Ankara’nın Çubuk ilçesinde babası Harun Yıldız'ın öldürdüğü Şeyma Yıldız’a ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu ve Kadın Komisyonu İHD Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda açıklamayı İHD Çocuk Hakları Komisyon üyesi Sevinç Koçak okudu. Koçak şöyle dedi:
“Yalnızca 40 gün içerisinde erkekler tarafından 29 kadın cinayeti işlendi. Kadınlar ve kız çocukları; babaları, oğulları, ağabeyleri, kardeşleri, kocaları, eski kocaları, sevgilileri, reddettikleri ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından katledilmeye devam ediyor. Şeyma’nın katledilmesinin ardından çıkan haberler ve ailesinin söylemleri, erkeklerin işlediği cinayetlerde karşımıza çıkan meşrulaştırma kalıplarının özeti niteliğinde
“Kadınların sevgilileri olabilir, kadına yönelik şiddet vakalarında bu bir tartışma konusu olamaz. Bu tartışma ile toplumsal ahlâk normları devreye sokularak 'namus' adı altında kadına yönelen şiddet meşrulaştırılamaz. Şeyma’nın babasının psikolojik rahatsızlıklarının olduğu söyleniyor. Bireylerin psikolojik rahatsızlıkları olabilir; ancak kadına ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddet vakasında failin psikolojik rahatsızlıklarına vurgu yapılması devlet aklını, erkek aklını, erkek şiddetini meşrulaştıran politikalardan beslenmektedir."
"TCK yeniden düzenlensin"
Koçak, kadına ve çocuğa yönelik katliamlarda uygulanması gereken maddeleri şöyle sıraladı:
* Devletler sınırları içerisinde yaşayan herkesin güvenliğinin sağlanması ve yaşam hakkının korunmasından sorumludur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, göçmenler dâhil olmak üzere, topraklarında yaşayan tüm kadınların ve kız çocuklarının, yaşam hakkının korunması için ulusal ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
* Yalnızca şiddete uğrayan kadınların değil, şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların da koruma altına alınmasını kabul eden, ‘ev içi şiddet’ ve ‘kadına yönelik şiddet’ gibi kavramların hukuki literatüre girmesini sağlayan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ‘ama’sız uygulanmalıdır.
* Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘Haksız Tahrik’ ve kadına karşı şiddet davalarında uygulanan ‘haksız tahrik indirimleri’ ve ‘iyi hal indirimleri’ kaldırılmalıdır.
* Milli Eğitim müfredatının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen her türlü ders, konu, kitap ve görselden arındırılması için, müfredat uzmanlardan oluşan bir komisyonun denetiminde gözden geçirilmelidir.
* Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yazılı ve görsel basın da üzerine düşeni yapmalıdır. Kadına yönelik şiddeti haberleştirirken etik değerlere uymalı, şiddet mağduru kadın ya da çocuğun şiddetin sorumlusu olduğu algısını yaratacak her türlü anlatım ve dilden uzak durmalıdır.
* Bütün yargı mensupları, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet vakalarında cezasızlığın önüne geçecek cesareti göstermelidir. (EMK)