Seçilecek cumhurbaşkanının özelliklerini belirlemekten, artan çatışmalar yüzünden gündemin tepesine yükselen güvenlik meselelerine ve dış politikaya ordu her konuda görüş beyan ediyor.
Bu süreçte, çeşitli vesilelerle kimin ne söyleyip ne söyleyemeyeceğinin de sınırlarını çizdi TSK: İfade özgürlüğünün bir kez daha elinde silah tutanların gölgesinde kalmasına son örnek de Yasemin Çongar'ın başına gelenler.
"Senaryo"nun başı
Çongar'ın Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bir "think-tank" olan Hudson Enstitüsü'nde TSK mensuplarının ve Washington Askeri Ateşesi'nin de katılımıyla yapılan bir "çalıştay"da Türkiye üzerine senaryoların konuşulduğu haberi geçen hafta Milliyet'te yayınlandı.
Habere göre, çalıştayda Beyoğlu'na düzenlenecek bir saldırı, emekli olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya suikast girişiminin ardından TSK'nin Kuzey Irak'a operasyon düzenlemesi üzerine bir senaryo konuşuldu.
Haber bir hafta boyunca çok konuşuldu. Katılan TSK yetkililerinin kimlikleri araştırıldı. Siyasetçilerden tepki geldi.
Dezenformasyon
Genelkurmay Başkanlığı ise günler sonra, 20 Haziran'da yaptığı açıklamada Çongar'ı "yalan haber yapmakla" suçladı.
Çongar da bu açıklamaya cevap verdi ve "haberimin arkasındayım" dedi. Kısaca bakalım:
* Genelkurmay, Stratejik Araştırmalar ve Etüd Merkezi (SAREM) Başkanının 11-16 Haziran'da ABD'de olduğunu ve Hudson dahil beş düşünce kuruluşunu ziyaret ettiğini kabul etti ama bu toplantının içeriğinden haberdar olmadıklarını söyledi..
Oysa Yasemin Çongar, elinde bulunan toplantı davetiyesinde "Bir dizi olayın Türkiye'yi, K. Irak'ta PKK'ya karşı operasyon yapmaya yöneltmesini içeren akla yakın bir senaryo geliştirdik. Bu kapalı, "off the record" toplantıya katılanlar, bu krizi müteakip olayları oynayacaklar" yazdığını; habere konu olan detayların da yer aldığını söyledi.
* Genelkurmay, SAREM'e bağlı subayların toplantıdan haberi olmadığını, kuruluşa uğradıkları sırada sadece toplantının sonunu izlediklerini, görüş bildirmediklerini söyledi.
Oysa Çongar, davetiyede "Katılımcılar, ABD hükümetinden yetkilileri, think-tank camiası mensuplarını ve Türk Genelkurmayı'nın think tank'i SAREM'den üst rütbeli subayları kapsayacak" diye yazdığını belirtti.
Çongar, toplantıya katılan kaynaklara dayanarak Türk subayların çalıştaya öğleden önce katıldığını ve söz alarak görüş açıkladıklarını da ekledi.
* Son olarak Çongar, toplantıda bir analistin "ABD'nin PKK liderlerini şu anda Türkiye'ye teslim etmesi AKP'nin işine yarar" dediğini, bir yetkilinin de bu cümleyi onayladığını söyledi ve haberde bunu iddia olarak yansıttığını ekledi.
Genelkurmay bu haberin de "yalanı yalanla örtmek" anlamına geldiğini belirtti.
Askeri bilgilendirme
Genelkurmayın, özellikle Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın başkanlığa gelmesinden itibaren pratikte esas olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) karşı, ama genel olarak "kendi siyasetinin" dışında kalan herkese yönelik müdahaleleri sürüyor.
Bunu da iki ana mecrayı kullanarak "kendi medyası" üzerinden yapıyor. Birincisi "e-muhtıra" nın da yayınlanmasıyla popülerleşen Web sitesi tsk.mil.tr.
İkincisiyse, yükselen çatışma ortamında yürüttüğü habercilikle hiç unutmadığı "militarist" damarı yeniden kabaran ana akım medya üzerinden. Örnek çok ama Hürriyet'in 15 Haziran'da ana sayfasında Güneydoğu'da askeri operasyonla ilgili yer alan bir başlık aydınlatıcı: "Biz bombaladık, ABD'liler izledi." Bir gazete de "bombalayabiliyor" demek ki.
Son olayda Yasemin Çongar, bir gazeteci olarak gerekli özeni göstermiş görünüyor: Belgelere ve tanıklara dayanarak objektif bir haber yazmış.
Ama mesleğini gereğince yapmış olmak yeterli olur mu bilinmez. Tesadüf, Hudson Enstitüsü'nde toplantının yapıldığı gün CNNTürk muhabiri Kemal Yurteri'nin "Genelkurmay'ın yalanladığı" bir haber yüzünden işten çıkarıldığı haberi de gelmişti.
Oysa, 2003'te "demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenleyen" bir Bilgi Edinme Kanunu bile çıkmıştı.
Dört yıl geçti ama hâlâ neden bir devlet görevlisinin bir toplantıya katıldığını öğrenmemizin bu kadar zor ve sakıncalı olduğunu bile soramayacak haldeyiz.(EÜ/TK)