"Belli grupların siyasi amaçlarının ortak olması, aynı örgütsel grubun içine girmelerini, aynı suça iştirak etmiş olmalarını gerektirmez."
Demokrat Yargı Derneği (DYD) Eşbaşkanı Yargıç Orhan Gazi Ertekin, Ergenekon soruşturması kapsamında yargılananlar ile davaya dahil olmayanların, aynı siyasi analizlere tabi tutulmasını eleştirdi.
Taraf yazarı Alper Görmüş, bugünkü yazısında, Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili adayı Sinan Aygün ile yine CHP adayı olan Turhan Tayan'ı "Ergenekon zihniyeti" kapsamında analiz etti.
Görmüş'ün yazısından bir bölüm şöyle:
"Ergenekon zihniyeti kavramını, vesayetçi (gerektiğinde darbeci) bir siyasi anlayış ve pratiğin neş'et ettiği düşünce iklimi anlamında kullandığımı daha önce yazmıştım. Bu cümleden olmak üzere, Ergenekon şebekesiyle hiçbir örgütsel bağı olmamış, onun kriminal faaliyetlerine hiçbir biçimde katılmamış, dolayısıyla yasal bir suçlamaya maruz kalmamış ve kalmaması gereken; fakat oynadıkları rol itibarıyla Ergenekonculuğun zihni temelinin oluşumuna katkı sunan kimi siyasi-medyatik-toplumsal aktörler de mutlaka genel analizin içine alınmalıdır."
"Siyasi mücadele etkisizleştiriliyor"
"Ergenekon ile örgütsel bağı olmayan ancak Ergenekonculuğun zihni temeline katkı sunanlar da genel analizin içine alınmalı" fikrini Ertekin şöyle yorumladı:
* Siyaseten bu iki şeyi birbirine bağlantılı kılmak mümkün. Ancak Ergenekon iddianamesi üzerinden yapılan analizler, Türkiye'de devlet ve iktidar analizinin yerini almaya başladı. Böylece kolaylıkla "analiz" yapmaya başladılar. Bu iddianameyi her boşluğu dolduracak bir joker haline getirdiler.
* Dünyanın hiçbir yerinde entelektüeller bir iddianame üzerinden iktidarı okumazlar, siyasi analiz yapmazlar. Bu yapıldığında ortada ciddi bir sorun var demektir.
* Türkiye'de 2007'den itibaren giderek yoğunlaşan böyle bir eğilim var. İddianameyi siyasi analiz gibi okuyorlar. Hukuki soruşturmayla siyasi analiz karışıyor. Böyle bir analiz yaptığınızda, hukuksal sorunlarla ideolojik analiz arasındaki ayrımları yok edersiniz. Hukuksal alanın bağımsızlığını görmezden gelmeye başlarsınız.
* Bu tür analizler siyaseten ve ideolojik olarak olağandır. Asıl sorun, siyasi ve ideolojik ortaklıkları hukuksal alana taşıyınca başlıyor. Belli grupların siyasi amaçlarının ortak olması, aynı örgütsel grubun içine girmelerini, aynı suça iştirak etmiş olmalarını gerektirmez. Bunu yaptığınızda siyaset alanını yok etmiş olursunuz.
* Siyasi analiz bakımından herkesin her şeyi söyleme hakkı var. Bu konuyu siyasi olarak eleştirebilirsiniz ancak siyasi alanın dışına çıkaramazsınız. Hukuki bir soruşturmanın içinde herkesi belli bir dosyanın içine atarsanız, bu siyasi analiz olmaktan çıkar.
* Bir yargı soruşturmasının konusunu siyasete taşımak, siyasi ve ideolojik mücadeleyi iktidar gücüne dayanarak, yargı yoluyla yürüttüğünüz anlamına gelir. Siyasi mücadele, hukukun aracı kılınarak etkisiz hale getiriliyor.
* Türkiye'de zaten gelenek buydu. Yeni iktidar da bunu yapıyor. Tabii bu analizlerde entelektüel zayıflık da ön plana çıkıyor, zayıf analizler ortaya çıkıyor. (AS/EÖ)