İnsan Hakları Derneği (İHD), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekilliklerinin düşürülmesi ve tutuklanmalarına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada özetle şöyle denildi:
“Mayıs 2016’da TBMM’de grubu bulunan AKP, CHP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilen Anayasaya geçici madde eklenmesiyle milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve halk iradesine bizzat meclisin kendisi bir müdahalede bulunmuştu.
“Ardından 4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere 11 milletvekili gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Bu arada OHAL KHK’ları ile seçilmiş belediye eş başkanları görevden alınmış ve yerlerine o ilin valileri kayyım olarak atanmıştı.
“Gültan Kışanak ve diğer belediye eş başkanlarının tutukluluğu devam ettirilmektedir. Gerek yerelde gerekse de genelde halk iradesine yapılan bu müdahalenin anti-demokratik olduğu ve demokrasi karşıtlığı üzerinden gerçekleştirildiği aşikârdı.
"Türkiye Kürt sorunu çıkmazında sürükleniyor"
“Bu uygulamanın Kürt siyasetçiler, Kürt belediye eş başkanları ve Kürt sorunun çözümünden yana olan siyasetçileri etkilemesi ise Türkiye’nin Kürt sorunu çıkmazında sürüklendiği otoriterleşmeyi göstermesi bakımından ibret vericidir.
“Bunun yanı sıra bu dönemde de seçilmiş belediye eş başkanların görevden alınmış ve kayyum atama uygulamaları devam ettirilmiştir. Adnan Selçuk Mızraklı ve diğer belediye eş başkanlarının tutukluluğu da devam ettirilmektedir.
“Gerek Anayasa 83. Madde gerekse de teamül uyarınca bu tarz uygulamaların dönem sonuna kadar bırakılması gerekirken 4 Haziran 2020 günü ani bir kararla Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilen tezkerenin TBMM Başkanlığının sunuşu olarak okunması üzerine, DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekillerinin düştüğü belirtilmiştir.
"Sistem giderek otoriterleşiyor"
“4 Haziran günü yapılan bu muamele Türkiye tarihinde 3. kez TBMM’nin halk iradesine yönelik müdahalesi veya darbesi olarak anılacaktır. Türkiye’de sistemin giderek otoriterleştiği ve otoriter rejimde halk iradesinin temsilciler vasıtasıyla tecelli etmesi önündeki engeller giderek artmaktadır.
"Bunun yanısıra, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün yarattığı siyasi gerilimin arttığını, savaşın ve çatışmanın ekonomik krizi derinleştirdiğini ve ciddi can kayıplarına sebep olması nedeniyle sürdürülemeyecek bir noktaya geldiğini vurgulamak istiyoruz.
"Türkiye’nin bir an önce temel sorunlarını çözecek bir siyasi iklime kavuşabilmesi için siyasi ve toplumsal muhalefetin bir araya gelip güçlü ve etkili olacak şekilde barış ve demokrasi mücadelesi yürütmesi gerektiği kanaatindeyiz." (RT)