Gazetelere yer alan haberlere göre polis, olayla ilgili olarak S.G'yi 3 ay önce taciz ettiği gerekçesiyle savcılıkça evine yaklaşma yasağı getirilen ve hakkında dava açılan eniştesini gözaltına aldı.
Haberlerde S.G.'nin ihmal ve istismar edilmesi sonucu yaşanan ve önceden görülebilen vahim sonuç aktarılırken dahi yine çocuk hakları ihlal ediliyor.
Yaşarken başlayan ihlal öldüğünde de sürüyor
S.G ihmal ve istismarın bitirdiği bir hayatın adı. S.G yaşarken hakları ihlal edilerek mağdur olduğu gibi öldüğünde yine deşifre edilerek mağdur ediliyor.
Okuduğu okulun, devam etmekte olduğu sınıfın ismi verilmekte, S.G'nin yaşadığı olayın belki de adını dahi bilemeyen arkadaşları tarafından hatırası olarak sınıfına koyulmuş olan resmi basılıyor.
Basın Kanunu'nun "Haber konusu olan çocuk suç faili de olsa mağduru da olsa kimliğe ilişkin hususlara azami özen gösterilmelidir" şeklindeki 21. ve Çocuk Koruma Kanunu 4 maddesi bu açık ve net anlatımlarına rağmen ihlal ediliyor.
Delillerin toplanması ve hukuki prosedürün devamı hakkında görevli adli ve idari mercilerin bu işlemlerle ilgilendikleri düşünüldüğünde bu konuda söylenecek sözlerin S.G'nin eniştesi A.D. hakkında daha önce yaptığı şikayet sonucu yargılama makamlarında görülen davada ve sonrasında neler olması gerektiğine ilişkin olacağını düşünüyorum.
Alınacak ve uygulanacak bir koruma kararıyla önlenebilirdi
Bu itibarla, henüz 13 yaşında ki S.G. 'ye karşı böyle bir suçu işlediği iddiası ile hakkında dava açılan eniştesi sanık A.D'nin Aralık 2005 tarihinde başlayan yargılaması henüz 3. ayında iken çocuk hakkında bir koruma kararı verilmemiş olması son derece garip.
Zira bu yargılama sırasında çocuğa karşı oluşabilecek tehdit belki de alınacak ve uygulanacak bir koruma kararıyla önlenebilirdi. Evden uzaklaştırma kararı Türkiye şartlarında denetimi son derece zor yapılabilen ve mağduru korumaktan çok uygulaması olmayan basit bir karardan öteye geçememiştir.
S.G.nin cinsel bir ihmal ve istismar altında olduğu ve yargılaması halen devam eden bir suçun mağduru sıfatı taşıdığı bir gerçek. Bu gerçeğe göre 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu "Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal ve istismar edilen ya da suç mağduru olan çocuğu, korunma ihtiyacı olan çocuk" olarak tanımlıyor.
Bildirim inisiyatif değil zorunluluk
Bu çocuğu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bildirme görevini ise adli ve idari mercilere, kolluk görevlilerine, sağlık ve eğitim kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına yüklüyor.
Bu bildirim bir inisiyatif kullanmak şeklinde olmayıp zorunluluk. Bu kişi ve kuruluşların bu durumda gördükleri çocukları SHÇEK'e bildirmeleri halinde kurum derhal bir inceleme başlatmak zorunda.
Bildirimden ve incelemeden sonra kurumun yani SHÇEK'in, çocuğun ana-baba, vasisi, bakım gözetiminden sorumlu kimse ve Cumhuriyet Savcısının istemiyle veya re'sen Çocuk Hakimi tarafından çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alınabilir.
Görüldüğü gibi bunun için başvuracak kişi sadece aile değil. Toplumsal vicdanı olan ve gelecek kaygısı taşıyan herkes bu bildirimi yapabilirdi. Tedbir kararları, eğitim, sağlık, bakım, barınma danışmanlık.
Çocuk Hakları Sözleşmesi de ihlal edilmiş
S.G.nin yaşadığı bu travmadan sonra yukarıda belirtilen işlemler yapılsaydı ve denetimden uzak uzaklaştırma kararı yerine koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarından durumuna en uygun olanına Hakim tarafından karar verilerek izlenseydi sonu ölüm olur muydu?
Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin (BMÇHS) 19. maddesinde de belirtilen "Taraf devletler .............. çocuğun ırza geçmede dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar" prensibi de açıkça ihlal edilmiş.
Çocuğun yüksek yararı bu önlemler alınarak sağlanabilecekken göz ardı edilmiş ve çocuk bir anlamda tek başına bırakıldı. S.G'nin yaşama ve gelişme hakkı yetişkinler dünyası tarafından desteklenmedi ve vahim sonuç belki de göz göre göre S.G.nin biten hayatı olarak yine ihlallerle dolu gazete haberleriyle kamuoyuna duyuruldu. (YO/KÖ)