ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Geçici Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın 10 Kasım’da Washington’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından gözler bir kez daha Suriye’ye çevrildi.
Görüşmede alınan kararların sahaya nasıl yansıyacağı belirsizliğini korurken, Suriye’deki sürecin nasıl ilerleyeceği ve Türkiye’deki barış sürecinin Suriye üzerindeki etkisi merak ediliyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Kadın Koruma Birlikleri’nin (YPJ) Suriye ordusuna entegrasyonu, Nusaybin sınır kapısının açılıp açılmayacağı, Kürt partileri arasındaki birlik çabaları ve Afrinli göçmenlerin geri dönüşleri de kamuoyunun gündemindeki başlıca konular arasında.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, söz konusu gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
YPJ’nin entegrasyonu
Gazeteci Azad Altay’a konuşan Ahmed’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Biz önemli bulduğumuz şeyler üzerinde duruyoruz. Geçici anayasada değişiklikler olmalı. Bir konu ulusal haklardır, bir diğer konu Suriye’nin demokratikleşmesidir. Bu konular hayatidir. Bizim bu konularda anlaşmamız gerekiyor. Entegrasyon zaten basına da çok yansıdı. Bu konuda da önümüzdeki günlerde bir mutabakat oluşmasını bekliyoruz. Nasıl bir Suriye olması noktasında düşüncelerimiz, prensiplerimiz var. Onların da entegrasyona dair bir yaklaşımı var.
“10 Mart Anlaşması’nın bazı maddelerinin uygulanmasında, çözüm önündeki engellerden birisi. Ancak bu hep engel olarak kalırsa iyi olmaz. Eğer bir diyalog varsa artık görüşlerin de birbirine yaklaşması gerekir. Her taraf bir şekilde karşı tarafa karşı bir adım atabilir. Bu çözüme götürür. Biz açığız. Onlar da konuşmalarında buna açık olduğunu söylüyor. Ancak mesele zamandır, mesele ilgilenmektir, mesele belli bir program kapsamında bu konuları yürütmektir. Bu da çok önemli.
“ABD’nin bir ağırlık koyduğu ve baskı oluşturduğunu görüyoruz. Bunu bir şekilde çözüme kavuşturmak istiyorlar. Suriye’nin bir ordu sistemi var. ‘Tümen’ diyorlar. Diğer güçler nasılsa QSD (SDG) de öyle olacak. QSD de tümen şeklinde kendini örgütleyecek ve orduya katılacak. Artık bakanlıkta, orduda QSD’nin nasıl yer alacağı yapılacak anlaşmalara bağlı. YPJ bir kadın gücü ve bölgede var. Orduda, tümenlerde nasıl yer alacak gibi bir tartışma yürütülmedi.

Cengiz Çandar: Mazlum Abdi ve İlham Ahmed’i Türkiye’de görmek şaşırtıcı olmayabilir
“Türkiye, yaklaşımını değiştirmeli”
“Türkiye yıllardır buradaki Kürtleri tehlike olarak gördü. Bu da içte Kürtlere karşı yürütülen siyasetle bağlantılı yaşandı. Artık vakit geldi; özellikle Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde, Türkiye de buradaki Kürtlere dönük yaklaşımını değiştirmeli. Biz de bu çabadayız. Biz de Türkiye’nin bu yaklaşımını değiştirmesi için çabalıyoruz. Ne dün ne bugün Türkiye’ye karşı düşmanlık etmedik. Ne de yarın ne Türkiye’ye karşı düşmanlık niyetimiz yok, savaşmak gibi bir niyetimiz yok. Aksine artık ortak çıkarlarımızın olduğunu söylüyoruz. Suriye’nin istikrarı noktasında; sınırdaki istikrar ister istemez Türkiye’yi de etkiler. İlişkiler de bu kapsamda. Önümüzdeki günlerde sürecin de ilerlemesiyle olumlu adımların atılmasını umuyoruz.
“Eğer Türkiye’de adımlar atılırsa bunun Kuzey ve Doğu Suriye’ye daha da olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Daha önce savaş vardı, Türkiye de ‘Suriye tarafından da bana karşı savaş açılacak’ diyordu. Şimdi savaş yok, bu da diyalog zemini oluşturdu. Bazı sorunların diyalogla çözülmesine zemin açtı. Gelecekte ortak çıkarlar tartışılabilir. Türkiye’de, Suriye’de Kürtlerin statü sahibi olmaması, hak sahibi olmaması yönünde bir görüş var. Bu durum Şam ile olan diyaloğu da olumsuz etkiliyor. Bu görüşünü Şam ile olan ilişkilerine de yansıtıyor. Türkiye’de çözüme dair atılan adımlar Suriye’nin tamamına olumlu etki ediyor.
“Türkiye, barış süreci öncesindeki pozisyonundan kurtulmalı. Zaman değişti, süreç değişti, yeni bir zihniyete ihtiyaç var. Ortak çıkarlar var. Türkiye bu esaslar üzerinde düşünmeli. Genel bir çözüme biz açığız. Biz de Suriye’nin bir parçasıyız, Suriye’nin bir parçası olarak Türkiye ile istişarelerde bulunabiliriz. Bizim umudumuz o. Gelip görüşmeler yapmak, halkı görmek, orada da görüşmeler yapmak… Buna hazırız. Bunun da olacağına inanıyorum.”






