Meclis İçişleri Komisyonu yeni iç güvenlik paketinin sekiz maddesini kabul etti. Komisyonda görüşmeler devam ediyor.
43 maddeden oluşan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı polise sağladığı geniş yetkiler dolayısıyla eleştiriliyor.
Kamu düzeni savunması
Dün kabul edilen maddeler üzerine görüşmelerde İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Güneş düzenlemeyle kolluk kuvvetlerine belirli şartlarda, belirli süre ve belirli suçlara münhasır olmak üzere gözaltına alma yetkisi verildiğini söyledi.
Güneş’e göre, gözaltı yetkisi, sadece kanunla belirlenen, kamu düzeni açısından fevkalade önemli olan belirli suçlarda ve suçüstü halinde söz konusu olabilecek.
“Her polis memurunun gözaltına alma yetkisi olmayacak, sadece mülki amirin belirlediği kolluk kuvvetlerinin olabilecek. Tabii ki yakalama yetkisi var ama her polis gözaltına alma yetkisini kullanamayacak.
“Polisin herhangi bir şekilde, sokaktan geçen bir vatandaşı, suç işlediğini düşündüğü bir vatandaşı, kaşını gözünü beğenmediği vatandaşı gözaltına alması diye bir şey söz konusu olmayacak, suçüstü hali olacak. Suçüstü halinin ne olduğu da bellidir. Suçüstü halinin dışında polisin böyle bir yetkiyi kullanması söz konusu değildir.”
“Diyelim yanlışsa soruşturulur”
Kolluk görevlilerinin keyfi davranmasına dair kaygılara da değinen Güneş, kolluk görevlilerinin tüm işlemlerinin hem adli mercilerin, savcıların denetimi altında hem de mülki amirlerinin, sıralı amirlerin denetimi altında olduğunu vurgulayarak düzenlemeyi savundu.
“Bu düzenleme ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Uygulamada, kamu düzeninin tesisi bakımından etkili olacaktır.
“Diyelim, kolluk kuvveti gözaltında yanlış yaptı, bu doğrudan savcıların tahkikat yapacağı, soruşturacağı bir konudur.
“Bu noktada mülki idarenin, valinin yetkisi, sadece gözaltına alma yetkisini vermeden ibarettir. Bu yetkinin kime karşı nasıl kullanılacağı kolluk kuvvetinin görevidir.
“Kolluk görevlisi suçüstü haline rastlar ve yakalama yaparsa hemen amiri ile irtibat kuracak, konuyu anlatacak ve onun talimatına göre hareket edecek."
“Tasarıyı geri çekin”
Aralarında milletvekilleri ve birçok sivil toplum örgütünün de içinde bulunduğu geniş bir imzacılar grubu ise iç güvenlik paketinin geri çekilmesi için çağrıda bulundu.
Çağrıda kamu güvenliği adına olduğu söylenerek getirilen antidemokratik uygulamalara dikkat çekildi.
“Geçmişten bugüne, toplumun demokrasi ve hak mücadeleleri ‘kamu düzeni ve güvenliği’ adı altında bastırılmaya, anti-demokratik yasa ve uygulamalarla engellenmeye çalışılmıştır. Kamu güvenliği, otoriter yönetimlerin ‘yegâne ve meşru’ gerekçesi haline getirilmiş, hukuk hukuksuzluğu örtmek için kullanılarak insan hakları feda edilmiştir.
Sıkıyönetim rejimi
‘İç güvenlik paketi’ adıyla bilinen tasarının en temel insan haklarının gaspına ve özgürlüklerin askıya alınmasına sebep olacak düzenlemeler içerdiğinin belirtildiği çağrıda, tasarının sıkıyönetim rejimini getireceği vurgulandı.
“Tasarıda kolluğun yetkileri iyice genişletilerek, yürütmenin temsilcilerine yargı erkinin görevleri verilmektedir. Öyle ki, sıkıyönetim rejimi tasarının yasalaşmasıyla adeta olağan hale gelecektir.”
Polis cinayetleri
İmzacılar tasarıyla kişi hak ve özgürlüklerinin “tamamen rafa kaldırılarak polisin yetkilerinin sınırsız biçimde arttırıldığını” belirtti.
“Tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde, polisin attığı her kurşun baştan itibaren cezasız bırakılacak ve polis cinayetlerinin yasal altyapısı oluşturulacaktır.
“Haksız gözaltı ve tutuklamalar, yargısız infazlar ve çocuk cinayetleri bu paket ile beraber yasal hale gelecektir. Öyle ki, daha ‘İç Güvenlik Paketi’ yasallaşmadan Diyarbakır’da Abdulkadir Çakmak isimli 17 yaşındaki çocuk polisler tarafından öldürülmüştür.”
Hukuka aykırı
Çağrıda iç güvenlik paketinin başta Anayasa olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına aykırı olduğu da vurgulandı.
İç güvenlik paketi gündeme geldiğinden beri başta insan hakları örgütleri olmak üzere çok sayıda Türkiyeli ve uluslararası sivil toplum örgütü tarafından eleştiriliyor. (YY)
Çağrı metnine ve imzacıların listesine buradan ulaşabilirsiniz.
İmzacı Kurumlar: Asrın Hukuk Bürosu, Barış İçin Kadın Girişimi, Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Halkın Nabzı Gazetesi, İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Kaos GL, Lambdaİstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Mezopotamya Hukukçular Derneği, MorEl Eskişehir, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Pembe Hayat LGBTT, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Queer Adana, Sabro Gazetesi, Siyah Pembe Üçgen İzmir, SPOD LGBTT, Süryani Dernekleri Federasyonu, Süryani Kadın Merkezi, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Toplum ve Kuram, Türk Tabipler Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Zan Enstitü İmzacılar: Adnan Özyalçıner, Adnan Serdaroğlu, Ahmet Abakay, Ahmet İnsel, Ahmet Kardan, Ahmet Tulgar, Ahmet Uhri, Ahmet Yıldırım, Akif Kurtuluş, Ali Kenanoğlu, Ali Özcan, Ali Topuz, Alper Taş, Amberin Zaman, Arif Ali Cangı, Aslı Aydıntaşbaş, Ayfer Bartu Candan, Aynur Özgün, Ayşe Gözen, Ayşe Hür, Ayşegül Doğan, Ayşen Candaş, Azat Yıldırım (Mardin Baro Başkanı), Barış Pirhasan, Baskın Oran, Bayazıt İlhan, Behçet Çelik, Bülent Felekoğlu, Büşra Ersanlı, C. Hakkı Zariç, Can Atalay, Can Candan, Celal Beşiktepe, Celalettin Can, Cengiz Çandar, Deniz Dülgeroğlu, Deniz Türkali, Doğan Demir, Ece Temelkuran, Emine Ayna, Ender İmrek, Enis Gül (Bitlis Baro Başkanı), Ercan Kanar, Erdoğan Aydın, Eren Keskin, Esra Çiftçi, Esra Mungan, Eşber Yağmurdereli, Evgil Türker, Ezel Akay, Ezgi Başaran, Fatih Polat, Feray Salman, Ferhat Kentel, Feridun Taş (Muş Baro Başkanı), Figen Yüksekdağ, Fikret Yaşar, Filiz Ünal İncekara, Füsun Demirel, Gaye Boralıoğlu, Gencay Gürsoy, Gökçer Tahincioğlu, Gülsüm Cengiz, Gülşen Özbek, Gürkan Korkmaz, Güven Gürkan Öztan, Hakan Tahmaz, Hakkı Zariç, Haldun Açıksözlü, Hande Arpat, Hikmet Delebe (Urfa Baro Başkanı), Hüseyin Demirdizen, Hüsnü Öndül, Işıl Ünal, İshak Karakaş, İsmail Bulca, İzzettin Önder, Jülide Kural, Kamil Tekin Sürek, Kamuran Yüksek, Kani Beko, Karin Karakaşlı, Kazım Öz, Kemal Varol, Lal Laleş , Lami Özgen, Mehmet Güneş, Mehmet Said Aydın, Mehmet Türkay, Mehveş Evin, Melek Göregenli, Mesut Varlık, Mithat Sancar, Murat Birdal, Murat Çakmak, Murat Çelikkan, Murat Özyaşar, Murat Paker, Murat Timur (Van Baro Başkanı), Musa Servi, Mustafa Sarısülük, Mustafa Köz, Naci Sönmez, Nazan Üstündağ, Nazım Alpman, Necmiye Alpay, Nejla Kurul, Neşe Özgen, Nevzat Onaran, Nuray Mert, Nurcan Baysal, Nuşirevan Elçi (Şırnak Baro Başkanı), Oğuzhan Kayserilioğlu, Orhan Alkaya, Osman Kavala, Oya Ersoy, Özgür Müftüoğlu, Özgür Sevgi Göral, Öztürk Türkdoğan, Pınar Aydınlar, Raşit Tükel, Rıdvan Turan, Rıdvan Turan, Sami Elvan, Seda Altuğ, Selahattin Demirtaş, Selma Gürkan, Sennur Sezer, Seray Şahiner, Serhat Eren, Seyit Aslan, Suavi, Sultan Ulusoy, Şaziye Köse, Şemsa Özar, Şenol Karakaş, Tahir Elçi (Diyarbakır Baro Başkanı), Tarık Ziya Ekinci, Tolga Sağ, Tuma Çelik, Ufuk Uras, Uğur Yeşiltepe (Tunceli Baro Başkanı), Umay Umay, Ümit Kıvanç, Yavuz Demirkaya, Yetvart Danzikyan, Yusuf Çetin, Yücel Demirer, Zeynel Odabaş, Zeynep Tanbay |