Ahmed, İngiltere'nin "Taleban yönetiminin çökmesinden sonra Afganistan'da işlerin yoluna girdiği" gerekçesiyle ülkesine göndermeye çalıştığı binlerce Afgan sığınmacıdan sadece birisi. Ülkesinde güvende olacağına inanmıyor ve soruyor: "Ülkenin Cumhurbaşkanı bile yabancı ülkede yaşarken, biz yoksulların can güvenliğini kim sağlayacak?"
Nikah masasından polis gözetimine
20 yaşındaki Fazıla Ghani de üç yıldır İngiltere'de yaşıyor. Ghani sürekli oturma iznine sahip ama, iki ay önce imam nikahı ile evlendiği 27 yaşındaki Nik Mohamad Ghaznawi, Afganistan'a geri gönderilecek.
Ghaznawi 2.5 yıldır İngiltere'de yaşıyor, oturma izni başvurusu ise reddedilmiş. İngiliz hükümetinin verdiği geçici oturma izni de, İngiliz hükümetinin Afganlı sığınmacıları ülkelerine geri gönderme kararıyla iptal edilmiş.
Ghani ve Ghaznawi birkaç gün önce resmi nikah kıyacaklarmış, nikah sırasında görevliler gelmiş, Mohamad'ı nikah masasından alıp götürmüş. Mohamad henüz Afganistan'a gönderilmemiş ama, polis gözetiminde tutuluyormuş. Fazıla, yaşlı gözleri ile nikahta çekilmiş resimlerine bakıp, "Ona ne olacak, bize ne olacak?" diye soruyor.
Demokrasinin beşiği, İngiltere
Ahmed, Ghani, Ghaznawi ile binlerce Afgan sığınmacının tepkisini çeken kararın ilk uygulaması Pazartesi günü yaşandı. Birinci grupta yer alan 30 kişi, Gatwick'ten sınır dışı edildi.
Oysa Afgan sığınmacılar, ülkelerindeki savaşlardan, kıyımlardan kaçıp, "demokrasınin beşiği" olduğuna inandıkları İngiltere'ye gelmişlerdi. Burada öldürülmeyecekler, horlanmayacaklar, korunup kollanacaklardı. Ve yıllardır, politik sığınmacı olarak bu ülkede yaşıyorlardı.
İngiltere, Afganistan'da yaşanan politik çalkantı ve savaşlardan dolayı, göçmenlik hakkı kazanamayan Afganlıları, 1995'ten beri geri göndermiyordu. Ancak, onlara sürekli oturma izni de vermiyor, bunun yerine, her dört yılda bir otomatik olarak yenilenen geçici oturma izni sağlıyordu. Bu nedenle sığınmacılar, geleceğe güvenle bakamıyor, ülkedeki varlıklarını tedirgin ve çoğu haklardan yoksun bir biçimde sürdürüyorlardı.
17 bin değil, 39 kişi
Bu zorlayıcı koşullara rağmen her yıl binlerce Afganlı İngiltere'de göçmenlik başvurusunda bulunuyordu. İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre, yalnızca 2002'de başvuranların sayısı 7 bin 380'di. 1993'ten beri sığınma başvurusunda bulunanların 11 bin 150'sinin başvurusu ise reddedilmişti.
İngiliz hükümeti Taliban rejiminin çökertilmesinden sonra Afganistan'da işlerin yoluna girdiğini, sığınmacıların ülkelerine dönmelerini engelleyen koşulların ortadan kalktığını söyledi. Sığınmacıların ülkelerine dönmelerini teşvik etmek amacı ile para ödemeyi bile teklif etti. Önerdiği para miktarı, kişi başına 600, aile başına 2 bin 500 İngiliz Sterlinini buluyordu.
İngiliz hükümeti Afganlıların bu teklifin üzerine atlayacağını, ilk etapta en az bin kişinin dönmeyi kabul edeceğini, bu rakamın ileride 17 bine kadar çıkacağını öngörmüşlerdi. Beklenen olmadı. Yalnızca 39 kişi ülkesine geri dönmeyi istiyordu.
Bunun üzerine İngiltere, göçmenlik hakkını kazanamayan Afganlılara verilen ve her dört yılda bir otomatik olarak yenilenen oturma izinlerini kaldırmaya, denetimlerini sıklaştırmaya başladı. Sonuçta, ülkede geçici oturma izni biten Afganlıların ülkeyi terk etme zorunluluğu ortaya çıktı.
28 Nisan Pazartesi günü oturma izni biten 30 Afganlı sığınmacı, güvenlik görevlilerinin nezaretinde Gatwick Havaalanı'ndan Afganistan'a gitmek üzere İçişleri Bakanlığının bu iş için özel olarak kiraladığı Charter uçağına bindirildiler.
Ülkelerine değil, ölüme gidiyorlar
Bu zorla sınır dışı etme uygulaması ülkedeki göçmenler ve göçmen kuruluşları arasında büyük tepkiye yol açtı.
Göçmen Konseyi (Refugee Council) adına konuşan Margaret Lally, "Afganistan'ın güvenilir bir ülke olduğu, insanların orada korkusuzca yaşayabilecekleri kesinleşmeden, bu insanları oraya dönmeye zorlamak için daha çok erken" diyor.
"Ülkede yeniden yapılanma hala sürmekte, bu insanları bu aşamada geri göndermek durumu daha da zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz" diyen Lally, sığınmacıların can güvenlikleri sağlanmadan geri gönderilmelerinin haksızlık olduğunu vurguluyor.
Sığınmacı Hakları Komitesi (Committee for the Defence of the Asylum Seekers) adına konuşan Alan Gibson da, sınır dışı etme olaylarını skandal ve çılgınlık olarak niteliyor. "İngilizler ve Amerikalılar ülkeyi birbiri ile savaşan kabilelerin eline bıraktılar" diyen Gibson, "Bu insanların bir bölümü ölmeye gidiyorlar. Bundan kimse kuşkusu olmasın. Neden gitmek istemediklerine şaşmamak gerek" diye uyarıyor.
Birleşmiş Milletler Göçmen Konseyi Başkanı Ruud Lubbers, geçtiğimiz yıl Afganistan'da bazı bölgelerin hala güvenlikte olmadığını vurgulamış, Afgan Göçmenler Bakanı Enayetullah Zaeri de, Eylül 2002'de yaptığı bir açıklamada Afganistan'ın hala iskan, işsizlik, yiyecek ve eğitim sorunları ile boğuştuğunu söyleyerek bunu doğrulamıştı.
Afganistan'ın İngiltere Yardımcı Konsolosu Abdul Wahab, Afganistan'ın halihazırda Pakistan ve İran'dan gelen bir göçmen akımı ile başa çıkmaya çalıştığını vurguladı, "Her ay sırf İran'dan 20 bin kadar Afganlı ülkeye geri dönüyor" diyen Wahab, ülkenin önceliği bu göçmenlere verdiğini söyledi.
Yerel seçimlerde "göçmenler" liste başı
İngiliz hükümeti yaklaşan yerel seçimlerde göçmen konusunu liste başına oturtmuş durumda.
Başbakan Blair, "seçimlerde göçmenler konusunun ciddi bir sorun olarak ele alınacağını, son üç ayın rakamları henüz açıklanmamış da olsa, gelişmelerin hükümetin lehine olduğunu" vurguladı.
Hükümet, ülkedeki göçmenlerin sayısını Eylül'e kadar yarıya (45 bin) indirmeyi öngörüyor.
Hükümet, "Göçmenlerin Ülkelerine Geri Dönmelerinin Teşviki" projesi ile buna katılmayan "yasa dışı" göçmenlerin ülkelerine zorla geri gönderilmelerinin ülkedeki göçmen yığılmasını hafifleteceğini savunuyor; bunu hükümet adına bir başarı olarak nitelendiriyor.
Öte yandan Muhafazakar İçişleri Gölge Bakanı Oliver Letwin, yüzde 0.2'lik bir rakamın başarıdan sayılamayacağını söyleyerek asıl yapılması gerekenin daha fazla göçmenin ülkeye girişine engel olmak olduğunu söyledi.
Kendi parti politikalarına göçmenlerin sınırda göğüs röntgeni gibi, kan testleri gibi sağlık kontrolünden geçirilmesi zorunluluğunu getirdiklerini, böylece AIDS ve tüberküloz gibi hastalıkları önlemeyi amaçladıklarını belirtti.
Görünen o ki, göçmenler konusu partiler arası bir iktidar savaşına kapı açmış durumda. Ve yine görünen o ki, Mayıs'taki iktidar savaşını kim kazanırsa kazansın, kaybeden göçmenler olacak. (BB/NK)