Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi tecrit başta olmak üzere, yaşanan hak ihlalleri nedeniyle hapishanelerde devam eden açlık grevlerinde kimi mahpusların kritik sınıra yaklaştığını belirterek mahpusların son durumlarını kamuoyuyla paylaşmak adına basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya İHD Merkezi Hapishane Komisyonu üyeleri Zeynep Ceren Boztoprak, Mehmet Acettin ve Muharrem Kuşcan katıldı.
Acettin: Talepler karşılansın
Toplantıda ilk olarak söz alan Mehmet Acettin, Leyla Güven'in açlık grevinin 102'inci gününde olduğunu hatırlatarak, Güven'in açlık grevine başlamasının ardından 300'ün üzerinde mahpusun da hak ihlallerine karşı açlık grevi başladığını belirtti.
Açlık grevlerinin insan bedeninin bütünlüğünü bozucu etkilerinden bahseden Acettin, tecrit karşıtı bu direnişin bir an önce bitirilmesini dilediklerini belirtti.
"Elbette kimseye zarar gelmeden açlık grevlerinin bitirilmesini istiyoruz fakat bunu isterken eylemcilerin taleplerinin karşılanmasını da istiyoruz. Taleplerin karşılanmasını, tecritin kaldırılması talep ediyoruz"
Boztoprak 2000'deki açlık grevlerini hatırlattı
Acettin'in ardından söz alan avukat Zeynep Ceren Boztoprak hazırladıkları basın metnini okudu.
Türkiye genelinde 60 cezaevinde 321 kişinin süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde olduğunu belirten Boztoprak cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin neredeyse 12 Eylül günlerini aratmayacak yoğunlukta olduğunu belirtti.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin OHAL döneminde sistematikleştiğini kaydeden Boztoprak, yaşanan ihlallerin OHAL döneminden sonra da devam ettiğini söyledi.
2000 yılındaki açlık grevlerinde yaşanan can kayıplarını hatırlatan Boztoprak "Yaşanan hak ihlalleri karşısında mecliste temsil edilen veya meclis dışındaki diğer siyasi partilerin de ses çıkarması gerektiği bir dönemdeyiz" diye konuştu:
"Cezaevlerine ilişkin mahpus haklarını ihlal eder nitelikteki uygulamaların çözümünde önemli bir işleve sahip baroların bu konuda daha aktif olmasını bekliyoruz.
"Yasa uygulansın"
1999'dan beri, İmralı Cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan'ın hukuki statüsü ile cezaevi koşulları arasında bir uçurum bulunuyor. Hukuka göre ailesiyle ve avukatlarıyla yapması gereken görüşmelerin yapılmasına izin verilmiyor, hiçbir iletişim ve yazışmaya izin verilmiyor, sağlık ve günlük yaşam koşullarının ne olduğu bilinmiyor.
"Abdullah Öcalan'ın 27 Temmuz 2011'den bu yana herhangi bir avukat görüşü gerçekleştirmediği biliniyor.
"Hukuk, kişilerin siyasal durumuna ya da kişilere karşı duygusal sebeplere göre değişim göstermez. Bu çerçevede, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkındaki Kanunun herkes gibi Abdullah Öcalan'a da uygulanmalıdır. Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde olanların tecrit uygulamasına karşı dile getirdikleri talep ilgili kanunun uygulanmasıdır.
"İlgili kamu otoritelerine herhangi bir can kaybı veya kalıcı sağlık problemlerine yol açılmadan bir an önce sonlandırılması için hukuka uygun hareket etme çağrısı yapıyoruz. Benzer şekilde, muhalefet partilerini, baroları, basın kuruluşlarını ve sivil toplum kuruluşlarını, baroları da çözüme katkı sunacak şekilde hareket etmeye çağırıyoruz." (HA)