi bir görüşmemizi yapmış ve akabinde böyle bir buluşmayı da tasarlamış bir belediye başkanıydım. Ve biz, yaklaşık 20-25 gün önce böyle bir buluşma gününü netleştirmiştik. Hatta gideceğimiz mekanı da belirlemiştik. O mekanda gizli bir yemek değil bu. Zaten kamuya açık bir alan.
"Yani gidip gördüğünüzde göreceksiniz ki, her tarafı cam, çerçeve, pencere olan, benim 23 yıllık gittiğim bir mekan, yirmi üç yıldır müşterisiyim. Tabii ki orada yaşanan bazı hususlar beni üzmüştür. Bunu ifade edeyim. Ama neticede şeffaf bir yemekti.”
“Sayın Büyükelçi, bu kararağmen, verdiği söz gereği, bir gün önce Ankara'dan kalkıp İstanbul'a gelmişti. Gün boyu hem burada hem sahada yaptığım çalışmalardan sonra bir vakit dilimini ayırıp, oraya gidip, bu resmi buluşmayı gerçekleştirdik.
"Tabii ki hususi bir tarafı var. Eşlerimizle beraber yaptık. Yine elbette ki sohbet ettik, yemeği konuştuk, ülkemizi konuştuk, ülkemizle İngiltere arasındaki ilişkiler üzerine sohbet ettik.
"Yani bir İBB Başkanı'nın karla mücadele kadar, dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileri veya başkonsoloslarıyla kurduğu ilişki ya da kuracağı ilişki, o kadar görevlidir ve sorumluluğudur. Bunu da layıkıyla yerine getiriyorum. İddiayla söyleyeyim ki; bu 30 ay içerisinde, belki de tarihinde ilk defa, bu kadar yoğun dış ilişkiler konusunda ilgi gören bir İstanbul yönetimi var. O bakımdan ben, bunun tabii ki hakkını vermek zorundayım.”
Mobese görüntüleri
“Ama sonrası önemli. Yani bu konunun devletin imkanları, bakın devletimizin imkanları kullanılarak, bir MOBESE kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının karşısında ben takipçi olacağım. Yani bu önemli bir meseledir. Çok çok önemli bir meseledir. Bu iş kişisel de bir meseledir. Ben bu konudaki düşüncemi, İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya'yla, dün paylaştım.
"Bugün de paylaştım. Çünkü, İstanbul'un mülki amiri olarak, bu konuda benim tereddütlerimi gidermekle görevli olduğunu, bu şehrin bazı görevlilerinin… Çünkü ona bakan yetkililer var. Kaldı ki, özellikle kamera sistemleri bir suçun önlenmesi, bir suçlunun tespiti, bir kazanın tespiti için kullanılır. Bakın, şurada görüntüler var. Bu kameralardan biz, İstanbul'u takip ediyoruz. Ama bir görüntüyü, hiçbir arkadaşım, hiçbir yere servis edemez. Bunun kuralları vardır.”
“Hukuki olarak takipçisi olacağım”
“Genel Başkanımız da dile getirdi. İşte bazı takip iddiaları, bazı işte dinlenme vesaire iddiaları dile getirdi. Hani bundan çekinmeyiz yani. Takip ediliyoruz, dinleniyoruz… Yani hukuksal tarafı ayrı. Bunlar varsa eğer, bilmiyorum ben. Ama MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı yazıyor. Diyor ki; ‘Suçluların takibi, olayların tespiti vesaire.’ Yani bu, sürecin bir parçası yapılarak servis ediliyor. Birileri bunu kullanıyor. Bu önemli bir meseledir. Çok önemli. meseledir.
"Bunu yapan kim ise, bunun talimatını veren kim ise, buna müsaade eden hangi sistem ise, önemini bir insan şu an gözlerimin içine bakarken anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum ama önemini nasıl hissettiğimi, ne kadar önemli bulduğumu ve hukuki olarak takipçisi olacağımı, arayışlarımın, mücadelemin devam edeceğini de buradan ısrarlı bir biçimde ifade edeyim.”
Atatürk Havalimanı sorusu
-En çok konuşulan konulardan bir tanesi havalimanı meselesiydi. İstanbul Havalimanı'nda çok sayıda yurttaş mağduriyet yaşadı. Bu süre zarfında İstanbul'a gelen İçişleri Bakanı ve Ulaştırma Bakanıysa Atatürk Havalimanı’na inişini gerçekleştirdi. Bu da kamuoyunda en çok konuşulan noktalardan bir tanesiydi ve eleştirilerin hedefi oldu. Siz de daha önce Atatürk Havalimanı'nın önemine dair birçok açıklama da yapmıştınız, milli servet değerinde olduğu vesaire yönünde. Burada da aslında bir noktada ortaya da çıkmış oldu diyelim bu kar yağışıyla beraber. Bu noktadaki düşünceleriniz neler?
“Gerçek ve acı meseleler bunlar”
“Gerçek meseleler bunlar. Gerçek ve acı meseleler bunlar. Vatandaşımızın bilmesi gereken, konuşulması gereken meseleler de bunlar. Sorunuza teşekkür ediyorum. ‘Hiç bu konuyla ilintili değil’ demeyelim. Çok ilintili. Çünkü, orada kontağını kapattığınız andan itibaren 4 milyar euroluk bir yatırımı çöpe atmış olursunuz.
"Uzmanlardan hem seçim öncesi hem seçim sonrası hem de daha sonra yaptığımız ulaşım çalıştayında bu konuyla ilgili ayrı bir masada görüşmeler, ayrı bir platformda konuşmalar oldu; orada dinledim. Bu kadar uzmanın bana anlattığı şu: Atatürk Havalimanı kullanılmalı. Çöp yaptık Atatürk Havalimanı'nda. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Daha acısı ne? Atatürk Havalimanı, hani tartışılırken, konuşulurken, pandemi döneminde bizim en az 4-5 olgun teklifimiz yazılı olmasına rağmen, -bir sahra hastanesinin nasıl kurulacağını bilerek söylüyorum- yüz milyonlarca lira para harcanarak, güzelim pisti heba edilerek, bir kulübe mantığında oraya bir hastane yapıldı sözüm ona.”
“Sorduk, ‘size ihtiyacımız yok’ cevabı aldık”
“Ama günün sonunda bir hava muhalefeti oldu. Orada da binlerce insan mağdur kaldı. Biz ilgisiz kalmadık. Bakın burada da hassas davrandık. Biz, bunu kamuoyuna açmadık. Ama biz aradık. ‘Gıda, barınma, nakil, ihtiyaçları hususunda ne yapabiliriz’ diye aradık. Arkadaşlarım aradı. Az önce dedim ya; genel müdürler, valilik, valilikteki sorumlular hepsiyle görüşen arkadaşlarım var. ‘Size ihtiyacımız yok’ cevabı alındığı için biz sadece bekledik. Ve günün sonunda bu terslik yaşandı.
"Bu tabii talihsiz görüntülerdi. Bizim insanımıza olan sorumluluğumuzun yanı sıra, birkaç saatliğine, özellikle transfer yolculuğunun çokluğunu biliyoruz havalimanında, birkaç saatliğine bu şehirde kalmak durumunda olan yolcuların birkaç gün mağdur olması da bizim hanemizde sıkıntılı bir pozisyon oluşturdu. Umarım bir daha yaşanmaz.”
(EMK)