İnsan Hakları Derneği (İHD) Cizre’de yaşananlar üzerine yaptığı incelemeyi raporlaştırdı.
İHD Diyarbakır Şubesi’nin açıkladığı raporda 27 Aralık 2014’ten 17 Ocak 2015’e kadar geçen sürede altı kişinin yaşamını kaybettiğine dikkat çekildi.
İncelemeler esnasında Cizre’de sivil toplum kuruluşları, tanıklar ve mağdurlar ile görüşmeler yapıldı. Şırnak Valiliği ve Cizre Kaymakamlığı’ndan da görüşme talebinde bulunuldu, ancak cevap alınamadı.
Sorular
İHD İçişleri Bakanlığı’nın HDP heyetiyle yapılan görüşmenin ardından ilçeye müfettişler göndererek soruşturma başlatacağını söylediğini hatırlatarak soruşturmada şu sorulara cevap aranmasının gerektiğini belirtti.
“İlçe merkezinde güvenlik güçlerine ait zırhlı araçlar, neden ilçe merkezinde plaka takmadan dolaşmaktadırlar?
“Plakasız gezen araçlarla ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
“İlçede yaşanan ölüm olayları ile ilgili etkili bir soruşturma neden yürütülmemektedir?
“Dosyalara neden gizlilik kararlarını konulmakta ve gerekçeleri neden paylaşılmamaktadır?
“Yaşam hakkına yönelik eylemler neden özellikle Cizre bölgesinde ve çocuklara karşı gerçekleştirilmektedir?”
Yargısız infaz vurgusu
İHD’nin raporunda yer alan tespit ve öneriler şöyle:
* Heyetimiz Cizre’de gerçekleştirilen olayların, HÜDA-PAR ile YDGH üyeleri arasındaki çatışmadan kaynaklanmadığı, aksine güvenlik güçleri tarafından keyfi, kasti, hedef gözetmek sureti ile gerçekleştirilen yargısız infaz olduğu,
* 90’lı yıllarda JİTEM eliyle gerçekleştirilen yargısız infazların çoğunun Cizre ilçesinde gerçekleşmesinin ve 2015 yılında yargısız infazların Cizre üzerinden devam ettirilmesinin bilinçli olarak yürütülen bir politikanın devamı niteliğinde olduğu,
* Hrant Dink soruşturmasının zanlısı olarak hakkında yakalama kararı çıkarılan Ercan Demir’in, Cizre Emniyet Müdürü olarak atanmasının ardından yargısız infaz olaylarında artış olduğu,
* Gerçekleştirilen yargısız infazlar nedeni ile Cizre de yaşayan vatandaşların can güvenliğinin kalmadığı,
Çözüm süreci
* Barış ve müzakerenin devam etmesi adına Kürdistan’da halkın duyarlı davranmasına rağmen, güvenlik güçleri tarafından barış ortamının sağlanmasına yönelik çabadan rahatsız olan grupların olduğu,
* Hükümet tarafından dile getirilen paralel yapı uzantısı söyleminin etkili soruşturma yapmayı engelleyen, genel ve failleri koruyan bir söylem olduğu, paralel yapı veya Devlet içinde faaliyet gösteren herhangi bir yapının eylemi olduğunun kabulü halinde dahi devletin bunu araştırmak ve sorumluları yargı önüne çıkarıp cezalandırmakla yükümlü olduğu,
* Gerçekleştirilen yargısız infazların çözüm sürecinin tıkanmasına yönelik girişim ve çabalar olduğu,
Kamu ile görevlileri
* Adli mercilerce delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanması, delilleri karartmaya yönelik girişimlerde bulunanlar hakkında gerekli yasal takibatın yapılması ve faillerin yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması gerektiği,
* Devlet ile halk arasındaki tüm iletişimin koptuğu ve Cizre’de görev yapan Emniyet birimi çalışanlarının tamamı değişmediği sürece infazların devam etme tehlikesinin olduğu, halk ile kamu görevlileri arasında bozulan iletişimin sağlanması adına gerekli girişimlerde bulunulması gerektiği, kamu görevlileri tarafından bozulan düzenin tesisinin yeniden sağlanması gerektiği,
Gizlilik kararı
* Gerçekleştirilen infazlarla ilgili olarak tüm dosyalar bakımından gizlilik kararının olduğu gerekçesi ile avukatların delillere ulaşmasının engellendiği ve bunun da etkili soruşturma yürütülmesinin önünde en büyük engel oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Komisyon
İHD 90’lı yıllarda bölgede görev yapmış güvenlik görevlilerinin bölgeye gönderilmemesinin olayları önlemede etkili olacağını da vurguladı ve bir komisyon kurulmasını önerdi.
“En kısa sürede partilerden ve sivil toplum örgütlerinden eşit sayıda bir araştırma komisyonu oluşturulmalı, olayların sorumlularının ortaya çıkarılmasında bu komisyon ile koordineli çalışılması önerisi değerlendirilmelidir.” (YY)
İHD’nin raporuna buradan ulaşabilirsiniz.