İnsan Hakları Derneği (İHD), 2023 Yılı Hak İhlalleri Raporu’ndaki verilerin, insan hakları savunucuları olarak ilgilenmeleri gereken birçok hak ihlali alanı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Dernek, insan onuruna yaraşır, hukukun üstünlüğüne dayalı bir düzenin kurulabilmesi için hakları savunmaya devam edeceklerini ifade etti.
Raporda, 2023 yılının en can alıcı olayının 6 Şubat depremleri olduğu ifade edildi. İHD de depremde, 14 üye ve yöneticisini kaybetti.
“Devlet, görevini yerine getirmedi”
Depremden etkilenen 11 ilde resmi verilere göre, 53 bin 227 kişinin hayatını kaybettiğini, bundan çok daha fazla kişinin yaşamını yitirdiği yönünde genel bir toplumsal kanı olduğunu belirttiler:
“Hayatta kalanlar ise halen barınma, temiz suya erişim, beslenme ve daha pek çok temel ve hayati konuda çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Devletin, yurttaşını korumak ve deprem gibi doğal afet durumlarında gerekli tedbirleri almak, arama kurtarma çalışmalarını gereği gibi yapmak, hayatta kalanlar için gerekli altyapı koşullarının, hijyenin ve yeterli beslenme olanaklarının sağlandığı yaşam alanları oluşturmak ve sağlık hizmetleri sunmak görev ve sorumluluğu olduğu ancak bu sorumlulukları gereği gibi yerine getirmediği çok açıktır.”
Cezaevinde ölüm
Dernek, kendilerine gelen başvurulardan ve hapishane komisyonunun çalışmalarından elde ettiği verilere göre, geçen yıl 42 kişinin hapishanelerde yaşamını yitirdiğini açıkladı.
İşkence ve kötü muamele
Raporda, bu başlıkta şu bilgilere yer verildi:
“2023 yılında, tespit etiğimiz verilere göre, toplam 5 bin 312 kişi işkence, kötü muamele, onur kırıcı ve küçük düşürücü davranış ve cezalara maruz kaldı.
348 kişi gözaltında; 733 kişi gözaltı yerleri dışında; 16 kişi köy korucuları tarafından; 594 kişi hapishanelerde işkence ve kötü muamele gördü.
Toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 3 bin 487 kişi dövüldü ve/veya yaralandı.
Hak savunucularına baskılar
Rapordaki verilere göre, 2023 yılında, İHD yönetici, üye ve çalışanları olmak üzere çok sayıda insan hakları savunucusu çeşitli baskılarla karşılaştı:
“76 İHD yönetici ve üyesi gözaltına alındı, 5 kişiye dava açıldı, 2 davada yargılananlar beraat etti, 2 dava devam ediyor, 1 kişiye ise 6 yıl 3 ay ceza verildi.”
Tecrit
Raporda, Abdullah Öcalan ve İmralı Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde kalan diğer mahpusların 25 Mart 2021’den beri aile ve avukatlarıyla görüştürülmediğine dikkat çekildi:
“Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu uygulama ile mahpusların bu en temel haklarından mahrum bırakılması, akıbetlerinin bilinmemesi sadece ulusal hukukun değil uluslararası insan hakları hukukunun da ciddi bir şekilde ihlal edilmesidir.
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan kişilere nasıl muamele edildiğini incelemek amacıyla, 13-22 Şubat 2024 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret etmiş; İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesini ziyaret etmemişse de, Türkiye ziyaretine ilişkin 23 Şubat 2024’te yaptığı basın açıklamasında ilgili resmi makamlarla yapılan görüşmelerde bu hapishanede tutulan kişilerin “dış dünya ile temaslarıyla ilgili konuların da gündeme getirildiği”ni ifade etmişti.
CPT’nin yıllar içinde İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesine yaptığı onu aşkın ziyarette ifade ettiği temel hususlardan biri, mahpusların aile ve avukatlarıyla görüşmelerinin sağlanması gerektiğidir.”
Kobanî davası
İHD, bu yıl içerisinde yerel mahkemede sonuçlanan Kobanî davasına dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Duruşmada yargılananların tamamının savunması alınmadığı halde 5 bin 268 sayfadan oluşan savcı mütalaasında, yargılama başladığından itibaren yargılanan siyasetçiler lehine dosyaya giren bütün deliller yok sayılmıştır. Mütalaada siyasetçiler hakkında yüzlerce yıl hapis cezaları istenmiş buna karşın avukatların ve siyasetçilerin savunma yapmaları engellenmiştir. 16 Mayıs 2024’teki duruşmada hukuksuzca ağır cezalar verilmiş ve yargılanan siyasetçilerin adil yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, ifade özgürlüğü, etkili başvuru hakkı, ayrımcılık yasağı, seçme, seçilme ve siyasi faaliyetlerde bulunma hakkı gibi pek çok hakları ihlal edilmiştir.”
Gezi davası
Bu davayla ilgili de İHD, “Baştan beri yargı aracılığıyla siyasal bir intikam davası olduğu bilinen Gezi Davası’nda Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Mine Özerden’e verilen cezaların Yargıtay tarafından onaylanması, Türkiye’de yargının sadece siyasi bir cezalandırma mekanizması olarak işlediğinin ve tüm hukuki zeminlerini terk ettiğinin ilanıdır” dedi.
(AS)