Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Hasgüler ve Kıbrıslı gazeteci Sami Özuslu, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 'a yapılan uygulamayı ve diplomatik anlamlarını bianet 'e değerlendirdiler.
Hasgüler'e göre, "Öncesinde Denktaş'a ne uygulandıysa Talat'a da aynısının yapılması gerekiyordu. Kişiler üzerinden yapılan uygulamalar, devlette sürekliliği zedeler."
Türkiye KKTC ilişkileri açısından bakıldığında da makamların geçici, devletlerin kalıcı olduğunu ifade eden, Hasgüler, "Talat'ın Annan Planı'nı desteklemesine ve AB yanlılığına eleştirel bakılabilir ama bu farklı bir devlet protokolü uygulanmasını gerektirmez" dedi.
Gazeteci Sami Özuslu da Talat'a Denktaş'tan farklı protokol uygulanmasının, Türkiye iç siyasetine yönelik olduğunu ve sürdürülen tartışmayla yapay gündem yaratılmaya çalışıldığını söyledi ve konunun Kıbrıs kamuoyunda tartışılmadığına dikkat çekti.
Özuslu, farklı protokolü, Sezer'le Talat arasındaki bir soğukluğun değil, Denktaş yanlısı lobinin baskısı ve Sezer'le AKP hükümeti arasındaki gerginliğin yansıması olarak değerlendirdi.
Talat'a ilk resmi ziyaretinde farklı protokol
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 18 Nisan'da bu göreve seçilmesinden sonra ilk kez Türkiye'ye resmi ziyarette bulundu.
* KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş dahil birçok yabancı lider Türkiye'deki ikametlerinde Çankaya Köşkü'ndeki Camlı Köşk'te misafir edilirken, Talat Ankara'daki 2 gecesini de Sheraton Oteli'nde geçirdi. Resmi gezilerin parçası olan resmi yemek yerine Köşk'te sadece dar katılımlı "çalışma yemeği" verildi.
* Talat, kendisine üç ay randevu vermeyen ve Çankaya Köşkü'nde Denktaş için yapılan madalya törenine kendisini davet etmeyen Sezer'in "mesafeli" duruşuna karşılık "Kıbrıs Türk halkının üç seçim ve bir referandumda sorunun çözümü isteğini gösterdiğini ve buna uygun liderleri seçtiğini" söyledi.
* Diğer yabancı liderleri Camlı Köşk'te ziyaret eden Özkök de, Talat'ı Genelkurmay karargâhında kabul etti. Genelkurmay kaynakları geçmişte Denktaş'ın da zaman zaman karargâhta kabul edildiğini hatırlattı.
* KKTC de milli marş olarak İstiklal Marşı'nı kullandığı için Çankaya Köşkü'ndeki resmi karşılama töreninde sadece İstiklal Marşı çalındı. Yabancı liderlerin karşılamalarında uygulanan 21 pare top atışı geleneği Talat'ın ziyaretinde yerine getirilmedi.
* Görüşmeler sonrasında yaptıkları açıklamalarda Sezer ve Talat, Türkiye ile KKTC arasındaki ziyaretlerde geçmişte kullanılan "anavatan - yavruvatan" benzetmelerini kullanmadı.
"Hasgüler: Bir halkın iradesini yok sayamazsınız"
Türkiye'nin KKTC'yi tanıyan tek ülke olduğu gerçeği göz önünde tutulduğunda bunun dış itibar açısından da iyi fırsat olmasına karşın kullanılamadığını söyleyen Hasgüler, "Bu Türkiye'nin ilişkilerini kişiler üzerinden yürütmemesi gerçeğini ortaya koyuyor" dedi
"Kıbrıs bir devlet politikasıdır bu ne Sezer'in ne de Talat'ın değiştirebileceği bir şey değil. Kıbrıslıtürkler Denktaş'ın yerine Talat'ı seçmiştir. Bu gerçeğin görmezden gelinmesi 'Denktaş bir halk mıydı?' sorusunu beraberinde getirir. Bir halkın iradesini yok sayamazsınız."
Hasgüler, Türkiye'nin ek protokolü imzalamasının Kıbrıslıtürkler'de bir tedirginlik yarattığını bununda nedeninin mülkiyet sorunu olduğunu söyledi.
"Kıbrıs sorunu ek protokolden bağımsız"
"Ek protokole saplanmak bir kısır döngüdür. Bu yolla gerçek barışın tartışılmasını engelleniyor"diyen Hasgüler, Türkiye'nin iki ayrı Kıbrıs politikası olması gerektiğini söyledi.
"Bunun bir ayağı KKTC, diğeri Kıbrıs Rumları olmalı. Kıbrıs, zaten Türkiye'nin garantörü olduğu bir devlet. Böyle bir politikanın olması, KKTC'nin atlanması anlamına gelmez. Önemli olan sınırları çizmek. Böyle bir politika, politikasızlıktan iyidir."
Türkiye'nin AB sürecinde 3 Ekim'de müzakerelerin başlaması için son şart olarak öne sürülen Ek Protokolü imzalayarak gerçekçi bir yaklaşım sergilediğini, "tanıma, tanımama üzerinden sürdürülen tartışmalara takılınmaması" gerektiğini ifade etti.
"Çözümden ve barıştan korkmamak gerekir. Kalıcı çözüm sağlamanın yolu buradan geçiyor.Güney Kıbrıs'la ekonomik ilişkiler kurulabilir ama önemli olan siyasi kararlılık göstermek. Türkiye'nin, Kıbrıs siyasetini yüksek sesle, kalıcı ve uygulanabilir bir çözüm üzerinden ifade etmesi gerekiyor."
Hasgüler, Talat'ın Türkiye'nin Kıbrıs politikasının "iflas ettiği" yönündeki sözlerini de eleştirerek, "Eğer Kıbrıs politikası iflas etmişse bu iş bitmiş demektir. Çünkü Kıbrıs sorunundaki paradigmalar değişmedi.Talat'ın kastettiği Denktaş'ın izlediği çözümsüzlük politikasıysa bunu açıkça belirtmesi gerekiyor. Paradigmalar yerinde duruyor ve Denktaş'ın imzaladığı 77-79 Doruk Antlaşmaları geçerliliğini bugünde koruyor" dedi.
Özuslu: "Olay Türkiye iç siyasetindeki dengelerin çatışması"
Gazeteci Sami Özuslu ise sorunu Sezer'le Talat arasındaki bir soğukluktan değil, Denktaş yanlısı lobinin baskısı ve Sezer'le AKP hükümeti arasındaki gerginliğin yansıması olarak değerlendirdi.
Olayın, iki halk arasında sorun yaratacak bir problem ya da bir hazımsızlık meselesi olarak görülmemesi gerektiğini söyleyen Özuslu, "Talat Kıbrıstürklerin oylarıyla birinci turda seçildi ve bunun tartışılacak bir yanı yok, " dedi.
Olayın Türkiye iç siyasetindeki çatışma boyutu dışında iki ülke arasındaki ilişkilere etkisinin olmadığını söyleyen Özuslu, "Denktaş da geçmişte vali yardımcıları tarafından karşılanıyordu. Talat, gelirken giderken Devlet Bakanı Abdüllatif Şener tarafından karşılandı ve uğurlandı. Böyle bakıldığında bir taraftan da protokolün düzeyi yükseltmiş oldu. O zaman bu da başka bir tartışma konusu olabilir."
Talat'a uygulanan protokolün uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk anlamında bir geçerliliği yok.Dünya, Türkiye Kıbrıs arasındaki ilişkileri zaten tanımıyor. Türkiye kamuoyu dışında bu olayı Türkiye ile Kıbrıs'ın arasında sorun var şeklinde yorumlanması da imkansız."