Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Diyarbakır, Sur’daki operasyon sırasında polisin açtığı ateşle hayatını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’in ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, "2015-2016 dönemindeki sokağa çıkma yasağı uygulamalarında sivil ölüm yaşanmadığına dair söylemin geçerliliği olmadığı mahkeme kararıyla tescillendi" dedi.
Ailenin İçişleri Bakanlığı’na açtığı tazminat davası dün sonuçlandı ve mahkeme, 11 Ekim 2015'te annesiyle birlikte ekmek almaya giderken öldürülen Helin Şen’in vurulmasında “hizmet kusuru olduğuna” hükmederek ailesine yasal faiziyle birlikte 314 bin lira maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Avukat Zeytun, polislerle ilgili ceza soruşturmasının ise 3,5 yıldır davaya dönüşmediğini, soruşturmada gizliliğin de sürdüğünü ifade etti.
Savcılık reddederse AYM'ye başvuru yapılacak
Avukat Zeytun, soruşturma dosyasında gizliliğin kaldırılması talebiyle savcılığa başvuru yaptıklarını, bu başvurunun sonucunu beklediklerini anlattı:
“Talebimiz olumsuz yanıtlanırsa, etkili bir soruşturma yürütülmediği ve katılan taraf olarak soruşturmaya dahil edilmediğimizden adil yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesine başvuru yapacağız.
“İdare mahkemesi bu kararıyla, olay yerinde olay günü hiçbir eylem olmamasına rağmen şüpheli polisin ateş ettiği, kasti ölümün gerçekleştiğini tespit etti. Kaldı ki şüpheli polise idari yaptırım uygulandığı, 24 ay kıdem durdurma cezası verildiği de kararda yer aldı.
Abdullah Zeytun, mahkemenin bu kararıyla birlikte, şüpheli polisin tutuklanması için de savcılığa başvuru yapacaklarını belirtti.
“Mahkeme, sivil ölüm gerçekleştiğini tescilledi”
Abdullah Zeytun mahkeme kararını şöyle değerlendirdi:
“İHD Diyarbakır Şubesi olarak yayınladığımız raporlarda, sokağa çıkma yasakları süresince tedbir olarak gösterilen uygulamaların, süresiz ve sınırsız olmaları hasebiyle Türkiye mevzuatına ve uluslararası mevzuata aykırı olduğuna dikkat çekmiştik.
"Bu dönemdeki çok sayıda ağır hak ihlalini de raporlarımızda belirttik. Helin Şen’in polis kurşunuyla öldüğüne dair bu karar da tespitlerimizi haklı olduğumuzu gösterdi.
“İdare mahkemesi, Sur ilçesinde devam eden kesintisiz sokağa çıkma yasağı süresince alınan güvenlik tedbirlerinin, Helin Şen olayında görüldüğü üzere evrensel ve insancıl hukuka aykırı olduğunu belirtti. Bu karar, şüpheli polisin eyleminin keyfi ve hukukla bağdaşmayacak olduğunu da gösterdi.”
“Annesiyle birlikte ekmek almaya gidiyordu”
İçişleri Bakanlığını yüzde 85 kusurlu bulan idare mahkemesinin aileye de “yüzde 15 kusur” atfetmesine dair de, avukat Zeytun şunları söyledi:
“Uzun süreli ve ne zaman sonuçlanacağı belirsiz sokağa çıkma yasaklarında, orada yaşayan vatandaşın gıda temini, sağlık hizmetine erişimi gibi birçok temel hakkı kısıtlandı.
“Helin Şen de annesiyle birlikte ekmek almaya giderken katledildi. O sırada yaşamlarını idame ettirmek üzere yiyecek almaya gidiyorlardı. Zaten olayın olduğu gün bir eylem de yoktu. İdare mahkemesinin aileye kusur atfetmesini uygun bulmadığımız için kararın bu kısmını istinaf edeceğiz.”
Mahkeme ne karar verdi?
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, sokağa çıkma yasağı sırasında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen, polis tarafından vurularak hayatını kaybetmişti.
Ölüme dair ceza soruşturması başlatıldı, Şen ailesi de İçişleri Bakanlığı’ndan “idarenin hizmet kusurundan” dolayı tazminat talebinde bulundu. İçişleri Bakanlığı talebi reddederek dosyayı Diyarbakır Valiliği’ne geri gönderdi.
Bunun üzerine Helin Şen'in ailesi, “idarenin hizmet kusuruna dayanarak” İçişleri Bakanlığı aleyhine Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nde maddi ve manevi tazminat davası açtı.
“Terörle mücadele” diye savunuldu
İçişleri Bakanlığı mahkemeye gönderdiği savunmada, “olay hakkında başlatılan soruşturmada gizlilik kararı bulunduğu, Şen'in ölüm sebebi ve sorumluların henüz belirlenmediğini ve soruşturmanın sonuçlanmadığını” belirtti.
Ayrıca, adli soruşturmanın sonucunun beklenmesini, olayda personelin “terörle mücadele” kapsamında görevlerini yerine getirdiği, hizmet kusurunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istedi.
Mahkeme, İçişleri Bakanlığı’nın davanın açılmaması yönündeki talebini, Anayasa’nın 125. maddesinin ilk fıkrasındaki “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmüne dayanarak reddetti.
Polise 24 ay kademe durdurma cezası
Bakanlığın, “sorumluların henüz belirlenmediği için davanın kabul edilmemesi” yönündeki talebini ise mahkeme, Şen'in öldürülmesinin faili olarak 24 ay kademe durdurma cezası verilen polis A.E. hakkında yürütülen idari soruşturmayı gerekçe göstererek kabul etmedi.
Mahkeme, olaya ilişkin soruşturmada gizlilik kararı bulunduğunu ve dosyadan mahkemeye belge verilmediğini, ancak 28 Temmuz 2016'da ilgili personel hakkında başlatılan disiplin soruşturmasının tamamlandığını ve “kusurlu bulunan” polise disiplin cezası verildiğini hatırlattı.
Mahkeme: Sokakta herhangi bir olay yoktu
İdare Mahkemesinin kararında, “olayın meydana geldiği saatlerde, Kobra 11 numaralı araçtan etrafa ateş açıldığını, Şen'in vurulduğu saatlerde, sokakta herhangi bir olayın olmadığı” bilgisi yer aldı.
Mahkeme, Şen'in anne ve babasının sokağa çıkma yasağı bulunmasına rağmen 12 yaşındaki çocuklarını ekmek alma amacıyla göndermesinin “çocuk üzerindeki gözetim ve bakım yükümlülüğünü yerine getirmediği” dikkate alınarak yüzde 15 oranında, idarenin de yüzde 85 oranında kusurlu olduğunu belirterek, ailenin tazminat isteminin kabulüne karar verdi. (AS)