İklim tazminatı tartışmaları COP27'de ivme kazanabilir

* Fotoğraf: wikimedia, Kaynak: Anadolu Ajansı.

27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP27) yaklaştıkça, dünya genelinde iklim felaketlerinden kaynaklanan kayıplar artıyor.

Dünyanın en yoksul ülkeleri ise 6-18 Kasım'da Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenecek COP27 oturumlarında, iklim krizinin ülkelerinde neden olduğu hasar için "tazminat" talep etmeye hazırlanıyor.

Associated Press (AP) Haber Ajansı İklim ve Çevre Haberleri Direktörü Peter Prengaman, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere iklim tazminatı ödemesi tartışmalarının COP27'de ivme kazanacağı kanısında.

Konferanstan beklentilerini Anadolu Ajansı'na değerlendiren Prengaman, iklim krizinden kaynaklanan felaketlerin, COP27 gündeminde en önemli gündemlerden biri olacağını söyledi.

Kayıplar ve hasarlar

İklim krizinden kaynaklanan felaketler nedeniyle son bir yılda çok sayıda can kaybı yaşandığını ve felaketlerin neden olduğu hasarların birçok ülkede ciddi boyutlara ulaştığını hatırlatan Prengaman, konferansta söz konusu kayıpların geniş bir şekilde yer bulacağını belirtti.

Prengaman, gelişmiş ülkelerin iklim krizinin etkileri ile mücadelede yoksul ülkelere taahhüt ettiği yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanının da bu yıl yaşanan felaketler nedeniyle konferansta kapsamlı bir şekilde tartışılacağını söyledi.

Prengaman, açıklamasına şöyle devam etti:

"Zengin ve gelişmiş ülkelerin, gelişmekteki ülkelere sera gazı azaltımı ve iklim krizine adaptasyon konularında yardımcı olmak için bir çeşit tazminat vermeleri yeni bir konu değil; ancak tanık olduğumuz onca kriz, hava olayları ve Pakistan'da yaşanan sel felaketi gibi gelişmelerin, bu konulara eğilmek için ivmeyi hızlandırdığı kanısındayım."

Müzakere masası

Konferansta, kömürden çıkış konusunda da tartışmalar yaşanabileceğini söyleyen Prengaman, dünyanın kömür tüketiminde önde gelen iki ülkesi Hindistan ve Çin'in bu başlıktaki tartışmalarda yer almasının önemini vurguladı.

Yeşil dönüşümün hızlandırılması için yenilenebilir enerji kaynaklarına ve bunların ilerlemesini sağlayacak politikalara yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Prengaman, şöyle dedi:

"Toplum olarak petrol ve gaza ihtiyaç duyuyoruz, evet. Yenilenebilir enerji kaynakları bize mevcut olandan çok daha fazla enerji sağlayacak duruma gelene kadar, modern toplum olarak henüz yalnızca yenilenebilir enerjiyle işleyişimizi sürdürebilecek durumda değiliz. Haliyle, bu yeni bir fikir olmasa da izlenecek yolun bu paralelde olduğunu düşünüyorum."

Nükleer enerji

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin özellikle Avrupa'yı zora sokan enerji krizinden ötürü Avrupa Birliği'nin (AB) nükleer enerjiyi, temiz enerji kategorisine aldığına dikkat çeken Prengaman, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"AB, nükleer enerjiyi temiz enerji olarak sınıflandırdı. Nükleer enerji, tartışmalı bir konu fakat 2030 ve 2050 hedeflerine yaklaştıkça, şirket ve ülkelerin emisyonları düşürme yönündeki hedeflere paralel olarak nükleere eğilim gün geçtikçe artıyor; çünkü atık sorununa rağmen enerjinin kendisi temiz. Dolayısıyla, resmi olsa da olmasa da bir şekilde COP27'deki görüşmelerin bir parçası olacağını düşünüyorum."

(TY)