Silivri'deki İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) basın davasının bugünkü duruşmasında sanıkların savunmaları dinlenmedi, sanıklar, avukatlar ve gazeteciler salonu terk etti. İddianame tüm gün boş salona okundu. Duruşma yarın sabah 09:30'da devam edecek.
Dördüncü duruşma, gazetecilerin kimlik tespitinde "Ez li vir im" (Buradayım) yanıtı vermesiyle başladı. Tutuksuz yargılanan gazetecilerden Evrim Kepenek Hemşince, Murat Eroğlu ise Zazaca yanıt verdi.
Kimlik tespiti sırasında Mahkeme Başkanı Ali Alçık, sanıklardan adres bilgileri istedi. Gazeteciler adres bilgilerini de Kürtçe verdi. Fatma Koçak, Nilgün Yıldız, Semiha Alankuş, Mahkeme Başkanı'nın sorusuna "Bersiv nadim. Ez verger dixwazim" (Cevap vermiyorum. Tercüman istiyorum) diyerek, yanıt verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı "Anlayamadım" diyerek, gazetecileri yerine oturttu.
Duruşmayı, Avrupa Parlamentosu Türkiye'de Basın Özgürlüğü İzleme Komisyonu Başkanı ve AP Polonya Milletvekili Jaroslaw Walesa, Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Parlamentosu Eş Başkanı Helene Flautre ve komisyon üyeleri, Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Turgut Kazan, Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan da izledi.
"Anadilde savunma için açlık grevindeyiz"
44 sanığın yargılandığı davada, 34 tutuklu basın çalışanı sekiz gündür açlık grevinde. Açlık grevleriyle ilgili konuşmak üzere söz almak isteyen Dicle Haber Ajansı (DİHA) Kenan Kırkaya, "Açlık grevine anadilde savunma hakkımız için başladık, lütfen hakkımızı verin" dedi.
Alçık, açlık grevlerinin davanın konusu olmadığını öne sürerek, söz vermeyeceğini belirtti. Kırkaya, bu davada yargılanan herkesin anadilde savunma, anadilde eğitim ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevine başladığı söyledi.
Arkadaşlarının ölüm sınırında olduğunu söyleyen Kırkaya'nın konuşmasına Mahkeme Başkanı müdahale etti. Bunun üzerine Kırkaya, "Siz bizi dinlemeyecek misiniz? İnsanlar ölüm sınırına geldi" diye tepki gösterdi.
Avukat Gülizar Tuncer de yerinden ayağa kalkarak, "Söz vermek zorundasınız böyle bir şey olamaz" diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi. Alçık, Kırkaya'nın zorla dışarı çıkarılmasını istedi.
Avukatlar, müvekkillerinin açlık grevinde olduğunu, askerlerin onları tartaklayamayacağını ifade etti. Avukatlar sanıkların dinlenmediği bir duruşmada yer almayacaklarını söyledi.
Hakim Alçık, avukatlara "Duruşmayı takip etmek istemiyorsanız siz bilirsiniz ama iddianame okunacak. Kimseye söz hakkı vermiyoruz" dedi.
Avukat Ruşen Mahmutoğlu, Alçık'a "Yürütemiyorsanız çekilin davadan" diye tepki gösterdi.
Avukat Ercan Kanar, yargı otoritesinin inzibat tedbirleriyle yönetilemeyeceğini söyleyerek, "Silahların gölgesinde yargılama yapılamaz" dedi. Yargı otoritesinin hukuk ve yasalarla sağlanması gerektiğini belirten Kanar, "Tutuklu sanıklar açlık grevinde ve evrensel haklar için açlık grevine girdiler. Siz onları dinlemeye bile tahammül edemiyorsunuz. Açlık grevleri karşısında yürütme ve yargı duvar olarak duruyor. Açlık grevlerinde ölüm sınırına gelindi. Ama hala gerekli adımlar atılmadı" diye konuştu.
Kanar, "Sizin açlık grevlerine olan tahammülsüzlüğünüzü ve açlık grevlerine olan duyarsızlığınızı protesto etmek için bugün duruşmaya savunma makamı olarak girmeyeceğiz" dedi. Kanar'ın açıklaması ardından avukatlar salonu terk ederken, haber takibi yapan gazeteciler de salonu terk etti.
Duruşma salonunun boşalmasına rağmen iddianame okunmaya başlandı. İddianame bir önceki duruşmada tahliye olan Vatan Gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ve avukatlarına okundu. Duruşma yarın da iddianamenin okunmasıyla devam edecek. (AS)