Basına yansıyan haberler göre, Bakanlık "göstericilerin belediyeye harç yatırmasını öngördüğü" tasarıyı "ilgili kurumlara" görüş almak için yolladı. Ancak, Okcan, "Henüz bize ulaşan bir şey yok" diyor "Biz de ulaşmaya çalıştık, ama ulaşamıyoruz."
"Oysa bizden görüş istenmesi gerek. Çünkü bu hakkı en çok kullananlar, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, partiler, dernekler. Mevcut sınırlayıcı yasadan da en çok sıkıntı duyan, hakkında dava açılan kuruluşlar bunlar."
Okcan: Sınırlamalar mahkeme kararına bağlansın
Okcan, uluslararası hukukun toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını, ifade özgürlüğünün bir aracı olarak güvence altına aldığını, Anayasa'da da "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" dendiğini anımsatıyor.
Okcan, tasarının mülki amirlere geniş bir keyfi uygulama, sınırlama yetkisi tanıdığına da dikkat çekerek, "Oysa sınırlamalar mahkeme kararına bağlanabilir" diyor.
"İdarenin eline hakkın özünü sınırlayacak kuvveti vermemek gerek. Bu mahkeme kararına bağlanabilir. Mülki amir bunu mahkemeden çıkartmak zorunda kalmalı. Üst arama, ev arama, telefon dinleme, yayın durdurma nasıl hakim kararına bağlıysa, bu da öyle olabilir."
Gösteri için para şartı, mülki amire keyfi uygulama olanağı
Okcan, Radikal gazetesinde ve NTVMSNBC'de yer aldığı haliyle, tasarının getirdiklerini şöyle yorumladı.
Basın açıklamasında ses, pankart, slogan suç: Tasarıya göre, "Basın açıklamalarında slogan atılmayacak, pankart taşınmayacak, ses sistemleri kullanılmayacak ve yürüyüş yapılmayacak."
Okcan, "Tek kelimeyle vahim" diyor bu düzenleme için.
"Polis gözüyle yapılmış bir düzenleme. Şiddeti çağırmıyorsa, hiçbir düşünce açıklaması suç olamaz."
Gösteri için para ödemek: Tasarıya göre "Kamuya açık alanlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyenlerden, Belediye Gelirleri Yasası'na göre harç alınacak. Mülki amirliğe yapılacak bildirimden önce harcın yarısı belediyeye yatırılarak alınacak belge bildirime eklenecek. Gösteri bildirim yapılmadan gerçekleştirilirse, yani korsan gösteri yapılırsa, harç toplantıyı düzenleyenden tam tahsil edilecek."
Okcan'sa, bunu, " Caydırıcılık, engelleme kozunu elde tutmak" olarak nitelendiriyor; "toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, harca, paraya bağlanarak kullanılabilecek bir hak değil. Anayasa'daki kriterlere de uymuyor. Politik hakların kullanılması harca, bürokrasiye tabi tutulamaz" diyor.
"Her şeyi özeleştirme zihniyeti burada da var. Hakkı sınırlıyor da: Öyle bir para belirlersiniz ki kimse bunu yatıramayabilir. Tasarı para yatırılmadığı zaman yapılan eyleme 'yasadışı gösteri' diyor. Ekonomik gücü olmayan STK'ler bu parayı yatıramayabilir."
Alanların sınırlandırılması: Tasarıya göre, "Bir il veya ilçede toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yapılabilecek alanlar, mülki amir tarafından önceden belirlenerek duyurulacak. Bu yerler belirlenirken; kamu binaları, hastaneler, diplomatik temsilcilikler, siyasi parti merkezleri ve ibadet yerleri için 100 metreye kadar mesafe sınırlaması getirilebilecek. TBMM'nin yakınında eylem yapma yasağı 200 metreye iniyor. İbadet yeri, şehirlerarası karayolu, köprü, demiryolu, metro istasyonu, otobüs terminali, liman ve havalimanlarında gösteri yapılamayacak."
Okcan, bunu da " Sivil toplumun kendini ifadesi, muhalefet hakkının en önemli araçlarından birini engellemektir bu" diye yorumluyor.
"Okul, cami, hastane, kamu binası, parti merkezi kriteriyle, hiçbir yerde gösteri, basın açıklaması yapamayacaksınız demektir. Çünkü her iki yüz metrede mutlaka bu mekanlardan birine rastlarsınız."
"Mülki amirler bu olanağı sınırlayıcı şekilde kullanıyor. Dava açıldığında da, karar 3-4 yıldan önce çıkmıyor."
Okcan, bir başka örneği de bir kentten bir başka kente yapılan uzun yürüyüşler için veriyor.
"Bu tasarıyla trafiği aksatmadan karayolları üzerinde yapılan yürüyüşler de engelleniyor. Örneğin İstanbul'dan Ankara'ya haklarınızı duyurmak için yapacağınız bir uzun yürüyüşü suç olarak tanımlıyor."
"Alan belirleme, önceden başvuru işin özünü zedeliyor. Bütün Batı ülkelerinde ana arterlerde, turistik mekanlarda, parlamento önünde gösteri yapılır. Örneğin son katıldığımız Atina'daki Avrupa Sosyal Forumu'nda, gösteri güzergahı parlamentonun önünde bitiyordu. Polisin bir tek kendi merkezinin önünde ve ABD Konsolosluğu önünde ciddi tedbir almıştı. Parlamentonun önündeyse, görünürde, ne polis vardı ne de bariyer."
Toplantı yasaklama: Tasarıya göre, "İçişleri Bakanlığı, kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açacak sebeplerin varlığı halinde toplantıları yasaklayabilecek. Bakanlık, takviye gönderemediği illerdeki toplantıları da bir ayı geçmemek üzere erteleyebilecek. Mülki amir, aynı gün yapılacak toplantı ve gösterilerden bir veya birkaçını, yedi günü geçmemek üzere erteleyebilecek."
Okcan, bu sınırlandırma için de, "Önemli olan mülki amirlerin bu yetkiyi keyfi olarak kullanmasını engellemek" diyor. Bu nedenle mahkeme kararı şartını öneriyor. Aksi halde, "en güncel protestolar engellenebilir."
"Diyelim Meclis'teki Irak tezkeresi benzeri bir oylama için 'Savaşa Hayır' gösterisi düzenleyeceksiniz. Mülki amir bunu erteleyebilir. Siz yargıdan alınabilecek en hızlı karar olan yürütmeyi durdurma başvurusunu yaptığınızda, bu karar bir ay dan önce çıkmaz. Bu arada da oylama çoktan yapılıp bitmiş olur."
"Yasağa" uymayana para ve hapis cezası: Tasarıya göre "Gösteri yasaklarına uymayana 5 bin-20 bin YTL arasında para cezasıyla bir yıldan dört yıla kadar hapis cezaları öngörülüyor."
Okcan'sa çok net olarak, "Barışçıl hiçbir toplantı, gösteri yürüyüşüne ceza verilemez" diyor.
"Mevcut koşullarda, basın açıklaması adı altında kitlesel eylemler olabiliyor. Bunlarla ilgili davalarda, yargı hep göstericilerin lehine karar veriyor. 90'ların başından bu yana, barışçıl eylemlerdeki ceza davalarında, beraatle sonuçlanma oranı yaklaşık yüzde 99'dur. Yargıtay, bu konuda idareden çok daha demokrat, Anayasa'ya uygun kararlar veriyor."
Polise ses ve görüntü kaydı izni: Tasarıya göre, "Toplantı ve basın açıklamalarında, katılımcıların fotoğrafları, ses ve görüntüleri kaydedilebilecek."
Okcan, "Bu da hakim kararına bağlı olması gereken konulardan biri; yoksa her hak kullanımını suç potansiyeli olarak algılamak demek bu" diyor.
"Bu çok kişisel bir şeydir. Yasal bir hakkınızı kullanırken emniyet gelip bunu arşivliyor. Ne amaçla kullanılacağını, hangi bağlamda kullanılacağını bilmiyorsunuz. Kayıtların kes yapıştır yapılmayacağının, sonradan düzenlenmeyeceğinin garantisi yok."
"Yasayı hukukçularla, katılımla yapmalı"
Okcan, düzenlemenin "yasa yapmanın polislerin eline bırakılamayacak kadar ciddi bir iş olduğunu" gösterdiğini söylüyor.
"Bu tasarı, sınırlayıcı bir zihniyetle yapılmış. Üstelik Avrupa Birliği uyum çerçevesinde yapılıyor. Ama AB'den de demokrat çevrelerden de eleştiri alacak."
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın "En az Ceza Yasası kadar temel bir yasa" olduğunu belirten Okcan, "Bu tür yasaları seçkin hukukçulardan oluşan bilim kurulları hazırlamalı. STK'ler de katkıda bulunmalı" diyor.
"Dünyayı yeniden keşfe gerek yok. Uzağa gitmeye de gerek yok. Son 5 yılın Yargıtay kararları taransa, çerçeve ortaya çıkar. 1961 Anayasası dönemindeki gösteri hakkına bile bakılsa, demokrat bir yasa yapılabilir." (TK/EÖ)