Basın açıklamasının ardından 15 dakika oturma eylemi yapan ve çoğu kayıp yakınlarından oluşan grup, daha sonra dağıldı.
İHD İstanbul Şube Sekreteri Gülseren Yoleri 1993'te "Şenyaylar" operasyonu sırasında gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan 11 köylünün akıbetlerinin ortaya çıkarılabilmesi için bugüne kadar yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirtti.
Yoleri, 1984-1999 yılları arasında, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde bir çok gözaltında kayıp olayı yaşandığını ve bunların pek azının aydınlatılabildiğini belirtti.
"Savcı, şimdiden taraf gibi davranıyor"
"Kayıplar bulunsun, hesap sorulsun!" sloganlarının atıldığı protesto gösterisinden sonra bianet'e konuşan Yoleri, Cumhuriyet Savcısı'nın Kulp'ta toplu mezar olmadığı, hatta mezar bile bulunmadığı ve kemiklerin başka bir yerden nakledilmiş olabileceği açıklaması üzerine şunları söyledi:
* Elimizde varolan bulgular var. Hem ailelerin, hem İHD yetkililerinin araştırmaları, bulunan fotoğraflar var. Bunu nasıl adlandırdıkları önemli değil. Mezar olması için illa çukur kazılıp üstünün kapatılması gerekmiyor.Kemiklerin başka yerden taşınmış olabileceği açıklaması ise gerçek dışı.
* Ortada bir gerçek var, bunun kabul edilmemesini de anlıyoruz. Bunun izahı mümkün değil, bu açıklamalar, savunma refleksi. Bu suçlar yüzünden Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkum edildi.
* Kulp Cumhuriyet Savcısı'nın açıklamasını yanlış buluyoruz. Bir savcının, gerekli soruşturmayı tamamlamadan açıklama yapması yanlış. Bu, önemli bir soruşturma çünkü. Böyle olunca gerçeklerin ortaya çıkarılması konusunda kuşkuya düşüyoruz. Savcı, şimdiden taraf gibi davranıyor.
"Gözaltında ölüm, insanlık suçudur"
Yoleri, 1995'te kaybolan Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç'un İstanbul'da kimsesizler mezarlığında bulunduğunu; 1996'da kaybolan Mahmut Mordeniz, Fahriye Mordeniz ve Ramazan Yazıcı'dan da gözaltına alındıktan sonra haber alınamadığını ve Silopi'de bir bahçe kenarında bulunduklarını hatırlattı.
"İnsanların ne sebeple olursa olsun haksız yere gözaltına alınarak öldürülmeleri ve kimlik bilgilerinin imha edilerek topluca gömülmeleri insanlık suçudur" diyen Yoleri, gözaltında kayıp iddiasıyla İHD' ye yapılan 543 başvurunun halen aydınlatılamadığını söyledi.
Yoleri, Anayasa ve ilgili yasalarda bu tür suçların kovuşturulmasını engelleyen ve sorumlularını koruyan hükümlerin acilen kaldırılması gerektiğini belirtti.
"AB'ye kanlı elleriyle giremezler!"
Yoleri'nin açıklamasının ardından konuşan, kayıp Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun yüzlerce Liceli, Diyarbakırlı, Bingöllü ve Batmanlının kaybolduğunu; yakınlarının mezarlarını bile bilmediklerini, bunun "ne Müslümanlığa ne de insanlığa sığmayacağını" söyledi, "Başbakan'a sesleniyorum. Bizim insanlarımız nerede, bulsunlar" dedi. (NS/EÜ)