Sosyal medyada "Gizem Savage" kullanıcı adıyla da bilinen OnlyFans içerik üreticisi ve sosyal medya fenomeni Gizem Bağdaçiçek dün (7 Aralık) "müstehcenlik" suçlamasıyla gözaltına alındı.
Müstehcenlik suçlamasıyla, geçtiğimiz ay (kasım) sonunda G.H. (sosyal medyada bilinen ismiyle 'Laz Kızı') isimli bir başka sosyal medya kullanıcısı, TikTok’taki canlı yayını sonrasında gözaltına alındı. Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla G.H.'yi serbest bıraktı.
İfade özgürlüğü ve insan hakları alanlarında çalışan avukat Erselan Aktan’la, “müstehcenliğin” Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) yerini, tanımını ve iktidar tarafından araçsallaştırılmasını konuştuk.
“Sanal devriye”
OnlyFans yayıncısı Gizem Bağdaçiçek OnlyFans paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. OnlyFans ücretli bir platform. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) kapsamında yasaya aykırı değil mi bu görüntüleri temin etmek?
Son yıllarda ifade özgürlüğü davalarında sıklıkla karşılaşılan bir tabir var: “Sanal devriye.” Online içerikleri denetlemek amacı taşıdığı söylenen bu kişiler, kamu görevlilerinden oluşuyor. Online içerikler hakkında uzmanlıkları ya da internetle ilgili tedrisatları da yok. Tabii internetin kendine has yapısı ve algoritması hakkında da. Gözaltına alınan OnlyFans kullanıcısıyla ilgili videoyu dolaşıma sokan kişilerin kimler olduğunu bilmiyoruz. Site kullanıcısı, görüntüleri sadece kendisini takip eden 160 kişi için erişime açtığını söylüyor. OnlyFans sitesi Türkiye’de erişime kapalı. Dolayısıyla eğer suçlama “müstehcen” görüntülerin yayınlanmasıysa görüntüyü dolaşıma sokan kişinin de araştırılması gerekirdi. Ancak bu yapılmamış. Neden?
Görüntüyü “sanal devriye” olarak adlandırılan kamu görevlileri mi paylaştı? Soruşturmanın bu safhasında bu bilgiyi edinmek güç. Ancak şu hususu akılda tutmak lazım: İktidar eğer bir internet platformuyla ihtilaf yaşıyorsa, o platformla ilgili “çarpıcı” içerikler tam da ihtilafın yaşandığı anda ortaya çıkıyor ve infial yarattığı söylenerek gündeme getiriliyor. İktidarın bu taktiği Twitter’da, Facebook’ta, TikTok’ta tuttu. Bu siteler Türkiye’de temsilci bulundurma, içerik müdahaleleri ve vergilendirme koşulları konularında iktidarın istediği noktalara geldi. OnlyFans’in erişimi konusunda iktidar tamamen yasaklayıcı bir yol mu izleyecek yoksa siteye bazı şartlar mı dayatacak net değil. Ancak erişime engelli bir site kullanıcısı gözaltına alındığına göre ikinci seçenek de muhtemel.
Bakın, bir gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Dijital Mecralar Komisyonu’nda bir toplantı gerçekleşti. Toplantıya TikTok’un temsilcisi çağrıldı ve izahat istendi. O toplantıda iki soru ardışık şekilde soruldu. Birinci soru “müstehcen” içeriklerle ilgili politikası, ikincisi ise TikTok’un Türkiye’ye verdiği vergiler hakkındaydı. İktidar internet üzerinde hem politik hem de ekonomik pay istiyor. Bunu başarıyor da…
“Müstehcenliğin tanımı yok”
Hangi kanuna dayanıyor bu gözaltılar ve kanun ne diyor?
Bahsettiğiniz iki gözaltının gerekçesi olan müstehcenlik TCK’nin 226. maddesinde, Genel Ahlaka Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiş. Madde metninde müstehcenliğin tarifi yok. Ancak maddenin gerekçesinde söz konusu müstehcenliğin alenileştirmesi şarttır. TikTok da OnlyFans de alenileştirmeyle ilgili tedbirlerini ilanen duyuruyorlar. İki sitede de yaş sınırı konusunda belli filtreler kullanıyor ve girdikleri ülkelere bu sistemlerini anlatıyorlar. Söz gelimi OnlyFans, ücret verilerek üye olunan ve bu üyeliklerde çevrimiçi şiddet, kişisel veriler dahil olmak üzere bir dizi kriterin şart koşulduğu bir site.
TikTok’un, Twitter’ın, Facebook ve Instagram’ın da denetim mekanizmaları var. Bütün bu sitelerin kullanıcılarını cezalandırabildiği ve “banladığı” tedbirler var. Bu yeni kavramlar, tedbirler internete özgüdür ve esasen internet mecralarıyla ve dinamikleriyle sınırlı kalmalıdır. İktidar ise bu tedbirleri hem yeterli görmüyor hem de bu önemli mecralara hakim olamamayı bir alan kaybı olarak görüyor. Ancak bir iktidar internetteki alanlara kendini dayatmayla, yani sansürle hakim olabilir.
“Sokakta suç olan internette de suçtur”
Kanunda müstehcenliğin tanımının olmaması ne anlama geliyor?
Müstehcenliğin kanun metninde bir tarifinin olmaması sorgulama ve yargılama makamlarına oldukça geniş yorum marjı veriyor. İktidarın şimdilerde çokça ifade ettiği söylem ise şu: “Sokakta suç olan internette de suçtur.” İnternetin kendine has yapısına, dinamiklerine baştan sona ters bir söylem bu. Oysa Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) onlarca, yüzlerce kararında yerel mahkemelere ve sorgulama makamlarına internetin yeni, farklı bir alan olduğunu hatırlatıyor. AYM ve AİHM, yerel mahkemelere internetle, internet özgürlükleriyle ilgili kararlarında internetin ifade, basın, sanat hürriyetine verdiği işlerliği muhakkak öncelemelerini, internetin kendine has dilini, üslubunu, algoritmalarını da muhakkak öğrenmeleri çağrısında bulunuyor.
Türkiye’de bu çağrılar karşılık bulmuyor. İnternetin kendine has yapısı dikkate alınacağına, birçok suçlama online mecralarla ilgili olduğu “suçun basın yoluyla işlenmesi” göndermesiyle daha ağır cezalandırmalara gidiliyor. Müstehcenlik, onlarca müphem kavram barındıran, çok geniş bir suçlama. Buradaki tarifi yapılmamış kavramların çokluğu internetle ilgili tavırla birleşince suçu daha da işlevselleştirilebilecek hale getiriyor.
TCK 226’nın araçsallaştırılması önümüzdeki süreçte ne gibi tehlikeler doğurur, sizin görüşünüz nedir?
İktidarın “Sokakta suç olan internette de suçtur,” söylemine dönmemiz gerekiyor. Bu, oldukça riskli bir söylem. Çünkü sokak interneti, internet de sokağı etkiliyor. Bu etki kendisini adliyelerde de anlık olarak gösteriyor. Sosyal medyada trend olan bir kişi, bir grup hakkında hemen gözaltı, hatta tutuklama kararı verilebiliyor. Mahkemeler sosyal medyada trend olan konulara “kamu düzenine karşı yakın tehlike” muamelesi yapıyor.
Müstehcenlik ya da teşhircilik suçlamaları hem siyasetin hem sokağın hem de internet mecralarının merceğine girdi. Hükümeti ya da cumhurbaşkanını eleştiren sosyal medya paylaşımlarını Emniyet Müdürlüğü’ne ya da CİMER’e şikayet etmek artık olağan hale geldi. Bundan böyle müstehcenlik barındırdığı düşünülen paylaşımları da muhtemelen aynı süreç bekliyor olacak. İktidarın interneti denetim ve gözetim altına alma isteği bütünlüklü bir politika. Ceza kanunlarında bulunan her suçlama bunun için kullanılabilir. (TY)