Sinema tarihimize ilk kadın yönetmen olarak geçen Bilge Olgaç, önce erkek gibi davranmayı seçmiş. O günlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Genç bir kadındım. Üstelik bu işi kadın olarak ilk kez yapan insandım. İlk önce bir kadın ne yapabilir diye bakıyorlardı. Kuşkulu bir bakıştı. Ben de çok sert, bağırıp çağıran bir rolü benimsedim. Fakat sonradan bu rolden vazgeçtim. Çünkü insanlar artık bana inanıyorlar ve güveniyorlardı."
Toplumsal sorunlara eğildiği "Linç"i 1970'de, "Bir gün Mutlaka"yı 1975'te çekti. Bu filmlerle dikkatleri üzerinde topladı. 1980'li yıllarda "Kaşık Düşmanı", "Gülüşan", "Üç Halka Yirmibeş", "İpekçe", "Kurşun Adres Sormaz" gibi iddialı filmlerle adını yeniden duyurdu.
Televizyonlar ise en çok, başrollerini Hülya Koçyiğit ve Çetin Tekindor'un paylaştığı, Çocuklarımı Kim Sevecek isimli filmin uyarlamasına yer verdi. Beş çocuklu bir ailede ölümcül bir hastalığa yakalanan annenin, çocuklarına yeni aile aramasını anlatan filmi, en iyi olmasa da, en bilinen filmlerinden.
Bilge Olgaç, pekçok ödülün de sahibi. 1970'de Adana Altın Koza Film yarışması'nda, Linç isimli filmi, 3. en iyi film ödülünü kazandı.
1984'de, 21. Altın Portakal Festivali'nde, Kaşık Düşmanı isimli filmiyle iki ödül birden aldı. En iyi senaryo ve 3. en iyi film ödülü...
Kaşık Düşmanı filmiyle 7. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali'nde en iyi film ödülü ve basın ödülü sahibi oldu.
Ölümünden sonra da Türkiye'de ilk kez düzenlenen Kadın Filmleri Festivali'nde yer aldı. 1998 Haziran'ında Uçan Süpürge tarafından düzenlenen bu festivalde, Bilge Olgaç, Kadın Ustaya Saygı bölümünde anıldı ve kadın konusunu işlediği üç filmi Kaşık Düşmanı, İpekçe ve Gülüşan gösterildi.
Çoğunun senaryosunu kendisinin yazdığı 33 filmi bulunan Bilge Olgaç, 2 Mart 1994'de henüz 54 yaşındayken Taksim'deki evinde çıkan yangın sonucu yaşamını kaybetti. O günlerde yeni bir filmi henüz bitirmişti. Son filmi, Bir Yanımız Bahar Bahçe, ölümünden sonra vizyona girdi. Halil Ergün ve Sibel Turnagöl'ün oynadığı, düşünce suçundan 18 yıl cezaevinde yatan bir adamın öyküsünü anlatıyordu