Soner "sendikal yasalar"; Sezer "öz denetim" dedi
İş Güvencesi Yasası'nın başlangıçta basın çalışanlarını kapsamadığını hatırlatan TGS Başkanı Soner, dokuz basın örgütü adına yaptığı açıklamada "Şimdi de hazırlanmakta olan sendikal yasal düzenlemeler içinde yokuz. Siyasi iktidar, aynı kaygılarla, medya patronlarının gücü ve korkusu ile bizi yok sayma anlayışını sürdürüyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer ise, "Basın, kendi içinde öz denetim yapabilmeli, çalışma özgürlüğünü tehdit eden uygulamaları sorgulamalı, doğru, yansız ve ilkeli bir çalışma sistemini benimsemelidir" mesajını verdi.
Güner: Bir komutanımız ders verdi
8 Ocak akşamı Gazi Orduevi'nde düzenlenen resepsiyona basının büyük patronlarını çağıran Genelkurmay Başkanlığı, savunma muhabirlerine davetiye göndermedi.
"Hürriyet", "Milliyet" ve "Sabah" gazeteleri savunma muhabirlerinin çağrılmamasıyla ilgili Yalçın Bayer, "Hürriyet" gazetesinin 10 Ocak günkü köşesinde Tümgeneral Güner'e ait şu sözlere yer verdi: "Olay benim dışımda. Ancak bir komutanımız, bazı haberleri için bu dersi verdi. İlerde anlayış gösterilebilir kendilerine."
Özkök: Olumlu değişiklik olursa liste değişir
Ayrıca, 264 basın mensubunun çağrıldığı resepsiyona Genelkurmay Başkanlığı "akreditasyonları olmayan" "Zaman", "Yeni Şafak", "Milli Gazete", "Yeni Asya", "Yeniden Özgür Gündem", "Günlük Evrensel" ve "Anadolu'da Vakit" gazeteleri temsilcilerini de çağırmamıştı.
Bir gün önce, yine "Milliyet" gazetesine göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bu durumun nedenini; "Olay kurumsaldır, bireysel değildir. Eğer o medya kuruluşlarında yazar ve yorumcularında olumlu yönde bir değişim görürsek, bizim de listemizi gözden geçireceğimiz doğaldır" şeklinde açıkladı.
"Hürriyet" gazetesine göre ise Özkök, basının sorumluluğuna ilginç bir örnek verdi: "Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda Fransızlara haber taşıyan bir Cezayirli ajanın, güvenlik güçlerince bütün basının önünde kurşuna dizilmesi haberi ertesi günü hiçbir Fransız gazetesinde yer almamıştır. Türk basının bu konuda en az diğer ülkelerin basını kadar sorumluluk duygusuna olan inancım, istisnalar tarafından henüz sarsılmamıştır (...) Çekinmeden bunları aktarabilirsiniz. Bizler kaşları çatık üniformalılar da olsak, kalbimizde hoşgörü ve sevgiye ayırdığımız kocaman bir yer vardır..."
Derken, gün geldi, 10 Ocak oldu. 10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak yıllardır kutlanıyor. Çünkü 5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasa, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen değişikliklerle basın çalışanlarının özlük ve kimlik haklarında önemli kazanımlar sağlamıştı.
Soner: İyi günlerin yakın olması elimizde
Cumhurbaşkanı Sezer'in yaptığı açıklamayı Ankara'dan G9 olarak bilinen Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD), Foto Muhabirleri Derneği (FMD), Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD), Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Ankara Temsilciliği, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Spor Yazarları Derneği, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) adına gazeteci Şükran Soner'in açıklaması izledi.
Söz konusu açıklamada, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Şükran Soner, önümüzdeki süreçte gazetecileri bekleyen iki tehlikeye dikkat çekti: İş Güvencesi Yasası'nın uygulanmaması ihtimali ve sendikaya ilişkin düzenlemelerde gazetecilerin yer almaması.
İş Güvencesi Yasası'nın 15 Mart günü yürürlüğe gireceğini hatırlattıktan sonra Soner, tehlikeyi şu şekilde anlattı:
* Siyasi irade, siyasetin üstündeki medya gücünden, genel sermaye gücünden de daha fazla korktuğundan olacak ki, yeni yasal düzenleme çalışmaları kapsamına gazetecileri almama eğilimini sürdürüyor. İş güvencesi kapsamı ile ilgili hazırlanmış yasal düzenleme içinde yoktuk. Meclis komisyonlarındaki çalışmalarımız, demokratik dayanışma ve direnişimizle yasaya yapılan ekle iş güvencesi kapsamına alınabildik.
"Sendikal yasalarda gazeteciler yok"
* Şimdi de hazırlanmakta olan sendikal yasal düzenlemeler içinde yokuz. Siyasi iktidar aynı kaygılarla, medya patronlarının gücü ve korkusu ile bizi yok sayma anlayışını sürdürüyor.
* Dün (9 Ocak) toplanan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanlar Kurulu, başta iş yasası diğer sendikal yasalarda yapılacak değişikliklerde, özel yasalarla çalışanların, bu arada gazetecilerin kapsam dışında tutulamayacağı yönünde yeni hükümeti bir kez daha uyardı.
* Gazetecilerin ve tüm çalışanların kuralsız, yasa dışı düzende çalıştırılamayacakları, çalışanlara ilişkin yasa ve hakların çağdaş uygarlık düzeyi, AB normlarına uyarlanacağı yeni yasaların yürürlüğe gireceği, sendikal hak ve örgütlülüğün sonuna kadar kullanılacağı günlerin yakın olması bizim elimizde, bizim savaşım gücümüzde.
* Bunun gereğini yerine getirmek üzere bilinçlenmeye, örgütlenmeye kararlıyız. Çağdaş Türkiye'de, gazetecinin gazetecilik yapabilmesi için başka seçenek yok.
Sezer: Basın, bağımsız hareket etmeli
10 Ocak Gazeteciler Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de bir mesaj yayımladı.
İletişim özgürlüğünün saydam bir yönetimin ve demokratik sistemin temel koşullarından biri olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Sezer, "kamusal görev yapan basın, bireylerin ülke ve dünya sorunlarıyla ilgili düşüncelerini duyurarak kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulunuyor, yurttaşların yönetimi denetleyebilmesine olanak tanıyor" dedi.
Etik ve özdenetim
* Basının önemli işlevlerini yerine getirebilmesi, her şeyden önce özgür bir çalışma ortamının sağlanması ve meslek etiğinin üstün tutulması ile olanaklıdır. Toplumun yararını ve özgürlükleri savunan basın, her türlü çıkar grubu ve otoriteden bağımsız hareket ederek yalnızca gerçekleri yansıtmalıdır.
* Basın, kendi içinde öz denetim yapabilmeli, çalışma özgürlüğünü tehdit eden uygulamaları sorgulamalı, doğru, yansız ve ilkeli bir çalışma sistemini benimsemelidir. Mesleğin çağdaş ölçütleri ancak bu çalışma anlayışıyla yakalanabilir.
Çok seslilik ve sorumluluk
* Özgür, bağımsız, yansız basın, demokrasinin çok seslilik ilkesi ve özgürlük anlayışının yaşama geçirilmesinde üstlendiği işlevle yaşamsal öneme sahiptir. Demokratik ve çoğulcu yapısının korunması basın özgürlüğünün temel koşuludur.
* Dünyada büyük dönüşümlerin yaşandığı, tüm kurumların kendilerini yeniden yapılandırdığı bir dönemde, Türk basınının da kendini bu dönüşüme uygun duruma getireceğine inanıyorum.
* Basınımızın yayımlarında sorumluluk duygusu içinde hareket edeceği, özel yaşama, kişilik haklarına ve kişi onuruna saygılı olmaya özen göstereceği kuşkusuzdur.
"Sorumluluk iki yanlı"
* Basın çalışanlarına, özgür bir ortamda yalnızca evrensel meslek ilkeleriyle hareket edebilecekleri bir çalışma ortamı sunulmalı.
* Bu konuda siyasal erke olduğu kadar basın organları sahiplerine ve meslek örgütlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Basın çalışanlarının sendikal hak ve özgürlükleri her koşulda korunmalı.
* Ülkemizin yaşadığı ekonomik sorunların en fazla etkilediği sektörlerden biri olan basın dünyasında işsiz kalan binlerce çalışan ve karşılaşılan diğer sorunlar bugünün bir bayram olarak kutlanmasını güçleştirmektedir.
* Bağımsız ve özgür basının önündeki tüm engellerin kalkmasını, basın çalışanlarının hak ettikleri gelir düzeyiyle uygun çalışma ortamına en kısa sürede kavuşmalarını umut ediyorum.(NK/BB)