Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Miliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) cumhurbaşkanı çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, aday gösterilmesinin ardından ilk kez basına konuştu.
İhsanoğlu haber ajanslarına yaptığı açıklamada, kendisinin aday olarak gösterilmesini "Büyük uzlaşmanın gerçekleşmesi, eski iki köklü ve farklı düşünceye sahip partinin beni seçmesi Türkiye demokratikleşmesinde ileri bir adım. Şahsımla ilgili olmanın ötesinde uzlaşmanın kendisi bizatihi önemli bir gelişme. Şahsımla ilgili tarafı ikinci derece önemlidir" dedi.
"Kitabımı okusunlar"
Kendisiyle ilgili eleştiriler hakkında ne düşündüğü sorulan İhsanığlu, "Eleştirilere saygılıyım. Benim hakkımda fikir sahibi değiller. Bunları aydınlatacağım. Basınla daha sık görüşeceğiz" dedi.
"Meydanlara çıkacak mısınız?" sorusuna da program yapıldığını meydanlara çıkacağını söyledi.
Yine İhsanoğlu, laiklikle ilgili eleştirilere "Laiklikle ilgili geçen sene TİMAŞ'tan çıkan Yeni Yüzyılda İslam Dünyası isimli kitabım var. 2009'da yazdım. Geçen sene Türkçesi çıktı, onu okumadan laiklikle ilgili lehte aleyhte olduğumu söylemeyin. Ben her zaman fikirlerimi açıkça kaleme alan biriyim. Böyle gizli gündemi olan bir insan hiçbir zaman olmadım" dedi.
Atatürk düşmanlığı eleştirisi
İhsanoğlu, aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer'e de konuştu.
Söz konusu yazıda “Atatürk düşmanlığı” iddialarına üzüldüğünü belirten İhsanoğlu şöyle konuştu:
“Bu tür değerlendirmelere çok üzülüyorum. Lütfen bunu yapan arkadaşlarımız geçmişime baksın. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarında, hatta adında bizzat Atatürk yazılı kurullarda üstlendiğim görevlere baksınlar. Atatürk’ü, Cumhuriyet realitesini ve kazanımlarını inkâr etmek tamamen yanlıştır.
"Atatürk istiklal mücadelesinin kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak tüm Türk milletinin gönlünde yer etmiş mümtaz bir şahsiyettir. Bunun aksini söylemek tarihin realitesine yakışmayan bir tutum olur. Fransa için Napolyon, ABD için George Washington neyse Türkiye için de Atatürk odur.”
“Türkiye’de Atatürk meselesi gündeme geldiğinde yapılan şu: Bir kesim onu yargılıyor ve tamamen reddediyor. Bir kesim ise yarı Tanrı misali kutsuyor. Ne kutsamalı ne de reddetmeliyiz. Türkiye’nin bu tartışmaları çoktan aşmış olması lazım. Cumhuriyet’in 100. yılında tarihimizi objektif ve rasyonel olarak ele alabilmeliyiz.”
Laiklik cevabı
Laiklikle ilgili ise şunları söyledi:
“Din-siyaset ilişkisi düzenlenmesi gereken bir alandır. Bu ikisi arasındaki sınırın tayininde hep problemler olmuştur. Siyasi güçlerin din üzerinde baskı kurmaması gerekir. Benzer şekilde siyaset üzerinde din adına bir baskı da kurulmamalı. Bu durumların her ikisinin de başarısızlıkla neticelendiği örnekler hem İslam hem de dünya tarihinde mevcuttur.” (NV)