Fotoğraflar: Bengi Güven / İstanbul / bianet
İstanbul’da Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen Eğitim Sen üyesi 56 akademisyen OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’na başvurularını bugün tamamladı.
Son başvurular öncesi KESK başvuruların yapıldığı İstanbul Valiliği önünde toplandı. “OHAL kalksın, KHK’lar iptal edilsin” pankartının açıldığı eylem Valilik binasına giren sokak önünde yapılabildi. Polisler çevrede bulundu.
* 1 Eylül 2016'dan itibaren Olağanüstü Hal Kapsamında ilan edilen dokuz KHK ile 5 bin 717 akademisyen ihraç edildi. * Bu kişilerden 140’ı başka bir KHK ile işe iade edildi. |
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özlem Tolu, Eğitim Sen’li ve Barış imzacısı akademisyenlerin ihraçlarıyla üniversitelerin içlerinin boş hale getirildiğini belirti. Herkesi bu süreçteki çabalarına destek olmaya çağırdı.
KESK adına yapılan açıklamada OHAL komisyonu ve sonrasıyla mağduriyetlerin uzun yıllar sürebileceği ancak KESK’in yasal yolları kullanmaktan imtina etmemek için başvuruları gerçekleştirdiği belirtildi.
İhraç edilen akademisyenlerden Didem Dayı ve Uraz Aydın komisyona başvuru süreçlerini ve beklentilerini bianet’e anlattı.
Didem Dayı: Komisyondan beklentim yok
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’ndne 686 sayılı KHK ile ihraç edilen Didem Dayı, Komisyon’dan beklentisinin çok fazla olmadığını ama sürecin tamamından beklentisi bulunduğunu söyledi.
“AHİM’e, idari mahkemeye, AYM’ye başvurularımız geri döndü. Dilekçemizin bile kabul edilmediği bir ortamda açıkçası OHAL Komisyonu’ndan beklentim çok fazla değil. Ama sürecin tamamından bir beklentim var. Bir şekilde geri dönme şansımız olacak, döner miyiz dönmez miyiz onu bilmiyorum. O umudum var hala. Ama bunun OHAL Komisyonu üzerinden olacağını zannetmiyorum.”
Uraz Aydın: Devlet dairesindeki işlem gibi
Aynı KHK ile Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi’nden ihraç edilen Uraz Aydın, bu sabah Komisyon’a dilekçe verdiğini anlatırken, “klasik bir vatandaşlı işlemi haline gelmiş” dedi. Valilik etrafındaki dükkanlarda gördüğümüz “OHAL Komisyonu çıktısı alınır” yazıları da dediklerini örnekler gibiydi.
“OHAL’in kriminal boyutu var gibi görünüyor ama klasik bir vatandaşlık işlemi haline gelmiş. Her tarafta yer gösteriliyor, numaratörden sayı alıyorsunuz. Sıradan devlet dairesindeki bir işlem gibi. Bu aslında mağduriyetin ne kadar kitlesel ve devletin dahi bunun ne kadar bilincinde olduğunun bir göstergesi.”
Komisyon’a dair görüşlerini “oyalamaca olduğunu tahmin ediyoruz” diye anlatırken, hukuki mücadeleyi sürdürmek için bu adımı attıklarını söyledi.
“OHAL’in kendisi hukuki olmadığı için bunun da herhangi bir hukuki yanı yok. Öte yandan rejimin kimi noktalarda geri adım atmak durumunda kalacağını da öngörebiliriz.”
"İadeler kazanılmış hakların iadesini kapsamıyor"
Aydın, iadeler olsa da bunun kazanılmış hakların iadesi yönünde eksik kalacağına işaret etti:
“Son çıkan KHK iade halinde nasıl gerçekleşebileceğini düzenledi. Bununla Rejim açısından bir iade öngörüsünü olduğunu görebiliriz.
“İade düzenlemesinde kazanılmış hakları iade eden anlayış yok. Kendi üniversitenin, öncelikle İstanbul, İzmir, Ankara’nın dışında, 2006 sonrası kurulan üniversitelere yönlendirme var. Bu çok açık biçimde bir çeşit sürgün.
“Bu bir iade tasarımı olsa bile aslında milliyetçi muhafazakar kadrolaşma ve üniversiteleri eleştirel, muhalif, sosyalist ve barış yanlısı görüşlerden emekçilerden temizlemenin bir parçası.”
337 KESK’li bilim emekçisi ihraç edildi
KESK adına yapılan Uraz Aydın’ın okuduğu açıklamada ihraç edilen KESK üyesi 337 bilim emekçisinden 56’sının İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi üyesi olduğu beliritldi.
“OHAL rejimi ve KHK’lar Türkiye üniversitelerinde gerçek bir çölleşme yarattı. Bugün akademinin sesinin cesur çıkmadığını görüyoruz. ‘Memleket şartlarında bilim’ denilerek Türkiye'de yükseköğrenim uluslararası standartların gerisine düşürüldü.
“Üniversiteyi susturmaya, yandaş haline getirmeye çalışan hükümete ve Saray rejimine pabuç bırakmayacağız. Türkiye’de yükseköğrenimin evrensel standartlarda değil de üçüncü dünya diktatörlükleri seviyesinde verilmesine göz yummayacağız.” (BK)