Gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener ile OdaTV'den Soner Yalçın ve iki çalışanının Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanması "ifade özgürlüğü" tartışması başlattı.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baskın Oran, G9 Gazeteciler Platformu sözcüsü ve Birgün gazetesi yazarı Doğan Tılıç, gazeteci Nuh Köklü ve Taraf gazetesi yazarı Ferhat Kentel, gazetecilerin tutuklanmasının ifade özgürlüğüyle bağlantısını bianet'e yorumladı.
Oran: "Gazetecilikten tutuklama olmaz"
* Gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklama yapılamaz, neden tutuklandıklarını da bilmemiz gerekiyor. Gizli kanıt dedikleri kanıtlar, eğer varsa, açıklanabilecek hale geldiğinde tutuklama yapılmalıydı ve tutuklanma gerekçeleri söylenmeliydi. Somut delil olmadan bu uygulama yanlış.
* OdaTV'nin sadece gazetecilik yapmadığı yönünde bir hissiyatım var. Ancak, ulusalcı, dindar ya da liberal yayın yapmanın hepsi ifade özgürlüğüne girer. Hakaret, iftira, nefret söylemi, şiddete teşvik ve bebek pornosu benzeri şeyler dışında her şey ifade özgürlüğüne girer.
Tılıç: "Tutuklamalar ifade özgürlüğüne darbe"
* Son tutuklamaları ifade özgürlüğüne darbe olarak görüyorum. Soluduğumuz atmosfer ifade özgürlüğüne engel oluyor. Bu son iki olay, yaşanmakta olan pek çok başka şeyin geniş kesimlerce fark edilmesine yol açtı.
* Daha önce de tutuklanan, uzun yıllar ceza alan gazeteciler vardı. Azadiye Welat gazetesinden Vedat Kurşun'a 166,5 yıl hapis cezası verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gazete patronlarına yazarlar için "Maaşını sen veriyorsun" dediğini ya da gazeteleri boykot edin çağrısı yaptığını biliyoruz.
* Son tutuklamalar, geniş kesimlere de "Bu kadar da olmaz" diye düşündürdüğü için kitlesel tepki yarattı. Liberal çevreler de Şık'ı Ergenekon ile bağdaşmaz görüyor. Bu olanlar, liberal ya da ulusalcı herhangi bir aklın kabul edebileceği şeyler değil.
* İfade özgürlüğüyle ilgili evrensel ilkeler var. Faşist ve ırkçı söylem, dünyanın en demokratik ülkesinde bile ifade özgürlüğü içinde değerlendirilemez. Aksi durumda, şiddeti, silahı öne çıkarmadıkça her türlü düşünce genel kabul görür.
Köklü: "OdaTV gazeteciliği kötüye kullanıyor"
* İçeriği ne olursa olsun Şık davasıyla ilgili gizli denilen delillerin ne olduğu açıklanmalı.
* Komplo oluşturmak habercilik değildir. OdaTV çalışanlarıyla Şık ve Şener aynı kefeye konulmamalı. OdaTV'nin, İklim Bayraktar'ın gazetecilik yaptığına inanmıyorum, buna ifade özgürlüğü diyemeyeceğim. Bunun, gazeteciliğin kötüye kullanılması olduğunu düşünüyorum. OdaTV'nin yayınlarını ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek doğru değil.
Kentel: "OdaTV ifade özgürlüğü sınırlarında dolaşıyor"
* Şık'ın tutuklanması ifade özgürlüğüne vurulmuş bir damga. Şener konusunda daha az bilgiye sahibim, izlemiş olduğu çizgiden emin değilim. OdaTV'nin işlevinin aydınlık ve açık olmadığını, psikolojik harekatın parçası olduğunu düşünüyorum.
* Nefret söylemi kullanmayan, şiddeti provoke etmeyen her türlü yayın ifade özgürlüğü kapsamına girer. Ancak OdaTV ifade özgürlüğünün sınırlarında dolaşan bir yayın yapıyor. Psikolojik harekata hizmet ediyor." (AS)