Çeşitli tarihlerde polis olduğunu söyleyen kişilerce önce telefonla aranarak emniyete çağrılan, daha sonra bu kişilerce kayıt dışı tutularak ajanlık dayatılan ve tehdit edilen kişilerle ilgili olarak İHD İstanbul şubesince basın açıklaması yapıldı.
Polis tarafından tehdit edildiğini belirten, Hamza Ağırman başından geçen olayları anlattı. Ağırman'la birlikte basın toplantısına HDP İstanbul milletvekili Züleyha Gülüm ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri katıldı. Basın açıklamasının başında söz alan Yoleri, kaçırılma vakalarının 90'ların başını hatırlattığını belirtti.
"Özgürlük ve güvenlik hakkının tehdit edilmesi kabul edilemez"
Polisin gözaltı yapmaksızın, kaçırarak ajanlık teklif ettiği ve yapılmazsa tehdit ettiğine dair ihbarlar aldıklarını belirten Yoleri şöyle konuştu:
"Genel olarak araç içerisinde tutup, sorgulayıp, işkence edip, iş birliği ya da ajanlık teklif edip yapmazsa tehdit ederek iş birliği yapmaya çalıştırmak söz konusu. Bize yapılan başvuruda Ayşe Yağmahan 4 Ekim'de, Hamza Ağırman 5 Ekim'de ve Mahsun Çelebi 19 Eylül'de bu şekilde bir olay yaşadıklarını anlattılar.
"Kaçırıldıklarını ve ajanlık teklif edildiğini, eğer kabul etmezlerse ölüm dahil çeşitli şekillerde tehdit edildiklerini ve sonrasında serbest bırakıldıklarını belirttiler.
"İnsan hakları savunucuları olarak hem özgürlük hem de güvenlik hakkının bu şekilde tehdit altında bulundurulmasını kabul edilemez buluyoruz."
Ağırman: Avukatımı aramama izin vermediler
Kaçırılarak muhbirlik teklif edildiğini belirten Hamza Ağırman ise vapura binecekken polisler tarafından alıkonulduğunu ve zorla ormanlık alana götürüldüğünü anlattı:
"Öğleden sonra Üsküdar iskelesinde Beşiktaş vapuruna binecekken polis olduğunu söyleyen birkaç kişi geldi. Karşı çıkarken beni zorla arabaya bindirmeye çalıştırlar. Avukatı aramama izin vermediler. Telefonumu aldılar. Emniyete götüreceklerini zannettim ama yarı ormanlık bir alana götürdüler.
"Arabadan indirmeden beni tehdit etmeye başladılar. Bir daha HDP çalışmalarına gitmemi istemiyorlardı. Ama daha sonra ajanlık teklif ettiler, muhbirimiz ol dediler. Ormanın karşısında kafe olduğu için fazla şiddet uygulayamadılar.
"Daha sonra birkaç arkadaşımı da tehdit etmeye başladılar, ayakları denk almalarını söylüyorlardı. Bu olayların sonrasında bıraktılar ama telefonla taciz etmeye devam ettiler. Birkaç kez aramalarına rağmen telefonlarını açmadım.
Gülüm: 10 Ekim patalamasında görevde olmayanlar burada
HDP milletvekili Züleyha Gülüm ise olayların tekil olmadığını belirterek, son dönemde siyasi partilere yönelik bir çok benzer olay duyduklarını söyledi:
"Arkadaşımızın anlattığı olay tekil bir olay değil. Gülseren'in bahsettiği gibi İHD'ye başvuranlar da var ama buranın dışında da birçok kez karşılaştık. Farklı farklı yerlerde genellikle HDP'ye ve diğer siyasi partilere yönelik benzer vakaları duyar olduk.
"Genelde yöntem olarak çoğu kez telefonla arama oluyor; "Gel seninle sohbet edeceğiz, konuşacağız, sana en yakın karakola gel" gibi söylemlerle. Giden olduğunda ise karakolda durmaksızın herhangi bir yerde sohbet adı altında sorular soruluyor.
"Bu olay kimi zaman aileyi kimi zamansa kişinin kendisini tehdide kadar gidiyor. Bazense hakkında soruşturma olduğunu söyleyip soruşturmadan kurtulmalarını vaat ediyorlar. İnsanlar üzerinde baskı kurma ve ajanlaştırma faaliyeti yürütülüyor.
"Bu yaptıklarının hiçbir hukuksal dayanağı yok. O nedenle resmi işlem yapmıyorlar. Bu yöntemle insanların yaptıkları şeylerden vazgeçirmeye, susturmaya çalışıyorlar.
"Faşizmin kurumsallaşma süreci dediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Devlet tüm mekanizmalarıyla, her türlü yöntemle bu sistemi kurumsallaştırmaya çalışıyor. Kimsenin sesinin çıkmadığı bir ülke yaratmaya çalışıyorlar.
"10 Ekim patlamasında olduğu gibi güvenlik önlemi almayanlar, görevini yapması gerektiği yerlerde olmayan güvenlik güçleri maalesef bu tür vakalarda var."
Gülüm, başına bu tarz olaylar gelen kişilerin İHD ve ya HDP'ye başvurması gerektiğini sözlerine ekleyerek konuşmasını sonlandırdı. (HA)