Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dün (27 Eylül) Strazburg'da bugüne kadar mahkemeye taşınan en büyük iklim davasını görüştü.
Küresel İklim İletişim Ağı’nın aktardığına göre genç iklim aktivistleri, söz konusu ülkelerin emisyonlarını yeterince hızlı azaltmadıkları için insan haklarını ihlal ettiklerini iddia ediyor. Duruşma, bugüne kadar herhangi bir mahkemede davalı durumundaki sayıca en fazla ülkeyi hedef alıyor.
Türkiye’nin savunması
Duruşmada davalı ülkeler tarafında 80'den fazla avukat mahkeme salonunda hazır bulunurken, genç davacılar sadece altı avukattan oluşan bir grup tarafından temsil edildi. Avrupa'nın dört bir yanından aktivistler dayanışma göstermek amacıyla duruşma günü aktivistlere mahkemeye kadar eşlik etti.
Davayla ilgili görüş bildiren Grantham Enstitüsü, London School of Economics Politika Araştırmacısı Kate Higham “Altı Portekizli genç tarafından 32 hükümete karşı açılan dava, iklim davaları açısından bir dönüm noktası olabilir,” dedi.
Davada Türkiye’yi temsil eden Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Dr. Hacı Ali Açıkgül, davanın açıldığı Şubat 2021’de Türkiye’nin henüz Paris Anlaşması’na taraf olmadığını belirterek Türkiye’nin özel bir pozisyonu olduğunu savundu. Ancak dava, hükümetlerin insan haklarını ihlal ettiği iddiası üzerinden görülüyor ve Türkiye devleti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne 1950 yılından beri taraf olması sebebiyle davalı konumunda.
Dava sonucunda mahkeme, hükümetlere iklim eylemlerini arttırma ve güçlendirme talimatı verebilir. Kararın 2024 yılında açıklanması bekleniyor.
Soru işareti
Türkiye'nin iklim taahhütlerine karşı ilk iklim davasını açan gençlerin de avukatı olan Deniz Bayram "Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmada, Türkiye'nin dava açıldığında Paris İklim Anlaşması'na taraf olmadığı ve farklı konumunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabul edilebilirliği konusunda beyanda bulunması iklim kriziyle mücadele iradesine dair soru işareti oluşturdu,” dedi. Bayram, açıklamasına şöyle devam etti:
“Portekizli altı genç davacı gibi, Türkiye'de dava açan üç genç de iklim krizine karşı insan haklarının korunmasını talep ediyor. Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na taraf olduktan sonra güncellenmiş ulusal katkı beyanının yeterli bir iklim eylem planı olmadığı gerekçesiyle üç gencin açtığı dava Türkiye'de devam ediyor.
“Türkiye dahil tüm devletlerin, küresel ısıtmayı 1.5 derecede ile sınırlama amacına uygun taahhütlerde bulunması ve bu bunları uygulaması bekleniyor. Karar vericilerin, iklim krizinin kırmızı alarm durumunda olduğu bu dönemde, davalarla muhatap olmaktan kaçınan açıklamalar yerine etkili iklim planlarını açıklamaları gerekiyor. Bu davalara devletlerin vereceği doğru cevaplar ise açık; Paris İklim Anlaşması ile uyumlu mutlak emisyon azaltımı taahhütleri vermek, taahhütleri bağlayıcı yasal düzenlemelere dönüştürmek ve uygulamak.”
(TY)