İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü koordinasyonunda dün (2 Aralık) iki aşamalı “Huzur İstanbul” uygulaması gerçekleştirildi.
İlk aşamada saat 20.00-22.00 arasında 209 noktada 1413 personel görev aldı, uygulamaya bir helikopter ve 5 bot destek verdi.
Denetimlerde 353 bin 900 kişiye Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulaması yapıldı, çeşitli suçlardan aranan 485 şüpheli dahil 927 kişi gözaltına alındı.
Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, trafik denetimlerinde toplam 2 milyon 710 bin 397 TL trafik cezası kesildi.
Ayrımcı ve hedef gösterici denetimler
Öte yandan, herhangi bir şüphe olmaksızın, sadece dış görünüşlerine veya bulundukları yere göre kişilere GBT sorgusu yapılması, hak ihlalleri yönünden tartışmalı bulunuyor. Yüksek sayıda GBT sorgusu, kişisel verilerin korunmasına ilişkin soru işaretleri de yaratıyor.
Özellikle yoksul mahallelerde, genç erkeklere ve göçmenlere yönelik GBT sorguları sıkça yapılıyor. LGBTİ+’lar veya sokakta çalışan trans kadınlar da keyfi olarak kimlik kontrolüne maruz kalıyor. Uygulamalarda göçmenlerin geçici koruma statülerinin sorgulanması ve toplu şekilde Geri Gönderme Merkezleri’ne (GGM) sevki, geri gönderme yasağına aykırı işlemlere yol açabiliyor.
Dönemin İstanbul Barosu Başkanı Avukat Muammer Aydın, İstanbul Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu’na yazdığı yazıda kolluk tarafından yapılan GBT uygulamalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesine aykırı olduğunu, uygulamanın kişi özgürlüğü ve güvenliğini ihlâl ettiğini bildiriyor.
Yazıda, aynı mekânda GBT uygulamalarıyla birkaç kez karşı karşıya kalan yurttaşlarda, söz konusu uygulamanın onur kırıcı, aşağılayıcı ve kötü muamele etkisi bıraktığı, seyahat özgürlüğünü kısıtladığı ve insanlara maddi yük yüklediği anlatılıyor:
“Bu ihlaller, günlük uygulamalarda devletin sübjektif sorumluluğu içinde gerçekleşmektedir. İç hukukta ismi ne olursa olsun, bu denli yaygın bir uygulama, uluslararası insan hakları standartları çerçevesinde ihlal oluşturmaktadır. Kişinin ortalama olarak haftada 3-4 kez GBT sorgulaması yapılan noktadan geçmek zorunda kalmasına neden olacak şekilde yaygınlaştırılmış bu uygulama, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirtilen hakkın sınırlamasında ‘demokratik toplum’ geleneklerine uygun olma şartının açık ihlali olarak değerlendirilebilir. Zira bugün demokratik toplum gelenekleri açısından uzun geçmişe sahip batı Avrupa ülkelerine bakıldığında, benzer bir uygulamanın örneği olmadığı görülmektedir.”
AİHS 5. Madde
Özgürlük ve güvenlik hakkı
1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;
b) Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;
c) Kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı sebeplerin bulunduğu veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğu kanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde, yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması;
d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması;
e) Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla, hastalığı yayabilecek kişlerin, akıl hastalarının, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılarının veya serserilerin yasaya uygun olarak tutulması;
f) Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması.
(TY)

