Yılın altıncı haftasında işçiler hak, yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybedenler de adalet aramaya devam etti ama hükümetten henüz somut bir karşılık bulamadılar. Öte yandan moralinin bozuk olduğunu söyleyen genelkurmay başkanı, sabrı taşarsa henüz kimliğini açıklamadığı başkalarının da moralini bozacaklarını belirtti. Vatandaşlar arasındaki mutabakata göre pek konuşmaması gereken askerler rahatça konuşsa da, konuşma hakkını kullanan vatandaşları susturmak için tehdit ve hakarete başvuran diğerleri yaptırımla karşılaşmadı.
Siyasi cinayetler için adalet arayışı: Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen mahkeme kamu görevlilerini yargılama dışında tutmakta ısrarını devam ettirdi. 1970'lerin sonlarından itibaren yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybeden 23 aile bir araya gelerek Meclis'e gitti. Aileler milletvekillerinden davaların zaman aşımına uğramaması için önlem almalarını; dosyaları araştırmalarını istedi. Diğer partiler olumlu yaklaşırken MHP ailelerle görüşmedi; "girişimi samimi bulmadıklarını" açıkladı.
Yönetenler konuşuyor, işçiler direniyor: Özelleştirmenin ardından özlük haklarını kaybetmek isteyen Tekel işçileri direnişte iki ayı doldururken sendikacılar ve hükümet arasındaki görüşmeler yine sonuçsuz kaldı. Maliye Bakanı ve Çalışma Bakanı'nın ardından devlet bakanı Hayati Yazıcı da işçilere hakaret etti. Sendikalar 20 Şubat'ta eylem kararı aldı.
Komutanlar medyada star: Deniz Kuvvetleri Komutanı hakkında İnternette çıkan bilgilerin ardından intihar eden albayın cenazesinde konuştu. İntiharın sebebinin "onur" olduğunu söyledi, kendisine suikast planladıkları iddiasıyla yargılanan iki albaya sahip çıktı. Genelkurmay başkanı Habertürk'e verdiği röportajda askerin "moralini bozanlarla savaşacağını" söyledi. "Sabrımız taşıyor" dedi; sabrı taşında ellerindeki bilgileri açıklayacaklarını öne sürdü; "devlet adamı" olduğu için beklediğini belirtti.
Morali iyi olan yok: Başbuğ'un açıklamaları üzerine başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Benim de moralim bozluyor. Bazen şirazesinden de çıkıyor" dedi. Gazetecilerin sokakta konuştuğu insanlar da işsizlik, yoksulluk yüzünden keyiflerinin yerinde olmadığını belirtti. TÜSİAD başkanı Ümit Boyner'se morallerinin yerinde olduğunu söyledi.
Sanatsal ifadenin sınırları çizildi: Vakit gazetesinin hedef gösterdiği tiyatro oyununu Yala Ama Yutma'nın oynanacağı sahne yangın merdiveni olmadığı için kapatıldı; tepkiler üzerine belediye başkanı provalar için sahneyi açtı. Gazete bir başka oyunu, Dar-ül Love'ı da hedef aldı. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Aşkı Memnu dizisinin Türk aile yapısına uygun olmadığı için uyarılmasına karar verdi.
İfade özgürlüğüne saldırı meşruiyetini korudu: Yargıtay, Baskın Oran'ın Agos'taki yazılarını da örnek göstererek, bunları yazdığına göre "satılmış" sıfatını işitmeye katlanması gerektiğini belirtti. Kurucusunun öldürülmesinin ardından da tehditlerden korunamayan Agos gazetesinin web sitesi ele geçirildi; Dink'in katilinin fotoğrafı siteye asıldı.
Gül Asya'ya uzandı, medya Türkiye'den çıkamadı: Cumhurbaşkanı dünyanın üçüncü büyük ekonomisi haline gelen Hindistan'da 15 yıl sonra yaptığı ziyarette iş bağlantıları kurmaya çalışırken anayasa konusundaki açıklamaları haber oldu. Türkiye ülkede üç yeni başkonsolosluk açacak, THY seferlerini sıklaştıracak.(EÜ)