12 Mart 1971'de yönetime fiilen el koyan askeri rejime karşı direnişin ilk kayıplarından Hüseyin Cevahir'in yaşam ve mücadelesinden kesitleri bugüne taşıyan "Aşkla Sana" belgeseli 14 Nisan'da Avrupa yolculuğunun Köln durağında izleyicilerle buluşacak.
Yapımını Cevahir'in yeğenleri Filiz Özkan ve Çağdaş Cevahir Özkan’ın, sinemasal yaratımını yönetmen Arin İnan Arslan'ın ve danışmanlığını Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Doçent Dr. Bülent Küçük'ün üstlendiği belgeselin Avrupa'daki gösterimini "Avrupa 78'liler" düzenliyor.
Avrupa'da ilk gösterimi 2 Mart'ta Almanya'nın Hamburg kentinde gerçekleştirilen “Aşkla Sana” 15 Mart'ta Frankfurt'taki gösteriminin ardından 14 Nisan saat 14:00'te, Köln, Bischofsgartenstraße 1, 50667'deki Filmforum NRW salonunda gösterilecek.
Arka plan
Mersin – Kültürhane’deki gösteriminde izlediği belgeseli Birikim'in internet yayını için değerlendiren Murat Bjeduğ'un verdiği bilgilere göre, "70 dakikalık film için tam üç yıl çalışılmış, en az ikişer saat süren yirmi görüşme gerçekleştirilmiş."
Bjeduğ, belgesel için görüşme kaydı yapılan, Cevahir'i yakından tanıyan 68'liler arasında Ömer Laçiner, Necmi – İlkay Demir, İlhami Aras, Mustafa Kemal Kaçaroğlu, söyleşiye katılan ama geçen yıl hayatını kaybeden Bingöl Erdumlu, elli yılı aşkın bir zamandır hiç konuşmayan Ülkü Cafer ( bu değerli insandan görüntülü mülakat almak, filmin güzel ve şaşırtıcı sürpriziydi), Necati Sağır, Tuğrul Eryılmaz, Semra Cafer, Hüseyin Işık, Gün Zileli, Enis Rıza, Mehmet Sönmez, Şadi Samer, Fahri Aral"ın yer aldığını ayrıca "Cevahir’in eniştesi, kız kardeşleri, yeğeni[nin]" de tanıklıklarını paylaştıklarını belirtiyor.
Film adını, yapımcıların verdiği bilgiye göre Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden arkadaşı, şair Arkadaş Zekai Özger'in, öldürülmesinden bir yıl sonra Cevahir için yazdığı şiirden alıyor.
Aşkla sana
alnını
dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
şimdi dingin gövdende
uğultuyla büyüyen sessizlik
birgün benim elimde
patlamaya sabırsız mavzer olsun
başını omzuma yasla
göğsümde taşıyayım seni
gövdem gövdene can olsun
söyle bana ey
ölümün açıklayıcı pervanesi
hangi yavru tek başına yiğittir
hangi yangın bir başına söndürülür
ah herkes susuyor
hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
ah herkes mi susuyor
kalbimi kalbine bağladım dostum
ah herkes mi susuyor
kalbi kalbimize benzeyen dostlar
bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
hayatın ateş renkli kelebekleri
bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
ah herkes mi susuyor
bağırsam içimdeki dehşeti
hırsım deler mi toprağı
beni
acısıyla onduran
dostumu
aşkla vurduran hayat
sana
yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım
dünyanın yeni baharına
çatlarken kadim güneş
bağrım delinirken fidanların kanıyla
anamın doğurgan karnıdır diye
sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye
dostumun üretken gülüdür diye
sana bağlandım
sana sarıldım
beni umutsuz koma
tarihle avutma beni
çünki aşkla sınanmışım sana
sana yangınla, suyla, ateşle
ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım
ey yaşarken kanayan acı
şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
yapraksız bir ölümün anısı için
körpecik kuzuların derisi için
beni tarihle avutma
umutsuz koma beni
akıtsam deliren sevdamı
köpürür mü hayatı besleyen su
ey benim
yedi başlı kartalım
her başını
bir dağ başlangıcında koyanım
senin
böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
bizim aşkımızı solduranların korkusu
çünki elbette bir su
kendi akacağı toprağın sertliğini bilir
ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak
artık ırmak mı ne denir
işte devrim
ona benzer bir akışın hızına denir
yarın ne olur bilirim ben
bahar gelir, otlar büyür
ölüm de yapraklanır
bir dağ bulur uzun uzun bakarım
bir çam ağacı gölgesi
güzel kokular veren
bir damla güneş görünce
sana da gülümseyeceğim yarın
şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
(AEK)