İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri, 9 ve 18 Mayıs tarihlerinde Tuzla tersanelerinde yaşanan işçi ölümleriyle ilgili olarak yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.
Sultanahmet Adliyesi önünde biraraya gelerek, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Bayrak, Desan Tersanesi sahibi Cengiz Kaptanoğlu, Selah Tersanesi sahibi Erkan Selah, Lord Marin Gemi İnşaat Sanayii yöneticileri ve işçileri bünyesinde çalıştıran taşeron şirket yöneticileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunan İHD üyeleri, daha sonra konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
"Devlet görevini yapmıyor"
İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, yetkililerin, "Çalışma koşullarına uygun önlemler almayarak, gerekli denetim ve yaptırımları uygulamayarak, 9 Mayıs'ta İzzet Gider, 18 Mayıs'ta Deniz Kaşıkeman ve Murat Çalışkan isimli işçilerin iş kazası sonucu ölümlerine neden olmak" suçunu işlediklerini belirtti. Yoleri, şunları kaydetti:
"Tuzla Tersaneler Bölgesi İzleme ve İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan ve 16 Aralık 2007'de kamuoyuna açıklanan raporda, uzunca bir süredir Tuzla tersanelerinde yaşanmakta olan ölümlü iş kazalarının gerçek nedenleri ortaya konuldu. Rapora göre, 2001'den 2007'ye kadar Türkiye gemi inşa sanayisinin üretim kapasitesi yaklaşık 10 kat ve aynı dönem iş kazaları nedeniyle ölen işçi sayısı ise 12 kat arttı.
"Kazalar 'seri iş cinayetlerine' dönüştü. Bu dönemde devlet, anayasa tarafından 'sosyal bir hukuk devleti' olmakla görevlendirilmiş olmasının sorumluluğunu yerine getirmedi. Çalışma yaşamını düzenlemekle görevli kılınan devlet, çalışanların yaşam haklarına mal olan uygulamalara yeterince ses çıkartmayıp, önlem alınmasını sağlanmadı. İş cinayetlerine sessiz kalırken tersane işçilerinin haklı taleplerini ve seslerini duyurmalarını baskıyla engelledi."
"İşveren önlem almıyor"
Yoleri, tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin asıl nedeninin, artan gemi talebine karşın işverenlerin, iş güvenliği ve teknik donanım için hiçbir yatırım yapmadan üretimi hızlandırması olduğunu vurguladı. Taşeron firmaların birçoğunun yeterli uzmanlığa sahip olmadığının ve bunların birçoğunun da kaçak işçi çalıştırdığının altını çizen Yoleri, "Uzmanlık gerektiren ve tehlikeli iş sınıfında işler yaptırılmasına rağmen, tehlikeli iş kolu yönetmeliğe uygun önlemler alınmıyor ve eğitimler verilmiyor" dedi.
Alınmayan önlemler ve verilmeyen eğitimin işçinin 'cahilliği ve ihmali' ile açıklanmaya çalışıldığını ve gerçeklerin gizlenmek istendiğini ifade eden Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşçilerin ölümüne neden olan eksikliklere karşı işyerlerine para cezası ya da uyarılar yapılmakla yetiniliyor. İş güvenliği sağlanmadan yaşanan kazalara iş kazası demek mümkün değildir. Bu nedenle yaşanan iş cinayetlerinde devletin, Çalışma Bakanlığı'nın, GİSBİR'in, gereken denetim ve önlemleri almamakla ve yaptırım uygulamamakla, şirketlerin ise gereken önlemleri almamakla birinci dereceden sorumluluğu bulunuyor." (SD/GG)