Bu haberde soruları yanıtlayan kişinin ismi kişisel bilgilerin mahremiyeti ve çocuk odaklı habercilik ilkeleri gereğince değiştirilmiştir.
10. ve 11. Yargı Paketi ile sık sık gündeme gelen “Suça sürüklenen çocuklar” ekranlarda ve gazete sayfalarında günlerce kendilerine söz hakkı tanınmadan tartışıldı. Siyasetçiler, hukukçular, gazeteciler çocukların hem eylemlerine hem de geleceğine ilişkin çeşitli yargılara vardı. Çocukların kanunla ihtilaflı olması halinde kapalı cezaevlerine gönderilmelerini, verilen cezaların artırılmasını talep edenler de oldu, bu düzenlemelerin çocuğun üstün yararını korumadığı eleştirisini dile getirenler de oldu.
Bir çocuk için suç ile yan yana gelmenin, adalet sistemine girmenin, kapalı cezaevi koşullarında hayatta kalmanın ve damgalanmanın ne demek olduğunu hepsini deneyimlemek zorunda bırakılmış olan Burak ile konuştuk.

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ
İstanbul’da 5 yılda 29 bin avukat 'çocuğa yönelik cinsel istismar' için görevlendirildi
"Çalışan yoktu hırsızlıkla geçim sağlanıyordu"
Önce seni biraz tanıyabilir miyiz? Nasıl bir eve doğdun, nasıl bir aile hayatın vardı?
Öyle bir yerde doğdum ki aile yok, eğitim yok, sadece kaos var.
Düzeni olan bir ev değildi, aile demem imkansız sadece adı öyle olduğu için diyorum. Çalışan yoktu hırsızlıkla geçim sağlanıyordu. Okul hayatı düzensizdi, evde hep bir kavga gürültü hakimdi. Babamın alkol ve kumar alışkanlıkları vardı, annemin de durumu iyi değildi.
9 yaşındayken annem ve babamın da karışmış olduğu hırsızlık, gasp gibi suçlar nedeniyle yaşadığımız mahalleye polis operasyonu yapıldı. Mahalledeki çocukların neredeyse tamamı aileleri cezaevine girdiği için yurda yerleştirildi. 4 kardeşimle birlikte benim de yurt hayatım böyle başladı.
Bence doğduğun yer ve ailen hayatının geri kalanı için çok önemli.
Yurtta seni nasıl bir hayat karşıladı, cezaevine giden süreç nasıl başladı?
Yurtta kaldığım sürede eğitime devam ettim, bir olaya karışmadım hayatım düzgündü. Lise son sınıfta ablamlar iletişime geçti. Gidip onlarla yaşamamı istedi, bir süre sonra yurttan çıkmam gerekeceği için kabul ettim.
Benim ablalarımdan biri hırsızlıkla yaşıyordu hep öyleydi şu anda da cezaevinde. Örnek veriyorum 30 yıl cezası varsa bunun 20 yılı çocuk yaşta işlediği suçlardan kaynaklı. Bu ablam bir gün beni “gel gidelim gezeriz” diye dışarı çıkardı. O günden yaklaşık 10 gün sonra gözaltına alındım ve ablamın o gün gittiğimiz alışveriş merkezinden cep telefonu çaldığını öğrendim. Bir süre sonra dava açıldı onunla birlikte kamera görüntülerinde mağazaya girerken görüldüğüm için hakim “fikir ve eylem birliği” diyerek 5 yıl hapis cezası verdi. Ama kamera görüntülerinde çalanın o olduğu görünüyordu, benim çalmadığım da belliydi.

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR
“Suç öğrenilen bir davranıştır, çocuklar bunu çevreden öğrenirler”
"İçerde yasa filan yok herkes kendi bacağından"
Hemen cezaevine girdin mi, mahkemede neler oldu, gözaltında kolluk görevlilerinin bir müdahalesiyle karşılaştın mı?
Hemen cezam onanmadı bu süreçte dışarıdaydım, devlet koruması altındayken 18 yaşını doldurup yurttan çıkanlar için özel bir kanun var. Zamanında liseyi bitirirseniz KPSS şartıyla barajı geçince memur olabiliyorsunuz. Bu hakkı kullanmak için başvurularımı yaptım, bir üniversiteye kadrom atandı. Ancak tam işe başlayacağım dönemde cezaevine girdim.
Mahkeme zaten 5 dakika sürdü, gözaltında da kameraların önünden yürüttüklerinde montumun şapkasıyla kafamı kapattığımda polisler "Niye kapatıyorsun biz kimse yüzünü kafasını kapatmayacak demedik mi" diye kızıp arabaya bindirdiklerinde vurmaya başladılar.
Cezaevi çocuklar, gençler için nasıl bir yer, o duvarların içinde hayat nasıl devam ediyor?
18-21 yaş arasının kaldığı gençlik koğuşunda kaldım. İçerde yasa filan yok, herkes kendi bacağından asılıyor, kimin gücü kime yeterse. Koğuşun mümessili, yardımcısı bir de insanları gözetleyen vezir gibi biri oluyor. Geri kalanlar tuvalet temizliyor, bulaşık yıkıyor. Bir koğuşta en az 20 kişi kalıyorsun, ayağa kalkıp otururken, yemek yerken, sigara içerken bile koğuş mümessilinden izin alman gerekiyor.
Beyaz plastik sandalyeler var sırtınızı yaslayabildiğiniz kantinden alabiliyorsunuz ama yasak çünkü sadece mümessil oturabilir ona geri kalanlar sırtlık olmayan taburelere oturabililiyor. Mesela diyelim ki sigara küllüğünü dökmedin önce dövüyorlar sonra akşam tuvalete kapatıp saatlerce aynada kendinle konuşturuyorlar. Görüş günü ailenizden gelen parayı isteyemezsiniz, kantinden bir şey alamazsınız çünkü kantin fişini o koğuştaki sorumlu kişiler yapıyor.
Bu yasakları devlet koymuyor, bunlar içerinin kuralları. Her koğuşta dayak atmalar, bezdirmeler... Bunlar gençlik ve sübyan koğuşlarının normali artık.
İçerde devlet mevlet yok, birbirini yakanları gördüm.
"Gardiyan iki tokatta gelmiyor ancak ağzın burnun kırıldıysa"
Bunları infaz koruma memurlarına, cezaevi idaresine bildiremiyor musunuz?
Koğuş kurallarında hata yapanlara “arıza” deniliyor. Kurallardan biri izin almaksa diğeri de gardiyana bir şey söylememek.
Gardiyana gidip olanları söyleme diye zaten baştan korkutuyorlar, bunu yapanlara “kaykay” diyorlar, önce dövüyorlar sonra başka koğuşa gönderiliyorsun. Orada da neden geldiğin biliniyor bu sefer orada da dövüyorlar. Cezaevi hayatın dayak yiyerek öyle devam ediyor.
İki tokat bir yumruk yediysen müdahale etmiyor gardiyan, ağzın burnun kırılıp dişlerin döküldüyse o zaman geliyor. İşlem başlatıyorlar ama bir şey olmuyor sen yediğin dayakla kalıyorsun. Kısacası mış gibi işleyen bir süreç var içerde.

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR
"Cezanın ağırlaşması çocuğun toplumla bütünleşmesini zayıflatır"
"Suç kişinin ürettiği bir şey mi, yoksa onu iten koşullar mı var"
İçeride eğitimine devam eden kimseyi gördün mü veya bir psikolog desteği var mıydı?
Eğitim filan bunların peşinde birini görmedim, cezaevi psikoloğu vardı ama senede bir onlar ne zaman isterse çağırıp “koğuşunda var mı bir sıkıntı” diye sorup gönderiyordu. Nadiren de olsa dini etkinliklerde hoca geldiği oluyordu.
Çocuklar ve gençler neden orada olduklarını algılayabiliyor muydu?
Seni alıp içeri atıyorlar, onca sene sadece kapalı kalıyorsun. Hayata tutunmaya teşvik edecek bir etkinlik, suç işlediysen bile onu sana düşündürüp kendini sorgulatacak bir destek, neden suç işlememen gerektiğini sana öğretecek hiçbir şey yapılmıyor. Sistem alıp kapatıyor, çıkana kadar öylece bırakıyor sonra "bu kişi ıslah oldu" diyor, nasıl oldu? Bu koşullarda biri nasıl oradan daha iyi çıksın ben size soruyorum.
O zaman şöyle sorayım, insan oradan nasıl daha iyi biri olarak çıkar? Bu eleştirdiğin yaklaşımın içerde çocuklara, gençlere nasıl bir etkisi oluyor?
Şimdi toplum diyor ki “içeri girip daha kötü çıkıyorlar”. Çıkarlar tabi o kişi için içerde hiçbir şey yapılmıyor. Sizin şu an benle yaptığınız bu konuşma bile bir psikolog tarafından yapılmıyor. Halbuki bunun aksi yapılsa, kişi için içerde bir destek verilse, sağlıklı bir bireyin neden suç işlememesi gerektiği anlatılsa sonuç böyle mi olur. Suç kişinin ürettiği bir şey mi, yoksa onu buraya iten koşullar mı var, bu araştırılsa dışarı çıkan 100 kişiden 90’ı yeniden suç işliyorsa bu 50’ye de düşebilir. Böylece kişiyi suçu işlemeye yatkınken takip edemiyorsak en azından tekrar suça sürüklenmesini engelleyebiliriz.
"Çocuk o suçu işlerken ne yaptığını bimiyor"
Tahliye olduktan sonra hayat nasıl devam ediyor?
Cezaevinden çıktıktan sonra seni hala takip eden bir sabıka var. İşe alınmıyorsun belli bir yerden sonra para kazanamıyorsun hayatını devam ettiremiyorsun. Kişi otomatik olarak suça itilmeye başlıyor.
Geçmişte yaşanılanlar bir ön yargı yaratıyor, psikolojik olumsuz etkiliyor, geleceğe dair umutsuzluğa kapılıyorsun. Ben neyse ki sürekli öğrenmeye açıktım, kötüyü de iyiyi de öğrendim. Elimdeki artılara bakmak istiyorum. Suçlu aciz bir insan olmamak için kendimi geliştiriyorum.
"Sakın pes etmesinler"
Peki bütün bu konuştuklarımız tersine nasıl gelişirdi, neler farklı yapılsaydı hayatın başka bir yönde gelişebilirdi?
O aileye, o eve doğmasaydın şu an farklı bir insandım. Yurttan çıktığımda üniversiteye hazırlanırken ailemin yanına gitmeseydim bu olaylar başıma gelmeyecekti. Yine de bunların akabinde beni işe alıp memur olarak başlatsalardı bugün bile hayatın daha fazla içinde olabilirdim.
Bir sistem geliştirilse, bu konuda keşke. Aslolan suçu işlemeye yatkınken çocuğu takip edip engellemek ama çok zor biliyorum, çünkü o esnada çocuk ne yaptığını bilmiyor, yardım isteyemiyor. Bu konuya iki aşamalı bakılsa daha iyi olur; suça bulaşmadan çocuğu keşfedebiliyor muyuz, suça bulaştıktan sonra nasıl destek olup dönüştürebiliriz.
Senin çocukluğunda yaşadığın bu deneyimleri şu an yaşayan çocuklar veya gençler belki bu söyleşiyi bir yerde okuyacaklar onlara ne söylemek istersin?
Benimle benzer şeyleri yaşadılarsa şunu diyeceğin, pes etmesinler, öğrenmeye açık olsunlar sakın pes etmesinler. Kendilerini geliştirsinler her şey çok kötü olsa bile o andan bir şey öğrensin, çıkarması gereken dersleri çıkarsınlar. Biz Silivri de 50 kişilik koğuşta kitap okuyan 2 kişiydik. Bunu okuyan kişi bu zorlukları yaşıyorsa veya yaşadıysa diyeceğim şu; birgün sadece kendi hikayelerini bile anlatabilirlerse bu iyi bir şeydir.
Veriler ne söylüyor?
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2024 istatistiklerine göre, 2023'e kıyasla güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı yüzde 9,8 oranında artarak 612 bin 651 oldu. Bir yılda yüzde 13 artış kaydedildi.
Türkiye’de suça sürüklenen çocuk sayısı son 10 yılda hızla artarak ikiye katlandı. 2022 yılında 200 binden fazla çocuk suça sürüklendi. 2010-2022 arasındaki 12 senede suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 148 arttı. İsnat edilen üç suçtan ikisi yaralama ve hırsızlık oldu.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl mahkûm olan çocuk sayısı 63 bin 712 olurken, 32 bin 236 beraat kararı verildi.
Bu verilere göre, 3 Kasım 2025 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında toplam 4682 çocuk bulunmakta. Bu veriler, statü ve cinsiyet temelinde incelendiğinde önemli farklılıklar ortaya çıkmakta:
- Statülerine Göre Dağılım:
→ Tutuklu Çocuk Sayısı:1233 (%26,3)
→ Hükümlü Çocuk Sayısı: 3449 (%73,7)
- Cinsiyetlerine Göre Dağılım
→ Oğlan Çocuk Sayısı: 4488 (%95,9)
→ Kız Çocuk Sayısı: 194 (%4,1)
Veriler oğlan çocuklarının sayısının kız çocuklarına oranla yaklaşık 23 kat daha fazla olduğuna işaret etmektedir.
- Kurum Statülerine Göre Dağılım
→ Açık Ceza İnfaz Kurumundaki Çocuk Sayısı: 464 (%9,9)
→ Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki Çocuk Sayısı: 4218 (%90,1)
Mevcut istatistikler, açık ve kapalı ceza infaz kurumlarında kaç çocuk bulunduğunu göstermekte; ancak her iki kurum türündeki çocukların yaş kırılımına dair herhangi bir veri sunmamaktadır.
(NÖ)







