Ancak fahişeye tecavüzde, tecavüzcünün cezasında üçte iki oranında indirim sağlayan Türk Ceza Yasası'nın 438. maddesine karşı mücadele bir yasa değişikliğinden daha öte bir mücadeleydi.
Antalyalı N.T
Her şey, Antalya'da bir kadının tecavüz uğramasıyla başladı. 1986'da Antalyalı N.T'ye tecavüz eden dört tecavüzcü, bir erkekle nikah yapmadan aynı evde yaşayan N.T'nin fahişe olduğunu iddia ediyor ve cezalarında indirim talep ediyordu. Mahkemenin yargıcı da, 1926 yılından beri yürürlükte olan T.C.K.'nın 438. maddesinin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyleyerek Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak maddenin iptalini istedi. O yıllarda Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesi de erkekti. 11 üyeden 4'ü maddenin iptali konusunda evet oyu verirken, yedisi maddenin yerinde olduğunu savundu. Gerekçelerinin özü şuydu; "İffetli kadınla iffetsiz kadına tecavüz aynı şey değildir."
Bu karar üzerine toplumun pek çok kesimi tepki gösterdi. Yasalar karşısında insanların eşit olduğunu söyledi, eşitlikten ayrımcılıktan söz etti. Hatta "sağcı" bilinen milletvekilleri bile genel hukuk prensiplerini temel alarak bu kararı yanlış bulduğunu açıkladı.
Feministler ise, eşitlik ilkesinin yanı sıra daha temelden itirazlarını yükselttiler.
"Fahişelik bir meslektir"
Dağıtılan bildirilerde, yapılan konuşmalarda iki konu özellikle vurgulandı; Fahişeliğin bir meslek olması ve iffetli-iffetsiz ayrımı.
O yıllarda seks işçisi terimi bilinmiyordu; feministler, geçimini fuhuş yaparak sağlayanlardan "fahişe" diye söz ediyordu. Bu, küfür olarak kullanılan bir terimi, küfür olmaktan çıkarıp meslek olduğunun altını çizmek için tercih ediliyordu.
Dağıtılan bildirilerde, yapılan konuşmalarda şöyle deniyordu:
"Haklı tecavüz olamaz! Fahişelik bir meslektir, nitekim devlet fahişelerden vergi alıyor.
7 "erkek" yargıç, fahişeye tecavüzün cezasında indirimi onaylarken, kendi maaşlarının fahişelerden gelen bölümünü de niçin indirmediler? Madem, bu kadınlar iffetsizdi, iffetsiz kadınlardan gelen parayla geçinmeye niçin itiraz etmediler? "
"Erkekler bizi iffetli-iffetsiz diye bölemez"
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesindeki iffetli kadın-iffetsiz kadın ayrımına da tepki gösterildi:
"Erkekler ve onların yasaları bizi iffetli-iffetsiz diye bölemez. Onlar için "iffetli kadın", kocasının dizi dibinde oturan kadın demek. Bu sıfat, mesleği fahişelik olmayan kadınlara bir onur değil; bize açıkça "eve kapanın" deniyor, fahişenin sırtından korunmayı kabul edin deniyor; dahası, tecavüze uğradığınızda fahişe olup olmadığınızı ispat edeceksiniz deniyor.
Bu yasa maddesindeki, "iffetli kadını koruma" gerekçesi kocaman bir erkek yalanıdır.
Fahişe olalım olmayalım bedenimiz bizimdir, haklı tecavüz yoktur; bunun tersini söyleyen yasaları artık istemiyoruz. Bunun tersini söyleyenleri devletin yargı organlarında artık istemiyoruz
Kadınlar; erkeklerin bizi iffetli-iffetsiz diye bölmesine izin vermeyelim! Fahişe değilsek fahişelerin sırtından sözde "korunmayı" reddedelim."
Mücadele ve iptal
"438. maddeyle bugüne dek, suçlu erkekler değil, bizler cezalandırıldık; saldırganlar değil, bizler cezalandırıldık; saldırganlar değil, şiddete maruz kalan bizler suçlandık. Kadınlara tecavüz etmek, kadın bedenine el koymak teşvik edildi. Kim bilir kaç saldırgan, "fahişeye benziyordu, gece sokaktaydı" gibi gerekçelerle tecavüzünü haklı gösterdi. 438 kalkmadığı sürece erkek saldırganlığı korunmaya devam edecek; saldırganlar cezadan kurtulmayı başaracak.
Bedenimize sahip çıkalım; erkek saldırganlığının teşvik edilmesine, kollanmasına hayır diyelim!
Bütün kadınlar 438.'e karşı birleşelim."
Bütün kadınları 438. maddeye karşı birleşmeye çağıran feministler, konuyla ilgili bir dizi etkinlik yaptı. Karaköy'de genelevlerin bulunduğu Zürafa Sokak'a gidildi, basın açıklaması yapıldı. Bildiriler dağıtıldı ve 18 Şubat 1990'da Üsküdar'dan başlayıp Bağlarbaşı'nda biten bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşte bazı kadınlar başlarına "iffetsizim" bantları taktılar. "Ne iffetli, ne iffetsiz biz kadınız", "Hukuk izin verdi, vurun kahpeye", "Haklı tecavüz yoktur," "Geceleri de, sokakları da istiyoruz", Fahişelik suç değil, meslektir", sloganları eşliğinde konuşmalar yapıldı. Konuşmacılardan biri de kendisini "travesti fahişe" olarak tanımlayan Demet Demir'di.
Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra toplumda bitmeyen tepkinin sonucu, konu Meclis'in gündemine geldi. Ve yaklaşık bir yıl sonra TCK.'nın 438. maddesi Meclis'te iptal edildi.