İHD, mektupta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Murat Ülke'yle ilgili Türkiye'yi mahkum eden kararının, vicdani ret konusunda yasal düzenlemeler yapmayı gerektirdiğini belirtti ve ekledi:
"Militarizmin sivil siyaset üzerinde yoğun etkisinin olduğu Türkiye'de, böyle bir kavramı tartışmaya açmak ve yasal düzenlemeyi yapmak demokratik ve sivil bir çıkışı da temsil edecektir."
"Barış'ı sevmek suç değil"
Grup adına basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin, insan hakları savunucuları olarak vicdani reddin bir insan hakkı
olduğunu defalarca dile getirdiklerini ifade etti.
Keskin "Askere gitmeyi, silah taşımayı reddetmek vicdani bir meseledir" dedi; problemlerin çözümlenmesinde militarizmin değil, barışçıl ve antimilitarist bakış açılarının çözüm getireceğini söyledi.
Halen Sivas Askeri Cezaevi'nde bulunan Vicdani Retçi Mehmet Tarhan'ın bir an önce serbest bırakılmasını talep eden İHD, "Barış'ı sevmenin bir suç olmadığını" belirtti.
Grup "Reddet, Diren, Hayır de, Askere gitme" ve "Öldürmeyeceğiz Ölmeyeceğiz Kimsenin Askeri Olmayacağız" sloganları attı.
İHD İstanbul Şubesi'nin TBMM Başkanı Arınç'a gönderdikleri mektubun tam metni şöyle:
Sayın Meclis Başkanı;
Son günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin "vicdani ret" ile ilgili vermiş olduğu önemli bir karar kamuoyuna yansıdı.
Yıllardır vicdani retçi kimliğini cesurca ve her türlü baskıya direnerek kabul ettirmeye çalışan Osman Murat Ülke'nin 1996-1999 yılında 8 kez hapse girmesi ve 701 gün hapiste kalması ve bu nedenle uğradığı her türlü baskıyı gerekçe göstererek Türkiye aleyhine açtığı dava sonuçlandı.
Bu davada Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "İşkence ve kötü muamele"yi düzenleyen 3. maddesi nedeniyle mahkum edildi. Söz konusu karar içerik olarak eksik olsa da önemli bir karardır.
Sayın Meclis Başkanı;
Bilindiği gibi anayasanın 90. maddesi hükümleri gereği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti yasalarının üzerindedir.
Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin, sözleşmenin 3. maddesi nedeniyle Türkiye'yi mahkum etmiş olması, vicdani ret konusunda yasal düzenlemeler yapmayı gerektirmektedir.
Askere gitmeyi, silah taşımayı reddetmek bir vicdani meseledir. Ve bütünüyle kişinin kendini ifade etme hakkıyla ilgilidir.
Kaldı ki, militarizmin sivil siyaset üzerinde yoğun etkisinin olduğu Türkiye'de, böyle bir kavramı tartışmaya açmak ve yasal düzenlemeyi yapmak demokratik ve sivil bir çıkışı da temsil edecektir.
İnsan hakları savunucuları olarak vicdani reddin bir insan hakkı olduğunu defalarca dile getirdik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararı da dikkate alarak sizi ve meclis grubu bulunan partileri bu konuda yasal değişiklikleri yapmak üzere toplantıya yapmaya davet ediyoruz. (EÖ/EZÖ/TK)