Iversen'le ifade özgürlüğü sorunları üzerine konuştuk.
Uluslararası gözlem heyetlerinin ifade özgürlüğü davalarına etkisi ne oluyor?
Uluslararası bir heyetin varlığı çok önemli. Çünkü, uluslararası topluluk, meslektaşlarına sahip çıkıyor, onları koruyor. Kısa vadedeyse, davaya dikkat çekiyor, etrafında hareket yaratıyor.
Gözlemek için geldiğiniz davalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bana çok absürd geliyor. Ben, böyle şeylerin olmadığı, yaşanmadığı bir toplumdan geliyorum.
İşin özü, otoriteyi, yetkilileri rahatsız etmekle ilgili. Oysa bu bizim basında hep oluyor. Bizde böyle bir şey olduğunda, konunun muhatabı olan yetkili basına yazı yazar, demeçler verir. Açık bir tartışma başlar. Açık demokrasi böyle işliyor.
Peki ya dünya genelinde ifade özgürlüğü sorunları?
Aslında, 11 Eylül'den bu yana ciddi sorunlar var. Anti terörizm yasalarıyla desteklenen, kabul edilemez uygulamalar var. Örneğin, ABD'de, "düşman ülkelerin" edebiyatını yayınlamak suç haline geldi. İranlı Nobel Barış Ödülü sahibi insan hakları savunucusu Şirin Ebadi, anılarını yayınlamak istediğinde, yasakla karşılaştı . O da dava açtı.
Avrupa'da durum nasıl?
Avrupa'da öyle büyük bir olumsuz değişiklik yok. Fakat ABD yanlısı ülkelerde olumsuz değişiklikler olabiliyor.
Norveç'in Irak'taki askeri varlığı ülkede nasıl karşılanıyor?
Norveç halkı Irak'ın işgaline karşı. İktidardaki sağ koalisyon ve liberal dışişleri bakanı, ABD yanlısı. Irak konusunda, Norveç'in, bizim, kendi sesimiz duyulmadı bile. Norveç adına söylenenler Bush'un sözleri.
Fakat ciddi sorunlar var. Örneğin savunma bakanlığının 2004 bütçe açığı 120 milyon avroyu buluyor. Bu konuda tartışmalar hâlâ sürüyor. Bakanlık baskı altında.
Bugün, ifade özgürlüğüne yönelik en büyük tehdit nedir sizce?
En büyük tehdit, yetkililer, yönetimler. Türlü yollarla saldırıyor, yıldırmaya çalışıyorlar. Artık çok yönlü, gelişmiş yöntemler uyguluyorlar.
Her şeyden önce, sürekli olarak izliyorlar. Ardından insanların çalışmasını engelliyorlar, iş bulmalarını zorlaştırıyorlar. Bir de seyahat özgürlüklerine müdahale ediyorlar.
İnsanlar, ifade özgürlüğünün yasal bir hak olduğunu, bu kapsam içinde yer aldığını görmeli. Yasal sistemin nasıl çalıştığını anlamalı.
Ülkesine göre değişir ama, ifade özgürlüğü için, sesinizi duyurmanız gerek. Sokağa çıkıp ihlalleri protesto etmeliler.
Umarım, bu duruşmalardan [Zarakolu ve Başkaya davalarından] olumlu sonuç alırız. Zira, Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olacaksa, yetkililer, yönetimdekiler insan hakları standartlarını kabul etmeli.
Bütün dünyada, insan haklarıyla ilgili yasaları asıl İnsan Hakları Beyannamesi'ne imza atanlar deliyor.
Bir başka sorun da basın. Gazetelerde ifade özgürlüğü o kadar yer bulmuyor. (EA/TK)