İnsan Hakları Derneği (İHD), nefret baskı ve ayrımcılık olmayan bir dünya dileğiyle 8 Nisan Dünya Romanlar Günü'nü kutlayan bir açıklama yayımladı.
Romanların hala yaşadıkları topraklarda ayrımcılığa uğradıkları belirtilen açıklamada Selendi olayı hatırlatıldı.
"Hem kimliklerini reddedip egemen kimlikle özdeşleşmeye zorlanıyor, böyle davrandıklarında da Çingene/Roman oldukları hatırlatılarak ayrımcılığa uğruyorlar.
"Yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları nefret suçları ve bu suçu işleyenlerin cezasız kalması ırkçılığın milliyetçiliğin hala devam ettiğini gösteriyor. Manisa Selendi’deki saldırı Romanların mülklerini mallarını bırakıp Selendi’den başka yerlere nakledilmesiyle sonuçlandı."
"Üst düzey Roman memur yok"
Açıklamada, Romanların kamu yararı bahanesiyle yaşadıkları alanlara el konarak Sulukule’den Taşlıbayır, Sarıgöl'de olduğu gibi şehrin dışına sürüldükleri belirtildi ve şöyle devam edildi:
* Romanlar kolay iş bulamaz. İş bulduklarında da sigortasız çalıştırıldıkları için sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanamazlar. Kamu alanında istihdam ve memur olmaları daha zor. Roman kimliğiyle bilinen üst düzey bir kamu görevlisi yok.
* Sağlık hakkından sigortalı olmadıkları için yaralanmaları sınırlıyken, göçebe Romanlar yeşil karttan yararlanamaz. Tedavi edilme konusunda isteksizlik, sağlık ocakları ya da hastanelerde tedavi etmenin reddi ya da baştan savma tavırlarla karşılaşırlar.
"Okullarda çocuklar dışlanıyor"
* Okulların kırtasiye giysi masrafları yoksul Romanlar tarafından zor karşılanıyor. Roman çocuklar okullarda öğretmen ve öğrencilerin önyargılı tutum ve davranışlarına maruz kalırlar, öğretmenler ilgisiz, diğer öğrenciler dışlayıcı davranarak başarılarını azaltırlar. Roman çocuk sayısı çoksa diğer çocuklar sınıftan okuldan alınarak tecrit edilirler. Bu okullarda öğretmenler çalışmak istemez.
"Ben dokunulmazım"
Bir Romanın ağzından yazılan açıklamada şöyle dendi:
"Biliyorum ki gerçekten de biz farklıyız! Özgür, hırçın, dayanıklı, güçlü, insancıl ve yaratıcıyız. Tarihin en barışçı insanlarıyız. Bu yüzden utanmam gerekmiyor.
"Evet, ben bir dokunulmazım. Acılarımızın verdiği güçle; çirkinlikler, kalleşlikler ve aşağılayan bakışlar dokunamaz artık bana. Temiz yüreğimize değil aşınmış ayakkabılarımıza bakanlar incitemez artık kalbimi. Mademki binlerce yıldır ölüm tadında yaşadık hayatı; bundan sonra hiçbir güç dokunamaz tertemiz insanlığımızla beslenmiş kutsal özgürlüğümüze. Ben bir dokunulmazım.” (NV)