İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için tutuklama kararı verdi.
İnternet Andıcı olarak bilinen, hükümet aleyhine propaganda yapmak amacıyla kurulduğu iddia edilen internet siteleriyle ilgili dava kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade veren İlker Başbuğ'un "hükümeti yıkmaya teşebbüs" ve "örgüt yöneticiliği" suçlamalarıyla mahkemeye sevkedilerek tutuklanması istenmişti.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Cihan Kansız tarafından sorgulanan Başbuğ'un ifadesini vermesi yaklaşık yedi saat sürdü. Öğlen saat 13.30'da adliyeye gelen Başbuğ'un sorgusu gece saat 20.00 civarı bitti.
Sorgusunun ardından mahkemeye sevkedilen İlker Başbuğ, TCK'nın 314/1. maddesine göre "Terör örgütü yöneticisi olmak" ile 312/1. maddesi gereğince de "Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tutuklanması istemiyle Nöbetçi 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Başbuğ çıkarıldığı nöbetçi mahkemede bu sabah 00.30 sularında tutuklandı.
Emekli Orgeneral Başbuğ, kendisini tutuklayan mahkemede şunları söyledi:
"Bu suçu reddediyorum. Bu suçlamayla itham edilen kişi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 26. Genelkurmay başkanıdır.
Bunu tarihe not olarak düşmekte yarar görüyorum...
Ben Genelkurmay Başkanı olarak TSK'nın komutanıyım ki bu TSK, dünyanın sayılı en güçlü ordularından biridir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmasına gerçekten trajikomik diyebiliriz.
Ben 2002 yılı 30 Ağustosun da orgeneralliğe terfi ettim ve 2003 Ağustosu itibariyle Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevine atandım. Bu görevi yaptığım 2003-2005 yılları arasında çeşitli vesilelerle sayın Cumhurabaşkanı ve gerekirse sayın Başbakan ile çalışmalarımız oldu. Yine bu siyasi iktidar tarafından 2006 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atandım. Yine şu andaki hükümetimiz tarafından, 2008-2010 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildim."
Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'la ve MGK üyesi olarak bu hükümetin bakanlarıyla birlikte çalıştık. Şimdi elbette devletimizin istihbarat olanakları ve imkanları var. Bu kadar sene siyasi otoritenin en büyük makamlarıyla beraber çalışıyoruz ve benim o dönemlerde silahlı bir terör örgütü kurmam ve yönetmem tespit edilmemiştir ki bu üzerinde durulması gereken bir nokta.
Tespit edilmiş ve bu görevde tutulmuşsam bu da ayrı bir nokta. Bu suçlamayla emekli olduktan 1.5 sene sonra karşı karşıya kaldım. Çünkü üzücü ve anlaşılması zor olan, eğer ki benim bu faaliyetleri aktif görevim esnasında yaptığım iddia ediliyorsa ve bu faaliyetlerim o zaman devletin yetkili makamlarınca anlaşılmamışsa bunu da anlamak mümkün değildir."
"Netice olarak, böyle bir idddiayı duymak, işitmek; silahlı kuvetler bünyesinde ülkeye ve devlete şerefiyle görev yapmış bir general olarak onuruma dokunmaktadır. Bir Genelkurmay Başkanının silahlı terör örgütü kurmakla suçlanması; bu bana verilecek en büyük cezadır. Bunun bu şekilde söylenmesi bile bana verilecek en büyük cezadır, daha büyüğünün olacağını düşünmüyorum. Taktir mahkemenizindir, bizler gelip geçiciyiz ancak sizler tarihe not düşeceksiniz."
Başbuğ'un tutuklanmasıyla biten süreç
Soruşturma Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasının bulunduğu öne sürülen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin orijinalini yollayan meçhul subayın gönderdiği ikinci ihbar mektubu ile 2009'da başlatmıştı.
Bu süreçte Başbuğ'un ismi sık sık gündeme geldi. Soruşturmayı Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz başlattı. Onun İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne atanmasının ardından yerine görevlendirilen özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız atandı.
Kansız'ın tamamladığı soruşturmaya ilişkin iddianamede, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Orgeneral Hasan Iğsız'ın da arasında bulunduğu 22 kişi Ergenekon yöneticisi veya üyesi olmakla suçlandı. Soruşturma aşamasında Başbuğ hakkında hiçbir işlem yapılmamıştı.
Yargılamanın başlamasının ardından ifade veren sanıklar, İnternet Andıcı'nın, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tarafından da onaylandığını söyledi. Belgelerdeki komutana arz cümlesine sık sık dikkat çekildi.
İnternet Andıcı ile birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasının sanıklarından Albay Dursun Çiçek İnternet Andıcı iddianamesinde yer alan ifadesinde, andıç için emekli Orgeneral Hasan Iğsız'dan onay alındığını, ancak eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'a arz edilmediğini söylemişti.
Sanıklardan Yüzbaşı Murat Uslukılıç, savcılık ifadesinde andıcın dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Hasan Iğsız'a sunulduğunu, Iğsız'ın da 'Komutana arz' notu yazdığını ifade etti.
Davanın sanıklarından Tümgeneral Hıfzı Çubuklu da savcılık ifadesinde, andıcın doğru olduğunu kabul ederek parafın kendisine ait olduğunu, parafın yanındaki tarihin 16 Şubat 2009'u gösterdiğini, bu belgenin 1 Nisan 2009'da da İkinci Başkan parafıyla Genelkurmay Başkanı'na arz olunduğunu söyledi.
Davanın görüldüğü İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi ise Başbuğ hakkındaki iddiaların araştırılması için 30 Aralık 2011'de savcılığa suç duyurusunda bulundu. (YY)
* Bu haberi Radikal, Hürriyet ve Sabah gazetelerinden derledik.