Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), “Küresel Sorunları Yerel İşbirlikleriyle Aşmak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Örneği” projesi kapsamında yayımlanan üç araştırma raporunun sonuçlarını Karaköy Minerva Han’da yapılan basın toplantısıyla açıkladı.
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı (TEPAV) ortaklığında The Centre for Applied Turkey Studies (CATS) desteğiyle hazırlanan raporların tanıtımının açılış konuşmasını İPM’den Fuat Keyman yaptı.
Panelde Ayşe Köse Badur (İPM), Asmin Kavas (TEPAV) ve Çiğdem Nas (İKV) konuşmacı olarak yer aldı.
Keyman: Türkiye 2030’da tamamen kentleşmiş olacak
Açılış konuşmasını yapan İPM’den Fuat Keyman İstanbul’u çalışmanın Türkiye’yi çalışmaktan daha zor olduğunu söyledi:
“Hızlıca kentleşen bir Türkiye var önümüzde. 2030’da tamamen kentleşmiş olacak. Kentleşme birtakım potansiyeller sunsa da riskleri beraberinde getiriyor.
“Dünya’nın en büyük 100 ekonomisinin 14-16 tanesini kent ekonomisi oluşturuyor. Bence kenti çalışmak ülkeyi de çalışmaktır. İstanbul nerde başlayıp nerede bittiği belli olmayan küresel bir kent. Örneğin Türkiye’yi bir panelde konuşup bitirebiliyoruz ama İstanbul bitmiyor. Birbirinden farklı bir sürü İstanbul var.
“Bu çalışmaya başlamamızın nedeni Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri için ne yapılabilir, şu an neler yapılıyor sorusunu sormamız. AB ilişkilerini bir kent perspektifi üzerinden nasıl düşünebiliriz diye sorduk kendimize. Belediyeler sürdürülebilirlik, yeşil mutabakat ve kırılgan gruplarla nasıl iletişim kuruyor diye baktık.”
Bodur: Türkiye’nin sera gazının yüzde 10’u İstanbul’dan
İPM Kentleşme ve Yerel Yönetişim Koordinatörü Ayşe Köse Badur Temmuz’da hazırladıkları ilk raporda “İstanbul ve İklim Değişikliği” konusunu incelediklerini belirtti:
“İstanbul Avrupa’nın en kırılgan kıyı kentlerinden biri. Sera gazlarının yüzde 10’u İstanbul’da üretiliyor. Bu raporu Temmuz’da hazırladık. Mülakatlar aracılığıyla niteliksel bir araştırma yaptık.
“Eylül’de yayımladığımız ikinci rapor için ise Berlin’e baktık. Acaba orada kırılgan gruplara yönelik neler yapılıyor onların eylem planları nasıl diye sorduk. Berlin bizim için iyi bir örnek olabilir mi dedik. Almanya’da bu konular hakkında neler yapılıyor onu inceledik. Sonuçta Berlin de tıpkı İstanbul gibi bir göçmen kenti. Kasım’da yayımladığımız üçüncü raporda ise bu iki kent arasında yerel iş birlikleri nasıl olabilir diye nerelerde açık var nerelerde artılar var bunları tespit etmeye çalıştık.
“2019’dan beri İBB iklim değişikliği için adımlar atıyor. Bunlar C40 (İklim Liderlik Grubu) ile uyumlu adımlar. 2040’a kadar karbon nötr hedefini tutturmak istiyor. Yine İBB’nin hazırladığı bu raporları incelerken yeşil alanlar konusunda belediyenin özgür olmadığını gördük.”
Çalışanlar kutuplaşmadan şikayetçi
Badur belediyenin iklim politikaları konusunda yaşadığı sorunları ise şöyle sıraladı:
“Data-veri eksikliği sorunu gözümüze çarpan önemli bir sorundu. Önceki dönemlerden beri şeffaf veriye ulaşmakta sorun yaşanıyor. Oysa iklim politikalarında mekânsallaştırma için veriler çok büyük önem taşıyor.
“Belediyenin en çok sorun yaşadığı diğer bir konuysa yetki meselesi. Yetki sorunları aşılsa know-how ve finansal konularda iş birlikleri kurulabilecek.
“Belediye bunlara karşın pandemi döneminde askıda fatura uygulamasıyla kırılgan gruplarla nasıl iletişim kurulabileceği konusunda iyi bir sınav verdi. 97 milyon lira anonim yardım yaptı. Kırılgan gruplarla iletişimi bu bakımdan başarılıydı.
“Raporun hazırlanması sırasında belediye çalışanlarına en çok hangi konularda sorun yaşadıklarını sorduğumuzda ise bürokratik engeller ve siyasi kutuplaşma cevapları öne çıktı.”
Kavas: 2008'den sonra otoriterlik eğilimleri arttı
TEPAV’dan Asmin Kavas ise değişen yerel yönetim reformlarına dikkat çekti:
“2002-2005 arasında gerçekleşen yerel yönetim reformları Türkiye’de yerelleşme eğilimlerine kapı açtı. 2008 ekonomik krizi sonrası ise tekrar otoriterlik eğilimlerinin arttığını ve yerelleşmenin ve özerkliğin üzerinin çizildiğini gördük.
2021’de Dünya Bankası merkezi yönetimlerin yerel yönetimlerin kararını ne kadar etkilediğini araştırdı. Türkiye 163 ülke arasında 106. sırada yer aldı.
“Bugünden baktığımızda 2002’lerin başından beri çoğunlukla 2015’ten bu yana ağırlık olsa da iklim değişikliği politikaları sürekli gündemde yer ediyor.
“Bu rapor hazırlanırken İBB’nin İklim Değişikliği Eylem Planını da inceledik. Kırılgan gruplar bu raporda yok. İBB hazırladığı bu raporları dört yılda bir güncelleyeceğini iki yılda bir de ölçeceğini ifade ediyor.
“İBB yetki sorunlarına rağmen iyi yol alıyor”
“İBB’nin hazırlamış olduğu son 2021 raporunda karbon nötr hedefli dirençli şehir olma hedefi konuldu. Daha fazla sektör eklendi: Atık ve su kaynakları yönetim sektörleri.
“Mülteciler, göçmenler, düşük gelirlilerden oluşan kırılgan gruplar özelinde de bir faaliyet alanına yer verilmiş olduğunu gördük. Ama tabii ki eylem planını hayata geçirmek burada önem kazanıyor. 2021 Eylem Planı İBB için iyi bir yol haritası olarak gözüküyor. Merkezileşmenin bu kadar ağır hissedildiği bir dönemde yaptığı iş birlikleriyle İBB iyi başladı. Yetki sorunlarına rağmen iyi yol alıyor.”
Nas: İstanbul’daki kentleşme sorunlu
İktisadi Kalkınma Vakfı’ndan Çiğdem Nas ise şu açıklamaları yaptı:
“Karar alıcı, politika uygulayıcı olarak şehirlerin rolü çok önemli. Kırılgan grupların daha dirençli olması sağlanırsa kalkınma hedefleri, sürdürebilirlik gerçekleştirilebiliyor oluyor. Bu noktada finansmana erişim çok önemli. Kırılgan gruplara hizmet götürülebilmesi için finansman çok büyük önem taşıyor.
“Berlin ve İstanbul da bir çekim merkezi. Türkiye nüfusunun yüzde 20’si İstanbul’da yaşarken Almanya nüfusunun yüzde 4.5’i Berlin’de yaşıyor. Kent nüfusu Almanya’da eşit bir biçimde dağılmış. Oysa İstanbul’da gerçekleşen kentleşme sorunlu. Merkezi otoriteyle yerel otoriteler arasındaki sorunlar ise İstanbul’daki sorunlara çözüm bulunmasını zorlaştırıyor. Yer temelli yönetişim bu noktada önem kazanıyor. İstanbul’un farklı bölgeleri ve semtleri arasında olan kopukluklar bize bunu gösteriyor.”
(ED/HA)