Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Baykal iktidarın eğitim sistemini düzeltmek yerine sınav sistemiyle oynadığını belirtti.
“Sıskaları beslemek, şişkoları diyete sokmak yerine baskülün ayarları ile oynayarak oyalanmak uygun görüldü. LGS (Liselere Giriş Sınavı) kaldırıldı OKS (Orta Öğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı) oldu… OKS beğenilmedi SBS (Seviye Belirleme Sınavı) oldu… SBS kılıktan kılığa sokuldu. Şimdi de SBS gitti TEOG (Temel Öğretimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı) geldi. Yani sınavın “S’si” kaldırıldı ama sıralama işlevi hala zorunlu…”
Değişiklik hazırlığı
Geçtiğimiz günlerde basında Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) içinde Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü oluşturulduğu ve üniversite giriş sınavını Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) değil MEB'in yapması yönünde çalışmalar yapıldığı yönünde haberler çıktı.
Benzer şekilde MEB’in liselere yerleştirme sistemini de değiştirmeye hazırlandığı ifade edilmeye başlandı. Oluşturulacak yeni sistemde öğrencilerin 20 tercihinden son üç tercihine evine en yakın okulu yazacağı ve sınavla öğrenci alan okullara yerleşemezse taban puanlarına göre bu okullardan birine yerleştirileceği belirtiliyordu.
Türkiye’de sınavların belirleyici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Baykal bianet’e bu hazırlıkları ve eğitimdeki değişiklikleri değerlendirirken iktidarın yükseköğretimi “kendi bürokrasisinin emrine alma niyetini hayra yormamak gerektiğini” söyledi.
Sınavların belirleyiciliği
“Ölçme bütün sistemlerin çok önemli alt sistemlerinden biridir. Ancak ölçme alt sisteminin ait olduğu üst sistemin amaçlarını ve işlevlerini değiştirmemesi esastır.
“Ama ülkemizde ölçme sistemi (sınavlar) eğitim sistemini belirleyici ve yönetici oluyor.
“Örneğin evimize gelen elektrik buzdolabımıza ve televizyonumuza yetmese ve sadece elektrik sayacının çalışması için harcanıyor olsa kıyameti koparırız. Ama eğitimde sınavlardan başka hiçbir eğitim tasarımını konuşmuyoruz.”
Memnun olanlar/olmayanlar
Yükseköğretim öncesi eğitim süreçlerini yürüten bakanlığın bir ölçme alt sistemi kurup işletmesini kaçınılmaz olarak değerlendiren Baykal, aslında bunun daha önce kurulmuş olduğunu da belirtti.
“MEB’in ölçme ve değerlendirme işlevlerini yürüten ÖSYM ve Eğitim Araştırma ve Geliştirme Derneği (EARGED) gibi birimler son on yıl içinde kaldırıldı. Sınavların adları, sayıları ve kapsamları ile oynandı. Çünkü arz-talep dengesinin kurulması için zorunlu olan “sıralama” işlemi sadece “başarılı” azınlığı sevindiriyor sıralamada üstte yer alamayan çoğunluk “başarısızlık” duygusu yaşıyordu.
“Toplaşık 43’ün dağınık 47’ye egemenliği olarak işleyen demokrasimiz buna tahammül edemiyor.”
Baskülün ayarları
Bütün okulları “okunmaya değer, nitelikli okullar yapmanın” zaman, çaba, emek, kaynak ve bilgiye ihtiyaç duyduğunu anlatan Baykal iktidarın bunu yapamadığını ifade etti.
“Varlık nedenini oy sayısında arayan bir iktidar böyle uzun erimli bir işe kalkışamıyor.
“Zaten dindarlık ve kindarlığı kutsuyor, fizikçi yerine pastacı yetiştirmeyi uygun görüyor; bilgisayar kuşağına bulut teknolojisine kafayı takmayın diyor; Müslümanlara icat çıkarmayı yakıştıramıyor, sadece ara insan gücü olmakla yetinmeyi telkin ediyor.
“Bu yüzden eğitim sistemini düzeltmek yerine ölçme (sınav) sistemi ile oynandı durdu.
“Yalın bir benzetme ile özetlersek sıskaları beslemek, şişkoları diyete sokmak yerine baskülün ayarları ile oynayarak oyalanmak uygun görüldü.
“LGS kaldırıldı OKS oldu… OKS beğenilmedi SBS oldu… SBS kılıktan kılığa sokuldu. Şimdi de SBS gitti TEOG geldi. Yani sınavın “S’si” kaldırıldı ama sıralama işlevi hala zorunlu…”
"Danışman" tavrı
Baykal meselenin MEB’in bir ölçme ve değerlendirme birimi kurmasıyla ilgili olmadığını da vurguladı.
“Sorun bunu eğitsel, bilimsel ve etik değerlere uygun olarak yönetmemesidir. Çünkü seçimlerden hemen sonra demokrasi bürokrasiye dönüşüyor.
“Eğitim ise meritokrasinin işidir. Yani bilgi, erdem, ahlak, liyakat, cesaret vb...”
Mevcut iktidarın ezici sayısal çoğunluğu sağlamasına rağmen kendi dönemlerinde eğitimde beş bakan değiştiğini hatırlatan Baykal beş bakanın da sınavlarla ilgili farklı, kimi zaman birbirlerine zıt kararlar aldığına dikkat çekti.
Beş bakanla da “istişare” eden bürokratların bazılarının ise değişmediğini söyledi.
“Değişmeyen ‘danışmanların’ değişmeyen davranışı birbirine aykırı kararları alkışlamak oldu.”
Sınav zorunluluğu
Baykal bütün bunlara karşın MEB’in ölçme ve değerlendirme birimini yeniden kurmasını problemli görmüyor.
“Yükseköğretim öncesi ölçme ve değerlendirme süreçleri bakımından gereklidir.
“Okullar ve öğrenciler arasında nitelik farkları olduğu sürece yüksek talep gören okullara geçerli, güvenilir ve kullanışlı (ucuz, kolay ve çabuk) sınavlarla öğrenci seçmek de zorunludur.
“Sınav dışı yöntemler ya kumar, ya haksızlık ya da akılsızlıktır.”
Prof. Ali Baykal sözü edilen 20 seçenekli tercih sisteminin haberlere yansıdığı sınırlar içinde olumsuz gözükmediğine de dikkat çekti.
Niyet
Ancak Baykal ÖSYM’nin yetkilerinin MEB’ e devredilmesini kesinlikle doğru bulmadığını da ekledi.
“Eğer yükseköğretim yani akademi özerk ise girişinden çıkışına kadar MEB’den bağımsız olmalıdır. Bugünkü ÖSYM’nin iktidara bağımlılıkta MEB’den farkı yok ama hiç değilse bir ‘görünüş geçerliliği’ var.
“İktidarın ÖSYM’ye bile tahammül edemeyip yükseköğretimi tümüyle kendi bürokrasisinin emrine almasındaki ‘niyeti’ hayra yormak olası değil.” (YY)