"AKP referandumdan sonra, seçime kadar kendine göre dizayn etmeyi düşündüğü tüm kurumları ve toplumsal yaşamı derinden etkileyecek yasal değişiklikleri, her ne pahasına olursa olsun bir an önce bitirmeyi hedefliyor."
Hukukçu Hülya Gülbahar, bu kadar kapsamlı değişiklikler yapılırken soyut bir biçimde yeni anayasa üzerinde tartışma yürütmenin anlamsız olduğunu söyledi.
"Şu an yapılanlara değmeyen soyut bir anayasa tartışmasını toplumun önüne koymak, geniş kesimleri boş bir hayalle oyalayıp olan bitene ses çıkaramaz hale getirmek demek."
Yasa, yönetmelik sağnağı
1980 darbesinin ardından hazırlanan ve çok sayıda değişikliğe uğrayan anayasanın yenilenmesi uzun süredir gündemde.
Dört yıl önce bir taslak hazırlatan, ardından taslağı kadük hale getiren iktidar, Eylül 2010'de anayasa değişikliği referandumundan istediğini alarak çıktı. Ardından da yeni anayasanın genel seçimlerin ardından yapılacağını söyledi.
Farklı toplumsal gruplar, partiler ve örgütler de yeni anayasanın hem nasıl hazırlanması, hem de neleri kapsaması gerektiğini tartışıyor.
Öte yandan Gülbahar "sağlık hakkından çalışma yaşamına, doğanın ve kültürel varlıkların korunmasından özelleştirmelere -hatta bugünlerde içki/heykel tartışmasında görüldüğü gibi gündelik yaşamın organizasyonuna kadar- her alanda bir yasa, yönetmelik, yönerge sağnağıyla karşı karşıya olduğumuz" vurguluyor.
Şimdi böyle, seçimden sonra...
Ona göre hükümet, "seçim sonuçlarına güvensizlikten midir bilinmez, adeta tüm yasal mevzuatı kısa sürede geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde elden geçime çabası içinde".
"Ayrımcılık kurumu kuruyor ama içinden cinsiyet kimliği kavramını çıkarıp en çok ayrımcılığa uğrayan LGBT'leri baştan dışlıyor. İnsan hakları kurumu oluşturuyor, kurumun 11 üyesinin ve başkanının Bakanlar Kurulu tarafından seçmesini öngörüyor."
Bu örneklerin hükümetin toplumsal hayatı farklı kesimlerin taleplerini görmezden gelerek düzenleme çabasının somut göstergeleri olduğunu söyleyen Gülbahar "Bugün bunları yapan altı ay sonra demokratik eşitlikçi bir anayasa yapmaz ki" diye ekledi.
Şimdi itiraz zamanı
Dolayısıyla, Gülbahar'a göre, süregiden anayasa tartışmalarını şu an yapılanlara güçlü bir itiraza dönüştürmek gerekli.
"Türkiye'nin bütün doğası delik deşik edilip bütün tarihi eserler yağmalandıktan sonra yeni anayasaya doğaya ve tarihe mirasa saygılıyız yazılmasının pratik bir anlamı kalmayacak. Kaldı ki bu yasal düzenlemelerin ortaya koyduğu zihniyet anayasaya böyle bir cümlenin irmesinin önündeki en büyük." (EÜ/EÖ)